Bu güne özel bu yazı.Çünkü uzun bir zamandan sonra ben geldim antolojiye.Kim bilir belki beni tanıyan vardır.Kim bilmez ki beni tanımayan çoktur.İçimde yığınla birikmiş kelimeler ve onların oluşturduğu yığınla cümleler var.
Bir şeyler anlatmak istediğim kesin ama ne anlatacağım kesin değil.Aklımdan geçenimi yazyorum,aklımdan geçmesini istediklerimi mi yazıyorum ben bile bilemiyorum.Ama yazıyorum.Çünkü yazmasını seviyorum, çünkü yazdıkça varolduğuma inanıyorum.Belki imladan yoksun yazıyorum,belkide anlam yükleyemiyorum kelimelere ama bir anlam bulabilmek için yazıyorum.
Koskoca bedenimi ufak kelimelerin arkasına saklamaya çalışmıyorum.Kelimelerin anlamı o kadar büyükki onlar beni arkasına alıyor.Ve beni onlar koruyor.Neden bu hayatın kahrını çekiyorum diye bir soru sordurmuyor.Hayatın anlamını, kelime dediğimiz dudaklarımızdan çıkan bu ses titreşimleri sağlıyor.Hayatın anlamını, kelime dediğimiz ellerimizle verdiğimiz şekiller sağlıyor.
Merhaba yazıyorum.Beni tanımayan ama tanımasını istediğim bir çok insana.Maksadım adımı bilmeleri değil gönlümü görmeleri.Şeffaf olmak istiyorum ve iyi bir insan.Ve yazmak istiyorum sona kadar değil sonsuza kadar.
Bu yazı bu güne özel.Merhaba yazıyorum bütün insanlara.Selam ediyorum başımı kelime yumağının içinden çıkararak.Selam olsun.Merhaba.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta