Bu hayatı başkaları için yaşamış gibiyiz. İyi bir evlat, iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir arkadaş, iyi bir insan; iyilerin içinde kayboluyoruz, kendimizi bulamıyoruz, kendimiz olamıyoruz be arkadaşım, kendimize iyi davranamıyoruz. Sonra koca bir hiç oluyor ömür dediğin, maskelerle dolaşıyoruz. Sahte gülüşlerin arkasına saklanıyoruz ama gözlerimiz bizi ele veriyor, bir kez daha gözlerimizin içine bakanlara ben gerçekten iyiyim diyoruz. O da yalan... Koca bir yalan... Bazen kelebeklerle ve çiçeklerle kendimizi ne güzelde özetliyoruz ve başkaları yüzünden kendimizi sorgularken buluyoruz.
İşte bur da geç kalınmışlığın sancısı, arkada kocaman bir hiçliğin anlamsızlığı oluyor. Geç kalınmışlık diyorum canım, geç kalınmışlık. Oysaki nefes aldığın sürece hiç bir şey için geç değildir. Ya ertelememek lazım ya da susturmamak, yutkundurmamak lazım içindeki çocuğu. O nefes alıp verdiği sürece içinde her zaman umut vardır. Bir şans verirsin kendine, gülümsersin kazanmak istercesine.
Gülten Alp
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden