Şimdi hatırlıyorum da, biliyor musun?
Sarı bir süeterin vardı.
Hani, saman sarısı, sanada çok yakışırdı doğrusu.
Ne kadarda titizdin,
Ama üşümüyeyim diye çıkarır, bana verirdin.
Bir gün, seninle buluştuğumuz, o çay bahçesinde.
Bana, ay viy hi nating, bu bizim şarkımız olsun dedin,
Ama ben Tükçe bir kelime olmadığı için,
Anlamadım dedim.
Sende gülerek, anlattın şarkının hikayesini.
İki genç varmış, birbirini çok seven,
Ama paraları olmadığı için, evlenemiyorlarmış,
Çocuk bir gün, koşarak kızın yanına gelmiş,
Motorsiklet yarışı var,
Ödülde bayağı yüksek, bende katılacağım, kazanacağım.
Göreceksin bak evleneceğiz demiş.
Yarış günü kız endişeli, birazda heyecanlı.
Çünki hava bulutlanmış, gök gürlüyor, şimşekler çakıyor.
Yağışla beraber kızın kalbi küt küt atıyor.
O anda, en önde giden çocuğun motoru,
Kaygan yolda kaç takla atıyor.
Kız daha fazla bakamıyor, gözlerini kapatıyor.
Olamaz, olamaz diyor
Ve ay, viy hi nating, aylavyuuu, diye bağırıyor.
Ama yapacak, hiç bir şey yok, çocuk ölmüştür.
Ne gariptir ki, sen bunları anlatırken, hava bulutlanıyor,
Hafiften yağmur atıştırmaya başladı,
Sanki kavuşamıyacağımızın, mesajını verir gibiydi,
Onları ölüm ayırdı, bizi ise eller,.
Ama bizi birbirimize yazmamışşa yaradan,
Ne yapsın eller?
Ne yapalım, boşver?
Böyle saf ve temiz mazimiz varya,
Bu herşeye değer...
Kayıt Tarihi : 1.10.2005 13:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)