Bu Bir İstanbul Şarkısı 'Vasiyet Sokağı' ...

Ahmet Ertan Mısırlı
15

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

İstanbul, öyle yalnız bir ceylansın ki, tuzağa düşürülmüş,
gözlerime gerilirken martılarının çığlıkları
akşamlarının fırtınasını kopartıyor gövdem,
unutulmuş bir mektup oluyorsun soyunduğunda geceyarısını
inerken yorgun düştüğüm bir merdiven oluyor sana duyduğum aşk!

Bahçelerin ormandan kopartıldı çoktan

Tamamını Oku
  • Ali Aytekin
    Ali Aytekin 01.04.2009 - 08:36

    İstanbul için yazılmış güzel bir eser.
    tebrikler

    Cevap Yaz
  • Arap Naci
    Arap Naci 01.04.2009 - 02:27

    yine son olarak irticalen aklıma gelen şu

    bahçelerim bahçe bahçe
    domatesler akçe akçe
    ben atama doymadım
    doysun kara topraklar

    şiirle kalınız

    Cevap Yaz
  • Arap Naci
    Arap Naci 01.04.2009 - 02:18

    sevgili ahmet erdem

    bu yazdıklarımız şiire hakaret falan değildir...

    küfür de değil.

    şiir üstüne şiir.

    sevgiler dünyanın bütün şiirlerine

    Cevap Yaz
  • Selçuk Bekâr
    Selçuk Bekâr 01.04.2009 - 02:16

    Çoktandır yapmamıştık bunu. Bu gece yine Ahmet Bey'in mesaj silme gecesi olacak anlaşılan. Ama kafatasımın içine dönerken bulduklarımla korktum, dışarı kaçtığımda ellerime bulaşanları da buraya silkeliyorum. Mesaj silme kolay gelsin Ahmet Hocam :)
    İşte elime bulaşanlar:

    Boynumda, gecenin saydam elleri,
    On adım ileri, on adım geri...
    Uzakta, durmadan sönen ışıklar,
    Altı yön, bir ayna, kemik ve deri.

    Çözümsüz muammâ çöz beni diyor,
    Beynimin sol yanı sağını yiyor.
    Canı sıkılıyor cansız maddenin,
    Sessizliğin sesi gırtlak istiyor.

    Korkmaktan korkmaktır en korkunç tasam
    Ne zaman bir ayna önüne varsam.
    Ya, eğer aynaya ben bakmıyor da,
    Aynanın ardından ben bakıyorsam!

    Bir duman, derince... Bir soluk, ince...
    Bilirsem, hediyem yeni bilmece:
    Kurgusuzluktaki, bu kurgu niye,
    Eşyâda hüzün ne, nedir eğlence?

    Hiç olmamışlığın olmuşluğu ne?
    Sonrasız olanın 'şimdi'si nerde?
    Nerde sigaramın yanmamış hali,
    Bugün neden varım, yoksam ilerde?

    Sağ elim sol eli masaya çekti,
    Sol elim kendini geriye çekti.
    Elli bir, elsiz bir, iki masa var,
    Elli mi elsiz mi daha gerçekti?

    Nasıl an oluyor olunca geçen,
    Niyetsiz hâlime, kim, niyet biçen?
    Bir eylemsizlikte nedir ilk eylem,
    Nasıl düşünülür hiç düşünmeden?

    Yapabiliyorsam istediğimi
    İstemek isteyen benim, değil mi?
    Hadi, çıksın biri, anlatsın bana
    İstemeyi nasıl istediğimi!

    Sayılan hükümsüz: sonsuz sayıda
    Yerin altı, üstü, yıldız, ayı da,
    Bilmeyi biliyor, öğreniyorum,
    Niye bilmiyorum unutmayı da?

    Uyku, uyanıklık bir garip durum.
    Soruyu kendine soruyor sorum:
    Ayıkken uyuyor, düşte yürüyor,
    Rüyâlarda niye uyumuyorum?

