Bu referanduma iki kere hayır - görüş Şi ...

Cevat Çeştepe
1210

ŞİİR


147

TAKİPÇİ

İktidarda oldukları sekiz yıllık sürenin her gününde, bir farklı gerilimi, isteyerek, acemice hesapları ile ya da stratejileri gereği yaşattıkları halkımızın önüne, şimdi de iktidarlarını hem de yargı denetimi olmadan sürdürebilmelerine örtülü destek olacak sözde “daha çok demokrasi” ambalajlı bir oylama getiriyorlar.

Ben referandum oylamasında; bildik oyunlara sapmadan, çifte adres, çifte kimlik kullanmadan, ölü halimi diri göstermeden, yani hile yapmadan aynı zarfın içinde tek oy görünümlü iki HAYIR oyu birden kullanacağım. Bu oylardan biri beynimin ve düşüncemin, diğeri ise yüreğimin ve duygularımın oy’u olacak.

Çünkü ben, düşünce ve duygularımla insanım. Düşünce ve duygularımla bu ülkeyi, örselenmeye, yıpratılmaya çalışılan değer ve kurumları ile büyük Atatürk’ ün kurduğu ve yurttaşı olmaktan gurur duyduğum bu cumhuriyeti çok seviyorum. Ve şimdi burada sıralanmasına hiç gerek olmayan sayısız söylemleri ve tavırları, samimiyetsizliği ve ince hesaplı ama çok acemice uygulamaları ile ve her başarısızlığın sonunda mağdur edebiyatı ile gözyaşları döken bugünkü yürütme kadrolarını ve onun başındakileri ise hiç sevmiyorum. Bunun için HAYIR oyu kullanacağım.

Çünkü bana kendilerini, kendim ve ülkem adına sevebilmem için hiçbir sebep yaratamadılar. Ağlamadıkları zaman kötü ve sert konuştular, hakaret ettiler, tehdit ettiler, küçümsediler. Daha da ileri giderek ve hadlerini, boylarını bin kat aşarak “oylarınızın rengini belli etmezseniz bertaraf olursunuz” diyecek kadar kendi anladıkları şekilde çok demokratik (!) ve tehdit dolu örnekler sergilemekte bir sakınca görmediler. İşte bunun için HAYIR oyu kullanacağım. Bu kadronun başındakinin kendi oğlunun 21 günlük askerliğini, kimlerin karşılayıp-uğurlamasıyla ve hangi şartlarda pamuklara sarılarak yaptığını bütün ülkenin bilmesine rağmen, dağlarda karanlıktan gelecek bir kurşunla ölmeyi bekleyen askere “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyecek kadar eksik ve yanlış olduklarını bildiğim için HAYIR oyu kullanacağım.

Tamamını Oku
  • Halil Müftüoğlu
    Halil Müftüoğlu 22.11.2010 - 13:22

    Bizz neler bekliyoruz neler oluyor üstadım.Hayırlısı inşallah.selam ve sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • İbrahim Yuka Ve Bir Gün Mutlaka
    İbrahim Yuka Ve Bir Gün Mutlaka 19.09.2010 - 10:34

    Abiciğim diyecek bir söz bırakmamışsınız ama çabalarımız nafile! her şeye rağmen ayakta kalmayı bilelim yeter.Sevgi ve saygılarımı sunuyor.sağlıcakla şiirle kalın diyorum.

    Cevap Yaz
  • Ertuğrul Söyünmez
    Ertuğrul Söyünmez 18.09.2010 - 23:56

    sözün bittiği yerde okudum yazınızı Cevap hocam
    tek kelime aziz nesine katılmmamak elde değil hatta yüzde yetmişi yukarılara çekebiliriz
    seni seviyorum hocam

    Cevap Yaz
  • Vecdi Murat Soydan
    Vecdi Murat Soydan 18.09.2010 - 16:14

    SİYASETTEN HEP NEFRET ETTİM.. VE BU NEFRETİM HEP SÜRECEK.. KİMSEYE GÖVENMİYORUM.. KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEĞİM, ANAMI BELLEYEN KADI MİSALİ...

