Kar taneleri düşüyor şakaklarından.
Nerden yağıyor.
Nasıl erimedi teninde.
Üşüttüğü yüreğin nerede.
Sal kendini girme oraya reis.
Görmüştüm/yere düşüyordu.
Köküne tutunmaya.
Yer düşüyordu.
Kökleriyle…
Tutunma /ellerini havada bırak.
Vefanı istemezdim, olmasaydı gözlerindeki dem.
Derbeder aklımda, Mecnundur gezinen.
Sevgimi değil, sevgiliyi yazar kalem.
Ser-encam buymuş, ödedim peşinen.
Cefanı istemezdim, olmasaydı aşkın bedeli.
Şu tepelerde
Sol yanına yaslanmış yiğit
Gün vurmuş yanık yüzünde son bir mavra
Gözleri gurbet siyahı, uçları sivri bakar
Yiğit cesurlaştıkça kadınlar ağlar
Ağladıkça kadınlar daha da cesurlaşır kavga
İstanbul’da bir park
Parkın içinde bir oyun
Oyun içinde bir yol.
Alkol, ateş ve duman
Ülkemde bir kandil
Bir gece yıldızlara bakarsın.
Düşlerin gelir avuçlarına,
Sesleniver fısıltıyla,
Küçüksün,
Çocuksun,
Duyarsın, daha açık hiçbir şey duymazsın,
Hızla bir feveran gelir
Hedefe giden yolcunun diline
Dil susar, kelimeler ölür.
İniltilerle duyurur kendini,
Düşkün ruhların şehri.
Surlar heybetle kapanır geride.
Söyleyesin!
Nerden yüzüne bulaştı beyzanın tülü
Hangi ressam fırçasını sürer ateş tohumlarına
Bekle ki ılgın ve mutlulukla beraberdir adın
Unutmuşsun.
Ve başka bir hikayedesin.
Eriyen izlerindeyim hala geçmişin
Pervazın hemen altında kumruların olduğu yerde
Şimdi gül sarkar, mayıs sonunda çalılarda bülbüller sarhoş olur
Rebabın sesini dinlemeye gelen misafirinim
Akşam
Güneş üzerinden emerek yalnızlığını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!