    Gözlerim, görmede küçük bir kısım:
    Işık ve sinirler: Mesele taksim.
    Beynimdeyse bütün bu görüntüler
    Evrenin dışında mı kafatasım?

    Bilen, bildiğinden olursa üstün
    Kendini bilirsen, kendinden üstün
    Kısır döngüleri de bilen sorar:
    Tanrıcık, Tanrı'ya sen niye küstün!

    Bilinen iyidir, bilinmeyen pis!
    'Gelmemiş gelecek' en sevimsiz his...
    Atmamış bir nabız, atmış bir nabız
    Önce ben, sonra ben: birbirine küs.

    Herkese koşarak gelen, ey sabah
    Benden istediğin ne tür bir îzah,
    Gözlerim daldıkça bana sunduğun
    Uykusuz bu uyku nasıl bir mîzah!

    Cevap Yaz
  • Arap Naci
    Arap Naci 01.04.2009 - 02:05

    bana
    neden açtırdın
    mektubunu
    ey aşk

    o büllbül deresinde
    öldürdün beni
    kondurdun
    soldurdun beni

    gül idin
    öptün
    rana dondu
    öptüm
    mehtab-ı an
    bülbül ile saba dondu

    bana neden açtırdın
    o zamansız
    ellerini

    Cevap Yaz
  • Selçuk Bekâr
    Selçuk Bekâr 01.04.2009 - 01:54

    Naci, dörtlüğü üstünde biraz daha çalıştıktan sonra sana ithafla sayfama asacağım. Ama sana uzun ve hayırlı bir ömür diliyorum. İyi geceler. Ben kafatasımın içine çekiliyorum... Dışarısı beni rahatsız ediyor...

    Cevap Yaz
  • Selçuk Bekâr
    Selçuk Bekâr 01.04.2009 - 01:51

    Dinmeyen elemle yanmak
    Söyle; bir yalan değil mi?
    Yâri kaybedip avunmak
    Neyle... Bir yalan değil mi?

    Söyle türküler, ağıtlar,
    Yaşla damgalanmış antlar,
    Zarfında solmuş kâğıtlar
    Böyle bir yalan değil mi?

    Her bakış, içimde kurşun;
    Akıp giden zamâna karşın
    Kaygısız ve şen duruşun
    Şöyle... Bir yalan değil mi?

    Hangi gülle soldu bir bağ?
    Hangi kışla öldü bir dağ?
    Yokluğumda kalmamak sağ
    Söyle; bir yalan değil mi?

    Sonluluk, seninle gerçek
    Gözlerin, saçında çiçek...
    Dün olup geçip gidecek
    Öyle bir yalan değil mi?

    Titreşen ışıklı gökler...
    Mehtâba kayıtsız bu yer...
    Söyle; aşk, içindeki her
    Şeyle... Bir yalan değil mi!

    Cevap Yaz
  • Arap Naci
    Arap Naci 01.04.2009 - 01:42

    gecenin bir yerinde
    ağaca as ellerini
    indir

    asıldım desin
    ellerin

    ölüm
    bir elma
    bir armut
    bir arnavut kaldırımı çoğu zaman
    henüz yürünmemiş

    batır
    çıkar ayaklarını aya

    yüründüm desin

    ne ut
    ne tambur

    dede
    efendi de değil

    dünya



    nk

    Cevap Yaz
  • Ekrem Bozkurt
    Ekrem Bozkurt 01.04.2009 - 01:40

    kutlarım büyük bir zevkle okunuyor dizeler
    ekrem bozkurt

    Cevap Yaz
  • Selçuk Bekâr
    Selçuk Bekâr 01.04.2009 - 01:34

    Sanki bekliyor gibi kulak verdim bu sese:
    Diyordu ki hayatta tek bir gerçek var; ölüm.
    Onu da dağıtıyor sabah akşam herkese,
    Sanki sadece bize vermiyorlar be gülüm!

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 52 tane yorum bulunmakta