    SAYGILAR..

    Cevap Yaz
  • Fahri Çinçik
    Fahri Çinçik 17.09.2010 - 15:29

    Akp anayasa değişikliği içinde kimlerin varolduğuna bakmaktansa kimlerin olmadığına bakalım...yani hiçe sayılan milyonlara ...İşçi yok..memur yok..emekli yok..mahalle bakkalı yok tamirci yok çiftci yok haymancılık yok..balıkcılık yok. kısacası halk yok....İçerisinde halkın olmadığı bir anayasa halkın anayasası olamaz....Bu ve sayamadığın bir çok çok mühim nedenlerden dolayı bir yurtaş olarak hayır dedim....
    Kabül edenler kısabir zamanda çok büyük hata yaptıklarını gözleriyle ve yaşararak göreceklerdir..:
    değerli dost sayın : Çeştepe duyarlı duruş ve vermişolduğunuz haklı mücadelenizi özden alkışlıyor o kocaman yüreğine sağlık diyorum...
    sevgilerimle saygılarımla....

    Cevap Yaz
  • Ahmet Emer
    Ahmet Emer 16.09.2010 - 16:17

    Evetçiler kör, sağır, duyarsız, bencil yada işleri tıkırında tuzu kurular üstadım. Bilseler şu gerçekleri acaba evet derler miydi?
    Hanefi Avcı'dan çok vahim iddialar Bir dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı, Eskişehir İl Emniyet Müdürü olan Hanefi Avcı’dan tartışma yaratacak iddialar... Emniyet teşkilatında teknik-elektronik istihbaratın kurucusu olarak bilinen Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Fethullah Gülen cemaatinin başta emniyet ve yargı olmak üzere devlet kurumları içindeki yapılanmasıyla ilgili kitap yazdı... Avcı, piyasaya yeni çıkan “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adlı kitabında “Aslında herkes biliyor ama kimse dillendirmiyor. Ben açıkça ifade ediyorum ki, son zamanlarda gündemi meşgul eden tüm iddiaları yayan cemaattir” diyor... “Büyük illerin emniyet müdürleri ve valileri bilsinler ki, emirlerindeki polislerin bir kısmı kendilerini değil, cemaatin imamını amir olarak kabul ediyor” iddiasını dile getiriyor, ancak somut kanıt ve belgelere değil ‘tecrübelerine ve duyumlarına’ dayanıyor... Bir dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı, Eskişehir İl Emniyet Müdürü olan Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat” adlı kitabının ilgi çekici bölümleri özetle şöyle: DANIŞTAY OLAYI... O gün Alpaslan Arslan’ın telefonlarını hızla inceleyen Ankara polisi, ilk bakışta görüştüğü kişiler arasında Muzaffer Tekin’i görünce hemen olayın failinin Ergenekon örgütü olduğunu açıkladı. Aslında olayın çok iyi tahlil edilmesi ve araştırılması gerekiyordu ama bunun için zaman yoktu... Polisin istihbarat birimlerindeki Ergenekon’u ortaya çıkarma çabasına, tüm büyük ve vahim olayları Ergenekon’a bağlama şeklindeki cemaatten gelme anlayış eklenince bir anda Danıştay olayı ciddi hiçbir delile dayanmadan Ergenekon’a bağlandı... İstanbul polisi failin arkasında Şeyh Salih Kurter olduğunu ileri sürünce Ankara artık gerçeği bulmak yerine, olayın Ergenekon’la bağlantısını kurmak için her şeyi ve her yöntemi denemeye başladı. Her şeyi çarpıtarak kullanmak normal kabul edilir hale geldi. İddialarımın ispatı için istihbarî dinleme kayıtlarına bakılması yeterli olacaktır. Muzaffer Tekin başta olmak üzere Alparslan Aslan ile irtibatlı olduğu iddia edilen herkesin Danıştay olayından en az bir yıl önce dinlendiği ortaya çıkacaktır. Bu dinleme kayıtları ortaya konulursa, bu kişilerin olaydaki rolleri net olarak anlaşılır. Benim aldığım bilgiye göre, bu kişilerin konuşmalarında onların garip ilişkiler içerisinde olduğunu gösteren emareler vardı ama Danıştay olayı ile ilgili hiçbir şey yoktu. ERGENEKON... Ergenekon