Bütün dünyâ benim olsa gamım gitmez bu nedendir bu?
Çün ezelden gam türâbıyla yoğrulmuş bedendir bu.
Acı toprağın kederi okundu
Ağrıma da yedi düvel dokundu
Son acım bağrıma gelen okundu
Bu dava kara toprakta da bitmez
"Devrim" diye sarmaşığa sarılan
Yolumu gözetlersin
Gamımı gözetmezsin
Kahrımı sözetmezsin
Yandaşımsın yandaşım
Ben seviyorum seni
Bilinmedik kara bir yola düştüm
Buğday tarlalarına kona üştüm
Eski dostlarımla son kez görüştüm
Yanan kanım yere akar durulmaz
Uzun yol dediğin efsunlu olur
Atına binip Turan'ı bekleyecek
Tanrı, dağlarını ebediyen izleyecek
Gökbörü, Türkleri yalnız koymayacak
Bozkurtlar dirilecek, kaybolmayacak
Nallarını toprağa vurarak geçti
Mavi okyanustan damlalar boşalınca
Alevlere atsalar sızlamazdı acafet
Gönlümün bedeninde cevhere sen kalınca
Bir sönük bakışında oluyor dev kıyamet
Ruh bedenden ayrılır güneş elbette söner
Cedlerinin her biri göklerinden izliyor
Mete, Bilge, Melik, Fatih, Yavuz, Kanuni
Göklerden akan sular yıldızları gizliyor
Damarların çevreler o yücelmiş kalbini
Gözleriz, Hazarlardan silinen bozkırları
Vatan aşkıyla yanıp tutuşurum ben
Söyle oğul, kimdir bu topraklara gelen
Uçuşur yapraklar, şu cenneti söyleyen
Canımı söker kuş, uçar Tanrı Dağı'nda
Cennetin bağrından koparılmışım sızmaz
Kalbimi söktün yerinden, gönlümdeki saç mısın?
İzlerim tan yerin' ömürden, alnımdaki kaş mısın?
Sen görülen deli kalbimden, parıltılı taç mısın?
Ruhumun gölgesinde süzen mavi beyaz yaş mısın?
Canımı burnumdan getiren, ruhumun parçasısın
Elvan gözler için için yakıyor
Behey Dünya nicin çatar durursun?
Bülbüllerin ruhu yutup şakıyor
Canım bülbül niçin öter durursun?
Bahar oldum gül bahçesi izleyip
Attı adımlarını solmuş bozkırlara
Baktı yüzü kan tutmuş feleğin azabına
Çığırdı vadiler bütün garnizonlara
Bağrından sesleniyor Türk'ün gazabına
Bekliyordu kavuşma sessiz kazağında
Türklük ve Türkçülük ebedidir.
Dil, bir milletin en değerli malıdır.
Türk’ü, gerçek olarak, Türk’den başkası sevemez.
Hüseyin Nihâl Atsız, Mekanın Uçmağ Olsun!