Ölüm en sevdiğim türküdür
Bir sazın telleri gibi
Titreyip kapandığında kirpiklerim
Dönüşü olmayan yola girince
Ve savsaklayınca yolunu son nefesim
Mecburi umursamazlık
Kaskatı olunca tenimde
Eyvallahım olmaz doğacak güneşe
Yalana dolana
Puştun sırıtan aymazlığına
Ne kördüğüm kalır İskender’e
Ne Belkıs Ne Cleopatra
Ne güle sevda ne bülbüle hürmet
Ceketimi alıp gidemem
Nasipse iki arşın patiska
Değilse ne gam ne keder
Ne uğraş ne çaba
Anlam katar leşime
Haydut bir karga
Acıkmışsa akbaba
İstemem kimsenin himmetini
İstemem nankörün minnetini
Musallada tabutum
Arkamda hüzün argümanlı cemaat
Olmasın istemem
Çünkü bilirim yeminler olsun
Andolsun kasem olsun
Hüznü takıştırmak için yüzüne
Taklalar atıp yarışanlar
Gittim diye dövünüp
Kal diye ağlaşanlar
Yaşamak için bekleşenler
Bilirler kalmayacağımı
Bilirim
Gelmeyi de istemeyecekler
Hele önden buyur
Ardın sıra geliriz türküsünü
Bir ağızdan söyleyecekler
Andolsun yemin olsun
Gelecekler
Şimdi sessizlik iklimini verin bana
Sonsuzluğa fısıldayan nefesim
En keskin ıslığı çalarken ardınızdan
Sıra bende artık
Bu türkü benim
Bu dünya sizin
Bu kokmuş nefes
Bu yalan sizin
Niyetim nihayete ey hayat
Bu ölüm benim…
(22.12.2011-İstanbul)
Kayıt Tarihi : 26.12.2011 12:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!