davasında ortaya konan iki konu çok kesin ve net olarak yanlış ve mantıksızdır: PKK, Dev-Sol, Hizbullah gibi örgütleri Ergenekon’un yönettiği iddiası yanlıştır. Böyle bir şeyin gerçek olamayacağını aklı ve mantığı olan herkese ben iki kere iki dört eder kesinliğinde ispatlayabilirim. Danıştay saldırısı, Hrant Dink’in öldürülmesi, Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamı gibi olayların görünen faillerinden başka Ergenekon veya benzeri gruplar tarafından yapılmış olacağına mevcut deliller ve olayların oluş biçimine bakarak kimse beni ve makul birini ikna edemez. Bu iddialar zorlamadır. BAYKAL KASETİ: Baykal’ın gizli kamera görüntülerini içeren kaseti kim yaptı, niçin yaptı? İnternetteki görüntülere bakılırsa bu işi yapanlar ellerindeki görüntülerden en az incitici olacak bir klip hazırlamışlar. Sadece Baykal’ın mı böyle görüntüleri var? “Kim yaptı” sorusuna cevap ararsak: Bu olayın ilk benzeri Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’e yönelik hazırlanmıştı, bugün bu olayı cemaatin yaptığından en ufak şüphem yok... Korgeneral Metin Yavuz Yalçın’ın bir kadınla telefon konuşmalarının basına sızdırılması, Tümgeneral Levent Türkmen’in otelde bir kadınla uyuşturucu ihbarı iddiası ile basılması ve istifası, İzmir’de bir Albay’ın, eşinin kendisini aldattığı iddiaları ile fotoğrafların basına sızdırılması, Ergenekon vb. adlarla yapılan tahkikatlarda bulunan özel hayata ait bilgiler, hâkim ve savcılar hakkında uygunsuz görüntü iddialarının yayılması ve daha pek çok benzer olay aslında hep aynı adresi göstermektedir. Bu işleri yapabilecek yegâne grubun cemaatin Emniyet İstihbarat birimi içerisindeki unsurları olduğu ortaya çıkar. Bu işi profesyonelce yapabilecek tek grup cemaattir. ERZİNCAN OLAYI... (Hanefi Avcı, 13 sayfa Erzincan’daki cemaat soruşturmasını tüm detaylarıyla anlattıktan sonra şu sonuca varıyor :) ... Hükümet ve cemaati dehşet senaryoları ile ürkütüp Savcı İlhan Cihaner ve 3.Ordu Komutanı Saldıray Berk’e karşı yöneltilen ve hakka hukuka uymayan tahkikatlar hükümet, cemaat ve polis açısından bakıldığında doğruydu. Maddi deliller gerçek bir irtica eylem planına işaret ediyordu. Varlığına yüzde yüz inanılıyor, gizli tanıklarla ve doğruluğu tartışmalı delillerle iddialar güçlendiriliyordu. İnandırıcı gözüken bu delillerin iyi bakıldığında göründüğü gibi olmadığı anlaşılacaktır. Bu davadaki gariplikler bir kitaba sığmayacak kadar karışık ve kapsamlıdır. REKTÖR VE BÜYÜKANIT... Türkiye’de adli işlemlerdeki ilk anormallik Van Rektörü Yücel Aşkın hakkındaki dava ve Şemdinli İddianamesi ile başladı. Ama o gün fark edilmedi, temiz bir savcının yaptığı aşırılıklar gibi gözüktü. Aldığım bilgiler ve değerlendirmeler ışığında bugün anlıyorum ki olay sıradan bir savcının işi değildi. Cemaatin adli sistemi kullandığı ilk operasyondu. BALYOZ... Şu açık olarak görülmektedir ki ordu başta olmak üzere her kurum bünyesindeki gizli oluşumlar içinde cemaatin casusları var. Bu casuslar buralarda edindikleri her bilgiyi ve dokümanı taşıyorlar.. Bu belgelerin kullanılmasını hukuki hale getirmek için cemaat elemanları tarafından bir yerlere konulup aramalarda bulunduğu süsü verildiğine dair ciddi emareler var. Kimi zaman da amaca yönelik belge üretiliyor. Bazen ele geçen belgeleri yanlış yorumluyorlar, cami bombalama timi gibi saçma konularda uydurma belgeler ortaya çıkıyor... CEMAAT OPERASYONU:... Hedef seçilen kişilerin önce telefon detayları analiz edilecek, gizli ve özel görüştüğü kişiler