Kök vereceksen bir yere, önce kendine ver,
Ne bir insana, ne bir eşyaya yaslan tüm ağırlığınla.
Gölgen bile güneşe göre şekil değiştirirken,
Sen sabit kalmaya çalışma,
Rüzgarla savrul, ama savrulduğunu bilerek…
Bir insanı severken,
Onu kaybetmeyi de öğrenirsin yavaşça.
Yani tutmazsın sıkı sıkı elini,
Biraz boşluk bırakırsın araya,
Uçarsa da canı sağ olsun diye.
Sensiz geçen her dem bana zehir,
Ateş düştü sînemde, söner değil.
Bülbül misal feryat eder sâzım,
Gülüm derim, lakin gönül bahar değil.
Gözlerim arar seni yıldız gecede,
Gece uzun gelmez bazen,
İçinde daha karanlık bir yer taşıyorsan.
Kalabalık içinde yalnız kalmazsın,
Zaten kimsede kalmamışsan.
Kimi zaman güldüğün şey,
Kalbimi seninle gömdüm,
Sen bilmedin
Toprak bile senden habersizdi.
Ben her gün çürüyerek bekledim
Razıyım.
Bazen her şey sustuğunda,
Gürültü başlar içeride.
Ve bir cümle ararsın,
Kendine bile söyleyemediğin.
Kimse anlamasın istersin,
Ama biri duysun da istersin.
Sen, benden önce başlayan bir mevsimdin.
Ben, sana yetişemeyen bir sonbahar rüzgârı.
Aramızda kalabalıklar değil,
Birbirimize ait olmayan zamanlar var.
Zamanı geldiğinde tanır mısın beni
Sözlerde hakikat, susmakta sır var,
Bir damla sevdaya bin ömür arar.
Ne tahtım, ne başım; ne yâr, ne de kâr,
Aşkla dirilir gönül, özde bir diyar.
Topraktan doğduk biz, suyla yoğrulduk,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!