Bu Nasıl İş İdi Başıma Geldi

İbrahim Şahin 1
108

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Bu Nasıl İş İdi Başıma Geldi

Üç yüz davarı önüme aldım
Mehmet’le İsmail’i bahçeye saldım
Dağların başında ben yalnız kaldım
Bu nasıl işi idi başıma geldi
Abim vurdu vurdu babama verdi!

Elmaların tadından da doymadık
Yıkamadık kabuğunu soymadık
Uğramadık hiçbir cin dal koymadık
Bu nasıl işi idi başıma geldi
Abim vurdu vurdu babama verdi!

Kasım olanları bir bir anlattı
Gerçeğin yanına yalanı kattı
Mehmet Ali kendini dışarı attı!
Bu nasıl işi idi başıma geldi
Abim vurdu vurdu babama verdi!

Avlunun içinde başladı güreş
Kiloları aynı olanakları eş
Hakem yok ortada seyretmek beleş!
Bu nasıl işi idi başıma geldi
Abim vurdu vurdu babama verdi!

Yerde yaş var sanki bu bir düzendi
Ayağı kaydı Mehmet yere uzandı!
Kasım yarışmayı tuşla kazandı
Bu nasıl işi idi başıma geldi
Abim vurdu vurdu babama verdi!

Babam geri çekilmedi yolumdan
Hemen yakaladı tutu kolumdan
Beş şamar vurdu ki döndüm ölümden!
Bu nasıl işi idi başıma geldi
Abim vurdu vurdu babama verdi!

Dışarıya çıktım, ağıla girdim
Bir gece koyunlara misafir oldum
Soğuktan dondum, uykusuz kaldım
Bu nasıl işi idi başıma geldi
Abim vurdu vurdu babama verdi!

Şahin’im bu olay bana ders oldu
Görüşüm değişti, dünyam ters oldu
Doğdum Sivas ili sanki Kars oldu
Bu nasıl işi idi başıma geldi
Abim vurdu vurdu babama verdi!
BAŞÖREN/1970
Cin dal: Ağacın en yüksekteki dalı.
Fiske: Eskiden kullanılan tenekeden koni biçiminde yapılmış gaz ile çalışan aydınlatma aracı.

İbrahim Şahin 1
Kayıt Tarihi : 11.3.2013 16:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


KASIM’IN ELMASI Daha önce de anlatmıştım..Ben ilk okulu bitirdikten sonra okumak için gurbete çıkmıştım.. Yaz tatillerin köye gelir aileme yardım ederdim..Biz on bir kardeşiz..Babamın sağılığında 70-80 kadar davarımız vardı.Çay ve Kaçak dediğimiz mevkiler de yaylalarımız vardı.. Aradan uzun zaman geçti.. Yanılmıyorsam Orta Okul son sınıfındaydım.. Yaz tatilinde köye geldim.Davar yayıyorum.. Yıl 1970..O zamanlarda köy halkı çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşırdı.. Köyde meyve bahçesi olan 3-4 ev vardı..Az olan ürünün her zaman taliplisi çok olur..Ağustos ayının sonları…Ben, Mehmet Ali Şahin ve İsmail Taştan..Üçümüzde çobanlık yapıyoruz..Davarları ortak ayıyoruz..İsmail bir gün dedi ki:”Kasım abinin elmaları kızarmış, gelin şu bahçeye dalalım! ” Ben baştan razı olmadım..Duyulursa babamın, özellikle Mehmet abimin beni döveceklerini adım gibi biliyorum! Onun için” Ben bu işte yoğum arkadaşlar! ”dedim.Ama onlar kararlı..”Tamam sen davara bak, biz gider elmaları toplarız” dediler..Hani canımda elma çekmez değil! “Tamam, yakalanırsanız beni karıştırmayın! ”dedim..Üç gün boyunca erkenden kalktık..Ben sürüleri otlattım, onlar Kasım abinin bahçesine gittiler..Torba torba elmaları getirdiler..Tıksırıncaya kadar yedik..Fazlalıkları taşların arasına sakladık..Bir hafat on gün sonra Kasım abi aynı zamanda akrabası olan İsmail Taştan ile karşılaşıyor..İsmail’in saflığından yararlanarak elmaları çaldığımızı öğreniyor..Bir akşam davarı ağıla koyduktan sonra eve geldim..Köy yaşamını bilenler bilir..Ev damının girişişinde “avlu” tabir ettiğimiz bir yer vardı..Annem tulukları burada yayar, hasılı burada yapardı..Bu itibarla yerler biraz ıslak olurdu..Avluya girdim.Girmez olaydım! Kasım abi anlatıyor”Sülügö bir tane bile koymamışlar! Dalını budağını kırmışlar! ” Başımdan kaynar sular döküldü..Yandığımın resmiydi bu! ! Amcamın oğlu suç ortağı Mehmet Ali bu konuşmaları duyunca hemen oracıktan kaçtı..Avluda rahmetli babam ve annem,Mehmet ve Celal ağabeylerim, yengelerim, kız kardeşlerim ve “Sultuğo” dedikleri musahibimiz eşi vardı..Babam kapıya yakın bir yerde oturuyordu..Mehmet abim bana bakarak ”demek öyle! ” diye hayıflanıyordu.. Tehlikenin farkındaydım! Ancak aldığım aile terbiyesi bana kaderine razı ol diyordu! Bu duygular içerisindeyken abim birden ayağa kalkarak bana hücum etmeye başladı..Ancak beklenmedik şekilde Kasım abi de ani bir refleksle ayağa fırladı! Abimin belinden yakaldı..Abim bana tekme atarak vurmaya çalışıyor, Kasım abi ona engel oluyordu..Yerler ıslak olduğundan abimin ayağı kaydı..İçi su dolu olan büyük talan kazanın içne düştü! Ama ne düşüş! Ayaklar havda! Vücut(V) biçiminde! ! Bu arada rahmetli Sultuğo bana” ula kaç ula kaç! ! ” dedi..Yerimden yavaşça kalktım..Tam kapıya varacaktım ki babam elimden yakaladı...Enseme beş şamar vurdu ki acısını anlatamam…Bıraktı.. Dama çıktım..Avludan çıkan tütün bacasına sırtımı dayadım..Konuşulanları duyuyorum..Ardan bir saat kadar geçti geçmedi..Anne yüreği dayanamadı.. Söylenmeye başladı.”Ellere kalsın elması, vereydiniz parasını, çocuğu niye dövdünüz? Ya başına bir şey gelirse! ” Diğerleri de zaman geçtikçe beni merak etmeye başladılar..Fiskeyi, lambayı el fenerini alan beni aramaya çıktı..Damdan indim.Pencereden ağıla girdim..Koyunlara sarılarak yarı uykulu bir şekilde sabahı ettim..Şafağının ağıla geldiler..Annem beni bağrına bastı..Beni o gün davara göndermediler..Altıma annem çift döşek serdi! Bir güzel uyudum! Sonradan öğrendim ki o gece başta ailem ve akrabalar beni her yerde sabaha kadar aramışlar..Ağılın kapısı kilitli olduğundan pencereden ağıla gireceğim akıllarına gelmemiş.. Son ümit olarak ağıla bakılmış..Ben sopa yediğimle kaldım.Asıl faillere bir şey olmadı! ! Bu olayın etkisi var mı yok mu bilemiyorum? Ama yaz kış gün de iki elma yiyorum..Çocuklarınıza sevgiyle yaklaşın..Dövmek çözüm değil! Bu olay nedeniyle bu şiiri kaleme aldım..

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Şahin 1