belirlenecek, gerekiyorsa eşleri, çocukları veya yakınlarının telefon görüşmeleri aynı şekilde analiz edilecek, özel ilişkileri belirlenecek. Daha sonra başka isimlerle veya IMEI numarası üzerinden dinleme yapılacak, buluşmaları vs. varsa fotoğraflanıp videoya alınacak, ardından elde edilen bu sesler veya fotoğraflar internet sitelerinde profesyonelce yayınlatılacak. Maalesef bütün internet sitelerinde yayınlanan sesler ve fotoğraflar, aynı grup tarafından yöntemler kullanılarak hazırlanmıştır.. Eğer hedef seçilen kişiler çok özel üst düzeyde yetkili kişiler ise o zaman çok daha özel devletin istihbarat amacıyla aldığı alet ve sistemler kullanılacaktır. Bu yapılanların sınırının ne olduğunu tahmin bile etmek zordur. ARAMA YAPILSA... Cemaatin İstihbarat Dairesi’ndeki teknik personelinin bir süre önce yurt dışına giderek gizli ses ve görüntü kayıt eden çok miktarda saat, kalem görünümündeki teknik cihazlar aldığı, küçük dinleme sistemleri alıp askeri ve belli kurumlardaki adamlarına verdiği, bu yöntemle her yerde ortam dinlemesi, gizli kayıtlar yaparak bilgi toplandığını duymuştum. Bugün sık sık kaynağı belirsiz şekilde internete düşen bu ses ve görüntülerin kaynağı çoğunlukla bu tür bilgilerdir. İstihbarat Daire Başkanlığı’nda arama yapılsa, cemaatin kendine ait özel dinleme ve izleme aletleri bulunacağından hiç tereddüdüm yoktur. Cemaat haricindeki herkes bu görüntüleri internete yayarken iz bırakır ve yakalanır, bir tek onlar bu sistemin başında olduklarından iz bırakmadan bilgileri yayabilirler. İTTİHAT TERAKKİ... Osmanlı’nın yıkılışı İttihat ve Terakki ile Jön Türk hareketinin, devlet kurumları ve ordu içerisinde örgüt kurması, ordunun ve devletin sistemini bozmasına bağlanır. Bugün cemaatin yaptığının bundan farkı yoktur. Polis, ordu, MİT, jandarma, yargı ve diğer devlet kurumları içerisinde ayrı bir hiyerarşi örgütlenme kurarak ve bu teşkilatların sistemlerini bozarak çalışmalarını engelliyorlar. Üstüne üstük bu teşkilatların personeli arasında ayrım, güvensizlik ve düşmanlık yaratarak kurumları içerden ve tamir olunmaz biçimde yaralıyorlar. İşler nasıl yürüyor? Genelde her kurumun imamı işleri yürütüyor. Emniyet, ordu, MİT, basın, yargı, maliye gibi tüm büyük kurumlardan sorumlu olan bir imam var. Her imamın altında o kurumun her biriminde sorumlular mevcut. Tüm illerde örgütlüler. ‘Hayatım zehir zindan olacak’ Öğrenciliği sırasında beş vakit namaz kıldığını, başka öğrencilerle kaldığı bir evde Fethullah Gülen’le de karşılaştığını anlatan Hanefi Avcı, bu kitabı neden yazdığını şöyle anlatıyor: Genel kanaat bürokratların emekli olunca yazmaları gerektiği yönündedir. Her şeyin bayatı tatsız olduğu gibi bilginin bayatı bir işe yaramayacağı, zamanında yapılmayan uyarıların anlamını yitireceği için kitabı bir an önce yazmaya karar verdim... Bunun bedelinin ne demek olduğunu biliyorum. Kimsenin anlamayacağı kadar ağır olacağının, hayatımın zorlaşacağının, cehennemin bu dünyada tattırılmaya kalkılacağının farkındayım. Bu daha önce bilinenlere benzemeyecek, onu da biliyorum. Fakat bedeli ne olursa olsun buna karşı çıkacağım, ikiyüzlü olmayacağım, yanlışı kim yapıyorsa yapsın yanlıştır anlayışıyla bu yapılanların karşısında duracağım... Son söz olarak şunu ifade etmek istiyorum: Herhangi bir tahkikat yapılabileceğine inanmıyorum ama cemaatin yönetici imamları hakkındaki gizli bilgileri Ankara ve İstanbul Başsavcılıkları ve bazı başka makamlara yazılı şikâyet/ihbar dilekçesi olarak vereceğim... Tıpkı bu