Bir ağızdan bir diğeri duyulmadan konuşulduğundan
Gereksiz konuşulanlardan konuşulamayanlar kaynadığında
Ne dediğini duyuyor insan ne de duyduğunu anlıyor sonsuz Kargaşadan.
Çok seslilik demek zor; Kakafoni asıl bu anlaşılamayan…
Çoğunluğun sessizleştiği bu içinden çıkılmaz noktada
İşte bu yüzden konuşanlardan çok, susanlara bakınca;.
Terazisi çoktan şaşmış olanlar; burnunun dikine bir rotada
Ne olup bitenin farkında ne de ezip geçtikleri umurunda
Zafer çığlıklarıyla acı haykırışlar karıştığında
Birlikte yol aldığımızı sanıp yanıldığımız,
Asla bizimle ilgisi olmadığından; ortada kalmayanlar
Geride kalanları ağlatıp; etraflarını saranlara aldanınca da
Bir anlamı da kalmıyor; gerçekten kim olduğun ya da olamadığının…
Kısaca yaşadığımızı sandığımız dünyaya böyle bakınca
Büyük acıdan yaşadığının muhasebesini yapmak da zor
Mantıksız bir süreçten, mantıklı bir son çıkarmak da!
Gözümüzün önünde Tasviri hayali zorlayan şartlar altında
Başka dünyalarda yaşananları da alt alta, yan yana koyunca
Ne kadar mesafe kaydettiğinin de ne kaybettiğinin de bir anlamı kalmıyor
Tümünü üst üste koyunca da: Hala hayatta, ayakta kalabilmek asıl muamma!
Sanırım bunun sırrı da mağara çağında; açlık karşısındaki ilk insanın tutumunda…
Haydi gel de çık işin içinden o kadar kolaysa; O zaman gecenin bir vakti;
Yerimden doğrulup ellerimi açıp şükretmek en doğrusu galiba…
Yılmaz BEKTAŞ
Yılmaz BektaşKayıt Tarihi : 17.5.2023 16:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!