Dün 10 Kasım’ dı. Atatürk’ ümüzü saygıyla, minnetle ama hepsinden daha da önemlisi; özlemle andık.
Cumhurbaşkanımız büyük ve kalabalık bir kortejin en önünde saygı duruşunda bulunmak için Anıtkabir’e gitti. Ve saygı duruşunda bulundu. Neredeyse adı-namı-rengi belliler dışında bütün basın ve medya’da bu çok önemli günün önemine gerçekten yaraşır yayınlar yaptılar. Bir matem havası estirmemeye de özen göstererek. Bizler de kullanma hakkımız olan kendi medyamız ve yayın organlarımızda içimizden geldiği, kalemimizin yettiği, dilimizin döndüğü kadar yazdık, söyledik ve onu andık.
Evet dün 10 Kasım 2007 …Büyük Atatürk’ün altmışdokuz’uncu ölüm yıldönümü.
Bugün 11 Kasım 2007.
Yazılı basının “yalancı olanına” göz atıyoruz. Dün Atamızın resminin, ona özlemimizin ve saygımızın ifadesi olan büyük puntoların yerinde bugün bir başka başlık.
“Cumhurbaşkanı huzura çağrıldı”
Çağrıyı yapan Suudi Arabistan Kralı. Adına çağrı yapılan Türkiye Cumhurbaşkanı. Hani bir yıl içinde uçaklar dolusu yaptığı ikinci ziyaretin bu ikincisinde Cumhurbaşkanımız tarafından bütün protokol kuralları ve geleneklerin aksine uçağın merdivenlerinde karşılanan Suudi Arabistan Kralı. Çağrıya uygun olarak da Kral Hazretleri oteldeki dairesinde ziyarete gidiliyor.
Nedeni ne olabilir bu çok özel ve farklı ilginin. Gene “yalancı” basının yorumlarına göre; Sayın Cumhurbaşkanının geçmişteki ilişkilerinden, o ülkede geçen çalışma günlerinde oluşan özel dostluktan kaynaklandığını anlıyoruz bu ilginin. Yada tamamlanmamış bir imza protokolünün bir an önce tamamlanması telaşı. Ama daha ötesi ve ilginci ise “yaşına hürmet” ….
Geçmiş ilişkilerin oluşturduğu havaya bakarak hareket edecek olursak Cumhurbaşkanının kendi özel ilişkilerinden önce biraz daha yakın tarihte, hala sırtımızdaki acısını hissettiğimiz ilişkileri dikkate alması gerekmez mi Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak. Eğer gerekçe bu değil de yaşına hürmet söz konusu ise; Kral Hazretleri de Çankaya yokuşunu yürüyerek çıkmayacağına göre konut içinde kapıda olması gerektiği gibi protokol kurallarına uygun bir şekilde ayakta karşılarsın bir ara da punduna getirip elini öpüp alnına götürürsün ve yaşına hürmetin göstergesini de yerine getirmiş olursun. Eğer bütün bunların dışında yani geçmişteki ilişkiler yada kralın yaşı söz konusu değil de bir başka büyüklükten söz ediliyorsa. Yani biraz dolar renginden de petrol kokulu olan cinsinden. Ve bu saygı bunun için gösteriliyorsa o zaman hiç atıp tutmalara gerek yok. Aynı saygıyı ve hatta daha fazlasını ABD’ye ve onun Başkanına da göstermek gerekmez mi. Şimdi aramızda bazı arkadaşlarımızın zaten ikisi aynı şey, aynı kapıya çıkar dediğini duyar gibi oluyorum.
Hamasi duyguların gösterileceği, isyana dönüşeceği sokaklar, alanlar, kürsüler doğru zamanlarda ve doğru hedeflere karşı yapıldığı takdirde bir anlam taşır. Eğer varsa gösterebileceği bir etki yerini ancak o zaman bulur. Vatanseverlik için de bu budur, Milliyetçilik içinde. ama hepsinden öncesi bir yurtseverlik gereğidir bunu böyle amir hüküm yapan.
Evet dün 10 Kasım 2007 idi, bugün 11 Kasım 2007. Ne çabuk geçiyor zaman ….
Büyük Atatürk’ü bugünde en çok özlemle anıyoruz.
Cevat ÇeştepeKayıt Tarihi : 11.11.2007 10:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yorum yok...
çok fazla söze gerek yok tabii
hem nutuk'ta
hem gençliğe hitabede pek çok ince ayrıntıyı
anlatmıştı
mustafa kemal
ve
onunla birlikte mücadele verenlerin
bugün aramızda olmadan
sapasağlam
capcanlı kalanların anısına
saygıyla kucaklıyorum yazınızı
canım dost!
parasını Türke mi veriyor? yok. Türkiye'de ne yapıyor birden böyle? bilmem.
kendimi bildim bileli doğum günümü kutlamadım. 11 kasımdır bu. Atatürk yaşıyor yüreğimde daha bütün sıcaklığıyla bu tarihte. ilk kez bu yıl bu kadar çok acıdı içim. bir çirkin yaşın ilkine girdim ilk kez... ahh... Şairim, ben çıkayım bu sayfadan, dosdoğru söylenen şu içimle bunaltacağım sözleri iyiden iyiye...
Büyük Atatürk'ü bugünde en çok özlemle anıyoruz, her Türküm dediğimiz an gibi yineleyerek bu özlemi
yüreğinize sağlık, sevgim, saygımla
TÜM YORUMLAR (17)