Gülen hava kısılarak bir gül gibi solmakta
Gül gibi açan deniz bir boğaza yol almakta
Limandan tütsüleri ak şehirlere dolmakta
Varamazsam sevgilime gömün beni ölmeden
Neler geçti ölümlerin konduğu bu başımdan
Boğdu kara sisler beyaz yüzümü
Silmek için geldi parlak özümü
Göremedim baharımı güzümü
İzler bizi damarlarda hürriyet
Vatan için ülke için hep biriz
Gözükmüyor yaylaların şadı
Gönlümü şen tutan sevginin tadı
Uçurur beni gönlün kanadı
Şevk susar, bağır susar, aşk susar
Benimdir o cennetin şarabı
Divanedir bu nazlı gönül kanlanmaz
Niyedir bu kederim benim anlanmaz
Midede kelebekler artık canlanmaz
Gönül yarası merheme aldıramaz
Azıtırsa da damar yolu bağlanmaz
Kafamda dolanan bitmek bilmez bir şarkı
Gülün kızıl yapraklarını çağırıyor
Dizlerini kırıp yere çökmüş bir çalgı
Kanayan telleriyle bas bas bağırıyor
Yerde yatan toprağın üstü başı kanlı
Gönlüm viranedir yakılmış yıkılmış
Hayal mermerimde hatıralar donmuş
Asırlar öncesi duvarlara vurmuş
Kırık taş görsem sen gelirsin aklıma
Geceleyin şakır gönlümde şaşalar
Bağrımın içinde koşan bir kısrak vardır
Şarkı söyleyerek sivrileşen bir mızrak
Alevlerin içinde cebelleşen bir ceylan vardır
Bir de alevlerden şen kırmızı aslan
Yürüdüğümüz yolların zifti kalmış bir yarım
Öpüştüğüm dudakların ruju kalmış bir yarım
Çıkamıyorum bu yoldan kalbimde var bir yarık
Anlam arayan ruhum artık kalmış bir yarım
Bu kimsesizliğin şekil bulmuş halidir
Gökyüzünde dolaşıp parlar yıldızlar
Cennetim sarhoştur, ruhumda dağ sızlar
Güzeller güzeli, içimde son kızlar
Beni büyüten kadın, ruhu sakızlar
Dün bugün yanımda, ayrılmaz canımdan
Alengler gömülmüş havanın koyuluğuna
Ayın arka tarafında karanlık yarım var
Dilhun sardı çevremi izin vermez gitmeme
Mukadderatım şimdi karanlığın elinde
Ruhum namünetahi deliklerde kayboldu
Türklük ve Türkçülük ebedidir.
Dil, bir milletin en değerli malıdır.
Türk’ü, gerçek olarak, Türk’den başkası sevemez.
Hüseyin Nihâl Atsız, Mekanın Uçmağ Olsun!