Sabah yine o gri tavanla göz göze geldim,
Alarm çalmadan uyanmanın o tanıdık yorgunluğu.
Kapıdan çıkar çıkmaz teslim oluyorum sanki,
Ayaklarım yolu benden iyi biliyor artık,
Otomatik bir oyuncak gibi, pili hiç bitmeyen.
Çayın demi bile aynı, bardağın lekesi aynı yerde,
Sanki bir tiyatro sahnesindeyim ama seyirci yok,
Replikler ezberlenmiş, dekor toz içinde.
Günler birbirinin üstüne devrilen dominolar gibi değil,
Daha çok, bozuk bir plağın takıldığı o ince çizik.
Ne büyük bir felaket var, ne de göğü delen bir neşe,
Sadece dümdüz, kıpırtısız bir su birikintisi zaman.
Taş atsan halkalanmayacak kadar ağırlaşmış.
Pencereden bakıyorum; ağaç aynı, rüzgar aynı,
Hatta camdaki sinek bile dünden kalma.
Ruhumun eklem yerleri kireç tutmuş sanki,
Gıcırdayarak dönüyor dünya etrafımda.
Bir renk arıyorum, griden başka bir ses,
Ama takvimde yaprak kopsa ne yazar,
Sayılar değişiyor sadece, ben yerimde sayarken.
Kayıt Tarihi : 19.11.2025 16:17:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!