Sen ki,
Türküyle ağlayan bir ömürsün,
Bir ah gibi dolarsın yüreğe—
Ne zaman sustuysa dünya,
Senin sesinle yeniden başladı söylemeye...
Geceler seni bilir usta,
Yastığa baş koyan her garibin duasında adın var.
Çünkü sen,
Bir çobanın yalnızlığında,
Bir annenin ahında,
Bir gencin gözyaşında yaşamışsın...
Her telde bir feryat saklamışsın yıllarca,
Bir türküde yar,
Bir mısrada öksüzlük,
Bir nefeste Anadolu var sende...
Sazınla ağlatırsın suskun taşları,
Sen çaldıkça çatlar içimizdeki duvarlar.
Her gamlı sözünde anneler ağlar,
Babalar susar, çocuklar erkenden büyür...
Çünkü sen…
Dertlilerin tercümanısın,
Yalnızların sırdaşı.
Ne gönül kırılır sen çalarken,
Ne acı susar sen söylerken.
Bir gurbet havası gibi sinmişsin içimize,
Sanki her ezgin seninle başlar,
Sana erer…
Bize der ki:
"Yaman Karaca’yı dinlemeden geçme bu ömrü."
Sazın, bağrında kırık sevda taşır,
Dizelerin, kimsesizliğe kol kanat açar.
Ve sen be Üstad…
Sesini değil, yüreğini verdin bize.
Ey usta…
Bir ömür geçer ama sen geçmezsin,
Bir ses solar ama türkülerde silinmezsin.
Gönlümüzde bir abide gibi duruyorsun,
Her yanık sesinle daha da büyüyorsun…
Şimdi seni anlamayanlara sözüm yok,
Biz seni dinlerken içimizi gömeriz sessizliğe.
Dünyanın gürültüsü bile susturamaz,
Senin bir tek “Yâr” deyişindeki hüznü…
Sen sadece bir ozan değilsin,
Sen bizden biri—bizim içimizde bir yanık izsin.
Garibin ahıysan,
Yetimin duasıysan,
Bizim alnımızda yazılısın sen!
Ve bir gün
Toprak alırsa bedenini,
Bil ki,
Sazının sesi kalır arkamızda.
Bir çocuk, bir gün,
Bir türkü mırıldanırken sessizce—
Adını anmadan bile seni yaşatır içinde...
Yüreği dertle dolu bir ustaydı o,
Dili türkü, bakışı hüzün, sesi yaraydı.
Sazı elinde değil, yüreğinde taşırdı,
Her telinde bir yetimin duası,
Her mısrasında bir garibin gözyaşı vardı…
Derdiyle dost olmuş,
Acıyla kardeş kalmış bir dağ gibi...
Yaman Karaca dedin mi,
Dert konuşur, gönül ağlardı gizlice.
Bozkırın ortasında açan bir çiçekti,
Rüzgâr ne kadar hoyrat eserse essin—
Koparamadılar,
Kökü sevgiydi onun, sesi halkın içindendi.
"Yâr" deyince gözleri dolar,
"Garip" deyince yüreği titrerdi.
Neşet’ten miras kalan her nefesi,
Bir vefa gibi sürerdi sözüne, sazına...
Geceleri sustuğunda,
Sözleri düşerdi gökyüzüne yıldız yıldız,
Ve biz anlardık ki;
Usta susunca, türkü başlar…
Ey gönül ehli Yaman Karaca,
Senin dizelerinde dinlenir yorgun yürekler,
Senin sözlerinde dökülür dert,
Senin sesinde bulur garipler kendini.
Bir el uzatsak türküne,
Bir yanık hava çalsan,
Derdimizi senden başkasına anlatamazdık…
Çünkü sen bizim dilimize tercümandın,
Kalbimize bir dert ortağıydın…
Şimdi sensiz geçen her bozlak,
Eksik bir ah gibi kalır dudakta.
Ama sen yaşıyorsun be Üstad,
Her gönülde bir kıvılcım,
Her sevdada bir ağıt olarak...
Ey Yaman Karaca,
Bu şiir sana yazıldı ama,
Aslında seni dinlerken ağlayan
Ve gözlerini yastığa umutla kapatan
Onlarca gönlün duası bu.
Sen varsın,
Çünkü türkü varsa,
Yaman Karaca hep yaşayacak…
Fatih Kaya 6
Kayıt Tarihi : 22.6.2025 00:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!