şu devingen,
harı buğulu saatte durmadım;
o sıyrılmış vicdan hırkasını
-ki üstlerine de iki beden büyüktü-
söktüm!
buharlaştı buhran krizleri
şaştım..
sonra durdum dökülgen bi tükenişle,
kalktım beni günden çıkarttım.
kıldan inceydi, kıyametti boynum
tuttum,
ahuzar bir tiranlığn
kara urbasını,
geçirdim..
beni soyundum kendimden
soy ağacından inip
kayıp sol kıtasının
son atlasında indim,
orantısız bir içe kıyım durağı
süslü, pürüzsüz, pürmelâl takılar
ışıl ışıl parlayan acılar
takmış takıştırmış
içili içli maskeli balo..
harıl harıl dumanı üstünde,
taze pişkinliklerinden soyundum
tuttum, beni benden çıkarttım.
indim
kasıtlı yalanların nemli topraklarına.
sırtımda mırıldanan sessiz ağızlar,
köşe başında bakire yosmalar
adanmış yürekli abiler.
kürek kemiğime asılı
kuduz bir ziyan çukuru
göz kuşağımda çöken
insansız siren uğultuları..
~~
kimin bu
merdivensiz başları
ablukaya alan segah taksimi?
enkazda inleyen çağın
elinde ki dikenler kimin?
faydasız ilmekler dokur gibi
canlı kanlı cinnet soğuğu bu cennet.....⚘
.....özlem/
temmuz/on beş
23:28
Kayıt Tarihi : 15.7.2025 23:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!