kitabı yazmaktaki amacımda olduğu gibi, dilekçe vermekte ısrar etmemin nedeni, ülkeme karşı sorumluluğumu yerine getirmiş olma duygusundan başka bir şey değildir...” NELER YAPILMALI MAALESEF bu gruba karşı çıkmak çok kolay değil. Öncelikle istihbari dinlemeler ciddi olarak araştırılmalı, kişileri tehdit ve şantaj amaçlı kanunsuz olarak dinleyenler tespit edilmeli. Bugün tahminlerin üzerinde pervasızca insanlar dinleniyor ve bu dinlemeler tamamen cemaatin kontrolünde kullanılıyor. DENETİM: Polis, Jandarma ve MİT’in vatandaşlara yönelik dinleme işlemleri mutlaka denetlenmelidir. Bir defaya mahsus denetim değil, sürekli denetim mekanizması kurulmalıdır. HÂKİM VE SAVCILAR: Özel yetkili mahkemelerin son 6-7 yılda atanan tüm hâkim ve savcıları emsali hâkim ve savcılarla değiştirilmelidir. Bu sağlanmadan cemaate muhalif olan hiç kimsenin özgürlüğü ve hayatı güvencede olamaz. Mevcut kadro ile adalet mümkün değil. MÜFETTİŞLER: Adalet Bakanlığı’nda başta il savcılarını ve diğer savcı ve hâkimleri hiçbir hukuki şüpheye dayanmadan dinlettiren cemaat yanlısı müfettişler bu görevlerden uzaklaştırılmalıdır. HESAP SORULMALI: Cemaat adına yapılan, Emniyet Genel Müdür Yardımcıları Emin Aslan, Mustafa Gülcü, Celal Uzunkaya ve Sakarya Emniyet Müdürü Faruk Ünsal’ın haklarındaki davaların, Savcı Cihaner ve arkadaşları hakkındaki tahkikatların yapılış biçimleri tarafsız savcılar tarafından tahkik edilmeli, bu olayda iftira eden polis, savcı ve hâkimler yargılanmalı, kurdukları tuzakların, uydurulan delillerin hesabını vermeleri sağlanmalıdır. BAĞLANTIYA DİKKAT: İstanbul, Ankara, Erzurum ve İzmir’deki bazı özel yetkili savcılar ile bu iller dışındaki bazı polis birimleri arasında illegal bir ilişkinin varlığı açıkça gözükmektedir. DEVLET SAHİP ÇIKSIN: Cemaatin dört koldan başlattığı propaganda karşısında hedef olan hâkim, savcı, polis müdürü, muvazzaf veya emekli askerlerin tek tek kendilerini koruma ve savunma imkânları yoktur. Devlet bu kişileri korumalı, kendilerini savunmaları için imkân vermelidir. HANEFİ AVCI: HALİÇ'TE YAŞAYAN SİMONLAR: DÜN DEVLET, BUGÜN CEMAAT Kitabın adı nereden geliyor? Hanefi Avcı, kitabına koyduğu “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adının anlamını kitabında şöyle açıklıyor: Simonlar... Onlara empoze edilmiş, beyinlerine işlenmiş örgüt gerçekleri uğruna savaşıyorlar, bu gerçekler uğruna ölümü göze alıyorlar, bunun dışındaki haksızlıklara ses çıkarmıyorlar... İtaat kültürünün hâkim olduğu, grup menfaati için itaatin istendiği her yerde Simonlar var. Haliç... Haliç bir zamanlar inanılmaz kötü kokuyordu. Midem bulanıyordu, Haliç’ten geçmek benim için ölümdü... Fakat Haliç’in etrafında yaşayanlara bakıyordum, onlar parklarda geziyor, yemek yiyor, hatta piknik yapıyordu. Bu durum bana çok tuhaf gelmişti. Demek ki insanlar uzun süre kaldıkları ortamda yanlışlıklara, hatalara ve bütün anormalliklere alışıyor, uyum sağlıyor. Türkiye için de aynı şey söz konusu... ‘POLİSTE OLMAZ SANDIM, YANILMIŞIM’ Bir örgüte ideolojik bir gruba ya da bir cemaate bağlandın mı, kişisel iradeni ve özgürlüğünü kaybedip, o grubun liderliğinin iradesine kendini teslim ediyorsun. Yanlış ya da doğru diye bir şey kalmıyor, grubun amaçları her şeyi belirliyor, hak da adalet de izafi hale geliyor. Tıpkı Simon’daki gibi... Şunu artık bilmeliyiz ki, karşımızda arkadaşlarımız, meslektaşlarımız yok, bir ideolojiye, bir gruba bağlanmış, o grubun disiplinine tabi olmuş örgüt mensupları var. Artık bunu kabullenmeliyiz...

