Bu Bir İstanbul Şarkısı 'Vasiyet Sokağı' ...

Ahmet Ertan Mısırlı
15

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

İstanbul, öyle yalnız bir ceylansın ki, tuzağa düşürülmüş,
gözlerime gerilirken martılarının çığlıkları
akşamlarının fırtınasını kopartıyor gövdem,
unutulmuş bir mektup oluyorsun soyunduğunda geceyarısını
inerken yorgun düştüğüm bir merdiven oluyor sana duyduğum aşk!

Bahçelerin ormandan kopartıldı çoktan

Tamamını Oku
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara 01.04.2009 - 18:18

    Nesi varmış şimdi bu istanbul şiirinin..Herkesin İstanbulu kendine güzel.

    Üstelik bu şiirdeki istanbulu da sevdim ben.

    Mesela çokları beğenmez ama Metin abimin istanbulu da çok güzel gelir bana yani..

    :)

    yitikçi

    hadi git azıcık istanbul iste
    kosunlar o denizi bir çanağa
    bir çıkına elesinler o günlerimi
    o yazdan üsküdar'dan ne kaldıysa elif'ten
    doldur ceplerine
    onlarda yoksa komşularında vardır
    tanırlar sevinirler
    beni bay metin gönderdi, de

    METİN ELOĞLU

    Cevap Yaz
  • Ziya Öztürk
    Ziya Öztürk 01.04.2009 - 16:03

    Tam bir curcunuya dönüşmüş yine... En iyisi, bir daha bu sayfayı açmamak ve bir kelime dahi yazmamak gerek diye düşünüyorum, kendi adıma.

    Cevap Yaz
  • Hilal Gürsu
    Hilal Gürsu 01.04.2009 - 15:57

    İSTANBUL,öyle yalnız bir ceylansın ki tuzağa düşürülmüş...
    ne güzel anlatıyor İstanbul'un hüznünü..

    Cevap Yaz
  • Hasan Tan
    Hasan Tan 01.04.2009 - 10:42

    bir bahçeydim altıncı tepesinde bu şehrin
    güze meyilli güller açardı Çamlıca'da seni kaçak öpüşümde
    enine yırtıyordum yurdumu inkar eden her atlası
    kaçak rüyalarımın ülkesi gibi kokardı dudakların...
    Üsküdar sabahlarında ağız dolusu özgürlüktü serçe nefesin

    gölgemi kanatıyordum vapur ardından uçuşan martıları görünce
    bir fresk gibi kazınırdı aklıma yüzün ardınsıra
    giderdin kaidesiz bir heykel gibi kalakalırdım
    İstanbul'un uluslararası kara sularında

    her giden vapurun ardından biraz daha kırlaşırdı ömrüm
    kaygıdandı saçlarıma düşen aklar
    uluorta ve dımızlak bağırırdım;
    'seni seviyorum ulaaan, hem de tek başıma..'
    kendi masalında bir kırıntıydı oysa gönlüm..

    Fatih! kusura bakma n'olur
    İstanbul'u ince belli fahişelere hibe ettim
    anason kokusu yayılsın diye sevişgen ruhlara
    fethedilmemiş bir şehir alacağın olsun
    ve şuh kahkahalarla güz bahçelerine dönen
    geceler içinde:
    itiraf edilememiş her aşkın vebali boynuma olsun..

    bana neyden söz etmesin hiç kimse
    ruhum sızgılı bir arpın nağmesinde depreşir
    ve bin dirgen kırılır içimde kanamalı masalların ardısıra
    çünkü;
    en çok karanlıkta korkarım gülün renginden
    genzime yanık ve kuru gül kokusu yayılır

    taşları haylaz çocuklarca törpülenen
    metruk ve naaşsız bir mezarım
    tadını çoktan unuttum bu kekre hayatın
    ateşler ve güller içinde bırakın beni
    ki nice özgür ülkeye sundurmadır kanatlarım..

    gece ve karanlık bir mezardır tarih olsun
    yerse yesin beni anka yalazı;
    beni yarınsız ve yersiz ve
    'şarkısı çığ tutmuş' çocuklar anlatsın....

    Ben u Sen..

    Cevap Yaz
  • Hâriçten Gazel
    Hâriçten Gazel 01.04.2009 - 10:38

    Söz konusu İstanbul ise şiir teferruattır... Dilinize, gönlünüze sağlık diyelim...

    Cevap Yaz
  • Perihan Pehlivan
    Perihan Pehlivan 01.04.2009 - 10:30

    harika. o zamandan bu zamana ne değişti her gün biraz daha çaldılar güzelliğinden İSTANBUL. Farklı imgelere rasladım. eski tarihi sokaklarında sanki gezindim bir soluk gibi tarihten gelmişti dizeler.

    Cevap Yaz
  • Züleyha Özbay Bilgic
    Züleyha Özbay Bilgic 01.04.2009 - 09:14

    imge ve teşbihleriyle güzel bir anlatım olmasına rağmen serbes şiirde olması gerekn ses ahengini yakaayamamış bir şiir..sanat adına saygımla

    Cevap Yaz
  • Feyzi Kanra
    Feyzi Kanra 01.04.2009 - 09:05

    Yağmur olup düş toprağa
    Yeşil bir renk ol yaprağa
    Başlamadan sen solmağa
    Sen gönlünü Allah'a ver

    Arı olup uç çiçeğe
    Ballar taşı sen peteğe
    El başlasın yemeğe
    Sen gönlünü Allah'a ver

    Cevap Yaz
  • Ulvi Ziya
    Ulvi Ziya 01.04.2009 - 08:58

    İmgeler oluşturulurken akla,mantığa , tabiat olaylarına vs. uygun olmalıdır...Olmasa da olur diyenler bize her zaman :DAM ÜSTÜNDE SAKSAĞAN VUR BELİNE KAZMAYI tekerlemesini hatırlatmaktadır...Böyle olması eskiden zül addedilirdi...Kavramlar karmakarışık olduğu için bu şekilde SAÇMALIYANLAR üzülmek şöyle dursun SAÇMALIKLARINI normal karşılıyor,hattâ iftihar ediyorlar...

    Şiir var , anlamı büyük...
    Şiir var , hafızaya yük...
    Kuru odun yığınında ;
    Şifalı ruh arar hödük...
    Curcunayı çalar düdük...

    Bükülü lastik dizeler...
    Sözler , kalburda su eler ...
    Sorsan, ne anladın bundan ;?
    Çoğu der ki:-neler , neler ...

    Çok şey anladın, ama ne...?
    Gel anlam ver sen , tümüne...
    Der ki ; felsefesi derin ;
    İmgeleri de şahane...

    Anlamasam da hoş yine...
    Yıldız taktım şâirine...
    Bizim yolun yolcusudur ;
    Alkışladım ben, kime ne...
    ÖYLE OLSUN HAY DİVANE...

    Haz vermiyor , duygusu yok ...
    Uyutmakta tesiri çok...
    Yine de siz alkışlayın ;
    O yağlara karnımız tok ...

    Yukarıdaki yazılarım yalnız bu günün şiiri için değil;
    genel olarak çoğu günlerin seçilmiş şiirleri içindir...

    Cevap Yaz
  • Selçuk Bekâr
    Selçuk Bekâr 01.04.2009 - 08:40

    Bana öyle geliyor ki
    Bu şiir aslında şöyle:

    İstanbul, öyle yalnız bir ceylansın ki, tuzağa düşürülmüş,
    gözlerime gerilirken martılarının çığlıkları
    akşamlarının fırtınasını kopartıyor gövdem,
    unutulmuş bir mektup oluyorsun soyunduğunda geceyarısını
    inerken yorgun düştüğüm bir merdiven oluyor sana duyduğum aşk!

    Bahçelerin ormandan kopartıldı çoktan
    yırtıldı boydan boya sana dokunamadığım bu şehir
    bir avuç masaldı belki, her okuyuşunda uykuya daldığım sesin,
    kolları bağlı gölgeler dolaşıyor sokaklarında
    kırık dökük eski zaman heykelleri gibisin artık!

    Kıskanırken yıldızlarını ay, gecelerden birinde
    seni kır saçlı bir vapura bırakırken
    aşkımı itiraf edemedim ama
    çekip gideceğim bir Üsküdar gecesiydin
    gözlerim kadar yorgun!

    İstanbul, en güzel kızların kiliseye yakın otururdu
    gülsularıyla yıkardım saçlarını meleklerinin
    ne ut, ne tambur, ne de ney
    insan karanlıkta koklamalı gülü derdin

    En gizli tutkuların kapısında
    ne olur piyanoda Dede Efendi çalmayınız!
    unutulmuş tatlarında ilk sevdalarının
    bırakınız kanun kendi anlatsın İstanbul'un hüznünü...


    Yani...
    Bence, böyle olsa gerek...

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 52 tane yorum bulunmakta