Bozkır topraktan ve hasret saklayan taşlardan.
Köyümüz, obamız Torosların eteğinde...
Harmanda, nice ananın gözünde yaşlardan.
Dert, kahır, çile kalıyor gönül eleğinde...
Kara lastikle, pınar başlarında hep şendik...
Bahar, söğütler altında bir başka kokardı.
Oyma kütüklerde, arılardan bal dilendik...
Dost, hısım, akraba, hep bir sofrada banardı.
Çatma ocakta tüten tarhana kokusunda.
Hasır döşeğin saf, temiz muhabbeti vardı...
Irmakların kayalara sürdüğü yosunda.
Mecnun’un Leyla’ya esinen hasreti vardı!
Kızıl toprak ve yamaçlardan sonra köyümüz.
Göçmen kuşlar gibi ufuk ufuk gezen bizdik...
Eteklerde yayılan, çobanlar ve sürümüz.
Koca baş söğütler altında daha temizdik...
Kayıt Tarihi : 23.6.2016 21:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!