Yine bir bayram geçti. Evlerin duvarları sırları sakladı, ya sokaklarda yaşananlar? Köşe başlarındaki sahipsizlik, ürkek bakışlar, ellerinde paketleri olanlara imrenerek bakışlar...Bunlar görebiliyor musunuz? Hep yukardakilere mi bakıyor o güzel gözleriniz, yoksa başınız aşağıları da görebiliyor mu? Bir sıcacık çorbanın buğusunda mutluluğu paylaşırken yuvanızda, dışarda yaşanan ya da yaşanmaya çalışılan hayatı hissedebiliyor mu yüreğiniz? Bir lokma bana bir lokma sana diyemiyorsanız bile, on lokma bana bir lokma sana diyebiliyor muyuz? O zaman el ele verelim ve bu çocuklar için bir şeyler yapalım...Neden mi? Çünkü bu çocuklar bizim.
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.