köze düşmeyen o elin ve yüreğin
acı ve tatlıyı bilir mi ki
gönlü pişmeyen beyini atın da gitsin
sen ne bilirsin ki sevgi yangınında ki kalbi
için dışın kor olmayınca
de bakalım kaç aç sabi mezarı döşünü yardı toprağın
daha ilk Baharlarını yaşamadan
tesadüfen kaç kişi yaşını başını alınca gidebiliyor
yaşamanın mucizeye kaldığı bu ortamlarda
kimler ki attığı her adımdan emin ki
veya dost olmuş ki yüreklere
kim etrafını huzur içinde seyredebiliyor ki
katrana bulanmış güllerinin yaprak yaprak dağılmasın da
hangi baba güç yitirip toplayabilir ki
kaynayıp pişiyor yürek içleri delikanlıların
nitrogliserinli ortamlar da sinerlerken
biz sözde sevgi terennümleri içinde yaşarken
her vakit bir köşe bozuk çıkıyor hainlikten
Brütüsler hiç ölmezler ki
zeytinlerin neden kesildiğini zannediyorsun
yer gök inim inim inlerken
rüzgarların kesildiği an kalıverdiler yağmurların altın da
mevta marşı ile döşekler serildi lağım çukurlarına
kapkaranlık bir günde
barış güvercinleri bir bir vurulurken bir taraftan da
vatan bayrak kur’an aşkı siliniyor tüm genç dimağlardan
nalına da mıhına da eyvallah çekilirken Siyonizm’in
kahpe bir sancı oturuyor yüreklere
ve kaybediyoruz dengemizi bilmeden
çöpler dolusu değerler savruluyor imha kazanlarına
ar namusun düşüyor ceninleri klozetlere
insanın değeri düşünce bit pazarlarına
et alınıp et satılıyor cebi şişkin rozetlere
hal bu ki aslında örnek yaratılmıştır insan
aklı işlenerek her şeyi ölçüp biçsin diyerek
günah ve sevaplar konmuş sofrasına
göz ve el verilmiş görüp seçsin diye bilerek
daima hatırlatılır özlerine gelirken verdikleri sözler
bilirler eli dili beli ne yapıp yapmayacaklarını özler
ve nefisleri körüklenerek salınırlar ortaya
bu tarafta başlar aslında ceza ve hikmet
ceza hükmünce eline odunu yerleştirilir
taşırken gözü gönlü kapalı olanlar bilmezler ne taşıdıklarını
acı bir sürpriz olur onlar için sırattan düşmek
eyvahlar keşkeleri kovalar bin bir azap içinde
içinin içinin içine kadar işlenir öz ateşinde
güneş ancak cennete doğar
kuşluk vakti huzur ve mutlulukla uyananlara
onlar ki şükrederken Allah’a
muhakkaktır kavrul kavrul kavrulmaları
gözü doymayan ağzı salyalı nefis ve çıkar sevdalıları…
(25.02.2015) AZAP…
Kadri AtmacaKayıt Tarihi : 28.2.2015 10:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!