    Saygılarımla.


    Cevap Yaz
  • Nevgece Yıldız
    Nevgece Yıldız 15.09.2010 - 12:17

    keşke imkanım olsaydı da yüzbinkere hayır kullanabilseydim;çok üzgünüm çokkk...

    Cevap Yaz
  • Ergin Bingöl
    Ergin Bingöl 13.09.2010 - 15:37

    Ve görüne o ki, dönüşü belli olmayan uzun, ince bir yolda yürüyeceğiz... Bu gidiş, yaratılmış bir sadaka toplumu arkasından yürüyüşün, son gidişi olmaz dilerim... duyarlı bir anlatımdı Sayın Cevat bey, mutluluklar sizinle olsun!(10on)

    Cevap Yaz
  • Yüksel Yenicecaglar
    Yüksel Yenicecaglar 11.09.2010 - 20:06

    'Evet, ben tek oy görünümlü ama biri beynimim ve diğeri yüreğimin izlerini taşıyan iki HAYIR oyu birden kullanacağım. Çünkü ben bu ülkeyi,
    ülkemin insanlarının tamamını, onlardan kendi adıma bir tek oy beklemeden seviyorum. Ve AKP zihniyeti ve onun yöneticilerini, kişiye özel değil gerçek anlamda “aydınlık Türkiye” nin önünde bir engel olarak gördüğüm için bu referandumda HAYIR oyu kullanacağım…. '

    diyen duyarli yüregi ve bilincli ve cesaretli beyni kutluyorum..
    keske ben de ülkemde olup iki kez hem yüregim hem de beynimle 'Hayir' diyebilseydim..
    'Hayir' larin kazanmasi dilegimle sevgi ve selamlar...

    Cevap Yaz
  • Rıza Genceli
    Rıza Genceli 10.09.2010 - 01:16

    Çeştepe yürekten kutluyorum bu refarandum bir aldatmaca yürütme ellerinde yasama ellerinde birde yargıyı ele geçirirlerse türkiyede ne demokrasi kalır ne.de yargı bağımsız olur bu neye benzer bir tuzak önümüze bir yasa getirdiler bir tarafta. muz bir tarafta güzel bir yiyecek ve bunları yersen bu zehiride yiyeceksin demektir bu bir 12 eylülü yargılama değil tamamen bir tuzak halkımız buna inanmasın. selam ve saygılarımla.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 75 tane yorum bulunmakta