Beğenilmiş olan kocaman şiirin bu iki mısrası elbette düşünülmeye değer.
Babam, benim aşkımdır, kavgamızla güneşi bile yakarız
Gecenin eteğinde ay yıldızlardır göz kırpışmalarımız '
çok çarpıcı anlatım ve mesjlara gebe bir şiir..soluklu..
Demiş bir değerli Şairimiz, teşekkür ediyorum, irdelemeye açmış olduğu bir olanak olarak değerliğine, babalık konumunu sadece antropoloji sözlüğünden bir yorumuyla devam edeceğim bu düşünceme, seve seve.
‘’Babalık, modern Batı toplumlarında, biyolojik baba, toplumsal ve hukuki olarak tanımlanan baba ve ananın kocası arasında bir ayırım yapılmaktadır. Bu üç statü aynı kişide toplanabilir, ancak bu zorunlu değildir. Bir kişinin babasından söz edildiğinde, toplumsal anlamdaki babasından söz edildiğinde, toplumsal anlamdaki babası kastedilmektedir ki bu, biyolojik babası olabilir de olmayabilir de. Boşanan çiftler yeniden evlendiğinde, açıklık için üvey baba ve gerçek baba kategorilerine başvurulur. Başka toplumlarda bu durum daha karmaşıklaşabilir, örneğin Nuer’lerde kadınlar, hatta hayaletler bile toplumsal baba rolünü üstlenebilmektedir; bazı Kızılderili toplumlarda ise bir grup erkek kardeş bir bireyin toplumsal babası sayılabilmektedir’’’ Antropolji sözlüğü, sayfa 116.
Ve yine ‘’’Babayanlı soy, kişinin soyunun baba yanından izlenmesidir. Bu ilişkiyi büyük ölçüde kültürün çevresel ve ekonomik ilişki sistemi belirler. Anayanlı soy, kişinin soyunun ana tarafından izlenmesidir. Bu ilişkiyi büyük ölçüde kültürün çevresel ve ekonomik ilişki sistemi belirler. Örneğin, ana yanlı soy daha çok ormanlık alanların kenarında ya da yakın çevresinde yaşayan ve büyükbaş hayvancılık yapmayan çiftçi toplumlarıdır. Bahçe tarımıyla geçinen toplumlar arasında yapılan bir araştırmada, ana yanlı soy çizgisini izleyenlerin oranı, 1975 yılında %24 olarak hesaplanmıştı. Bu toplumlarda nüfus baskısı ve kıt kaynaklar için rekabet zorunluluğu yoktur. Dolayısıyla savaşa pek rastlanmaz. Buna bağlı olan psiko-kültürel belirleyicilerde, saldırganlık, rekabet, asabilik, kamusal alanın ve özel alanın kesin hatlarla farklılaşması, kadınların değersiz sayılması ve kız evlatlarının öldürülmesi gibi eril vurgular egemen değildir. Son birkaç yüzyılda ana yanlı akrabalık sistemlerinin ayakta tutan çevresel koşullar giderek azalmaktadır. Yayılma, rekabet ya da üretimin yoğunlaşmasının anayanlılığın aleyhine işleyen etkenler olduğu görülmektedir’’’ Antropolji sözlüğü, sayfa 44.
Ben ise baba aşkımı, Tanrı ikramlarının sevgi anlayışı dahilinde işlerken, sadece beş bin yıl körpeliği ile Türk ulusunun Göktürk-Oğuztürk-Atatürk tarihleriyle izleyen bir uygarlığın parçalarından biri olan Türkiye Cumhuriyeti topraklarında var olan anlayışın en güzeli, en içtenliği diye de algıladığım, aile güvenliğinin adil bir asilliği ile çocukların, kendi ayakları üzerinde durabilmesinde kaynağı olan sevgi yanında, baba sevgisinin bir sohbet gereği olduğuna annenin hep katılımcı olgularıyla verebildiği değerlerin bu sağlığına, teşekkür duygularımla düşüncemi değerlendirdim. Bir mutluluğu uzaklarda değil, yuvada bulmanın huzuru, hiç şüphesiz bir yaşam aşkımdır dediğim bu güven eşdeğeri olarak, babama aşkımdır anlayışında annenin dikkatiyle bir sağlığının dengesidir.
Yani, Yaşam aşkımdır = Babama aşkımdır + Anneme aşkımdır. Yetim yavrularımızın tek kanatlı kuş olarak yaşam mücadelesine ki bu, en değerli güç kaynağı anne ve baba sevgisidir, hatta sadece anne baba varlığı bile yeterli bir güç kaynağı sayılabiliyor, kimi kıtlık sorunları içeriğinde anlatılan, bilinen, hepimizin hatta yaşamımızda yetim büyüyen biriyle karşılaştığımızla duyduğumuz hislerdir. Yabancısı değiliz. Özellikle Ramazan ayları bir daha berraklaştırır bu duyarlığımız ve duygularımızı.
Bu yaşam aşkını bu cennet vatanın genç Cumhuriyetinde aramaya tenezzül etmeyen düşünceler, yazık, çocuklarına kötülük ediyorlar. Yaşam örnekleri azdı diyebilmeye yüreğim tutmuyor benim. Zira, çocuk ruhumu çevreleyen hep bu güzelliklerdi. O kadar da çok eskilerde değildi. Henüz yazıyor olduğuma göre, daha yaşıyor ve anlatabiliyorum. Henüz daha yine, aile huzuru aramakta direnişlerin sefilliği bugün, bütün ülkeyi güvensizliğe götürmeye çoğalmış gibi bir havayı yaratmaya üşenilmiyor. Bir anne ve bir baba, en yakın ve değerli sohbet saygınlığıdır. Bir Kuşak ayrışımı denilen değildir, düşüncelerin kavga gücü. Aksine, düşüncede çatışmalar varlığı cıvıl cıvıl hayat kuşanmanın tazeliğidir. Çocuklarımızla da sorunlarımızı olduğu haliyle gerçeğini konuşacağız, büyüklerimizle de.
Anne, babalarımızın bedenleri yaşlanıyor olabilir, bir biyolojik değişim gibi düşünceleri de o denli canlılığına kavuşan, sağlıklı bir yaşlılık dinlencesine geçiş kadar mutluluk duyumundan daha güzel ne olabilir?
Bu yüzden, bir istisna özelim olarak bu değerlerimi, izninizle ayırmıyorum. Baba en sağlıklı dayanaktır anne duyarlığına. Barışıksız bir tek güne kıyamayan baba varlığı ve anne dayanışması ile dolu bir güven sıcaklığında çocukluk yaşamı diliyorum yavrularımıza da… bunda elbette büyük anne ve babaların emeği az değildi. Çok özledim onları, mekanları nur olsun, ruhları gani gani nurlansın her birinin…
Annem, dağlar çatır çatlar da bu kızı en az dahi
Usandırmak olası değil
Bebek ağlarsa örneğin, çırpınır, susturmak için değil
Bir sorun acaba bu ses mi diye bakar dikkatini hep
Sonra oturur, sen ağlama göz bebeğim soluğu alır, der…
Babam, benim aşkımdır, kavgamızla güneşi bile yakarız
Gecenin eteğinde ay yıldızlardır göz kırpışmalarımız
Barışmadan bir yeni gün asla başlatmaz babam…
Kayıt Tarihi : 24.9.2007 10:18:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Sevinç Kavuk](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/09/24/bu-ikramlarina-tanrimin.jpg)
Kutlarım bilgilendirmeniz için.
TÜM YORUMLAR (1)