Tarihi tarihçiye bırakılmadı Fırat’ım
Bizi bize bırakmadılar
Bıraksalar biz hayalimizi gerçekleştiriyor
Dünya ise kendi hayalini konuşuyordu
Bırakmadılar, bırakmıyorlar, bırakmazlar
Ülkücülük bu muydu diye düşünürüm
Türk’e kıyıp görülmez
Emeği çalınıp verilmez
Hak yiyip kusulmaz
Mazluma kirli el uzatılıp
O eller kırılmaz
Ülkücülük bu muydu Yılmazım
Bak Çatlı ağabeyinin değeri bilinmedi
Arif Ozan haklı davasında yalnızdı
Bazıları kahrından verem olarak gitti
Bazılarıysa haram yemekten kusmak bilmedi
Her türlü atalarımızın kemikleri sızladı
Bizlerinse içimiz yanarak küle döndü
Ülkücülük bu muydu diyerek
Güvendiğimiz dağların ortasına kar yağdı
Ömürdeki güllerimiz solarak saçımız ağardı
Aha şuraya biriken yürek ağladı
Şimşek çakarak gözlerimizden kan aktı
Çıkan kaçarak satıp inen yattı
Sessiz feryadımız yüce dağları çınlattı
Ülkücülük bu muydu diye
Bu yüzden unuttular bizi
Kalemimizi kırarak yırttılar defteri
Ayağımızı kırarak kestiler dilimizi
Hapisteki çıkartılarak yapıldı Türk elçisi
Sahte kitapla oldu gönül rehberi
Yıllarca yalanlarını okudu Türk milleti
Ülkücülük bu muydu diye soramadan
Başa çorap geçirilene susuldu
Kanımızı akıtana ayağına gidildi
Gönderilen mektuplu zarfa para koyuldu
Türklükle sorunlu olanlara ülkücü denildi
Milliyetçiliği ayaklar altına alanlar seçildi
Parti ile insan fark etmedi
Biran olsun hak yolundan gidilmedi
Ülkücülük bu muydu dedirtti
Dağ yürek Muhsin başkanı
Karlı dağın tepesinde
Yalnız bırakarak üşüttüler
Davasına çilekeş olanları kenara attılar
Kahramanları unutarak vatan hainlerine taptılar
Rantlarına belki bizi de sattılar
Ülkücülük bu muydu acaba.
Kayıt Tarihi : 13.4.2022 19:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!