İnsan olmanın güdülerinde yarın olmak isterdim! Herkesin eşit şartlarda ve eşit haklarda yaşayabilecekleri bir mekân, kendini yaşam üzerinde mutlu bulan akıl olmak isterdim. Güzel olan güzellikler içinde kelebek, varoluşun üstünde güzel kokulu çiçek olmak isterdim.
Brüksel’deyim. Etrafı izlerken, Ankara’lı bir arkadaşımın sözleri gelmişti aklıma. Bana demişti: « Brüksel’i hiç sevmedim, çok pis » Türk vatandaşlarımızın yoğun olduğu bir mahalle. Her taraf çöp içinde ve yer yer dağınık. Köşeler hacet kokusu, insanın beynini dağıtıyor. Vatandaşlar, sanki bu durumu benimsemiş gibi, şikayet eden yok.
Sokaklarda ki bu ilkel durumla, evlerin durumlarında benzerlik var gibi. Oturulan yere Türk mahallesi demek daha uygun. Şehrin merkezinden oldukça uzakta.
Durumlarından şikayet etmeyen bu vatandaşlarımız, dışlanmanın ve yabancı olmanın vermiş olduğu psikolojiyle farklı boyutlarda yaşıyorlar gibi. Brüksel’de de anlaşılıyor bu. İnsanı insan yapan hususlar, buralarda da çok gerilerde kalmış kanımca. Ve oldukça kalabalık olan bu vatandaşlarımızın yaptıkları işler de aynı; genelde inşaat, esnafcılık ve dönercilik yaygın. Burada da aklıma yine yıllar önce Metz’e gelen ve bir kaç yıl önce kaybettiğimiz değerli yazar Duygu Asena’ gelmişti. Metz’i gezmiş, Türk vatandaşlarımızı ziyaret etmişti ve ardından « Metz et kokuyor « diye bir yazı yazmıştı. Yıllar sonra O’nu çok iyi anlıyorum şimdi. Bir Türkiyeli olarak şehrin çok ötesine konulan bu vatandaşlarımız için endişe duysam da adı yaşamak olsun.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
bu güzel özeleştiriyi gönülden alkışlıyorum. saygılarımla
Hani derler ya;
DIŞI ELİ İÇİ BENİ YAKAR diye.
bu yazınızı herkesin okuması gerek diye düşünüyorum.
sevgi ve selamlar.
Avrupa da yaşayan insanlarımızın kendileriyle yüzleşmesi adına önemli bir yazı diye düşünüyorum. Bazı gerçeklerin görülmesi ve kabul edilmesi için mutlaka kalın çizgilerle vurgu yapılması lazım.Ve burada yapılan vurguyu iyi anlamamız için yazılanların bir kurgu olmadığı gerçeğini de görmemiz gerekiyor.Sevgili ÖZBEK'in düşüncelerini toplum tartışmalı, çözüm önerileri bulmalı herşey insanca yaşam içinse önce insanca yaşamayı öğrenmeliyiz. Teşekkürlerimi sunuyorum...
gelişmekte olan Türkiye gibi ülkelerin kendi öz kültürleri içirisinde dayattığı yaşam şartlarıyla da sağlanmakta ve yaratılan değerler kendi öz kültürüyle doğmaktadır diyorum ve buna yine bir kez daha inanıyorum.
Finalde herşey çok açık, evet bir türlü bilemiyoruz ne kadar köklü ve asil bir kültürden buralara nasıl geldiğimizi. Tarihini bilmeyen, tarihiyle barışık olmayan toplumlar günü kurtarmaktan başka bir şey düşünemezler.
Sonuç mu
? Zaten Sevgili bunu anlatmış, iyi okumalı satırları ve satır aralarını.
Tebrikler, yüreğinize sağlık.
Selam ve sevgiyle.
gerçeklere kaşının tam ortasından bakabilmek yani objektif olmak....
Empati yoluyla herkesi veya her unsuru kendi bakış penceresinden anlamaya çalışmak...
Bu gözlem gücüdür ki işte ilerlemenin anahtarıdır..
Ferdi ve toplumsal açılardan uğraş verdiğiniz muhasebe yönündeki gayretlerinize hayranlığımı ve teşekkürlerimi sunarım
Tesbitleriniz doğru,Türkiye avrupayı gereğinden fazla büyütüyor gözünde,oysa bu doğru değil..kutluyorum.
evet içerden bir sesleniş olmuş tebrikler.....
bülbülü altın kafese koymuşlar misali.... ama anlattığınız kafes altın bile değil ki.... Avrupa sevdalılarına güzel bir mesaj olmuş.
duyarlı yüreğinizi ve kaleminizi tebrik ediyorum.
saygılarımla.
Değerli Sevgili Hanımefendi,
İlgiyle okuduğum paylaşımınız için teşekkür ederim:çok güzel tatbiki bir bilgi yazısı..Faydalı olan, gösteri ve ışık tutan yazılarınızın devamını bekleriz.
Selam ve sevgimle Allaha emanet olunuz..
Erdoğan Vural
Bizatihi gören, yaşayan gözden gerçeği görmek ve dinlemek anlamlıydı.Selam kaleminize,selam yüreğinize sevgili dost.
Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta