İlkbahar ılığı olduğu zaman
Sabaha karşı beyaz yuvasından,
Ormandan, uyuyan ormandan
Çıkar bizim boz ayı
Hepsi de yanındaydı minik şirin malakları
Dolaşıp etrafa bakınmak ister canları
Oturdu bir ağacın önüne yaşlı boz ayı
Başladılar birbiriyle oynamaya yavruları
Kalın tüyleri üzerinde yatarak,
Oynayıp zıplayıp takla atarak.
O an bayırdan aşağı bir adam iner gelir,
Elinde büyük bir kargı belirir,
Bıçağı vardır bağlanmış belinde,
Bir torba taşır omzunun üstünde.
Boz ayı görür görmez adamı
Ve elinde ki büyük kargıyı
Hemen böğürdü yaşlı boz ayı
Çağırdı yanına minik malakları,
Bilinçleri olmayan küçük yavruları.
Ah, benim yavrularım, malaklarım,
Bırakın oynamayı zıplamayı,
Yuvarlanmayı ve takla atmayı.
Bize doğru bir adam geliyor
Niyeti nedir hiç bilinmiyor.
Durun ve saklanın benim arkama
Vermem ben sizi asla o adama.
Ben kendim o adamı yerim,
Korkmayın burada bekleyelim.
Yavrular boz ayının arkasına saklandı,
Boz ayı ise bir at gibi şaha kalktı.
Adam boz ayıdan biraz uzaktaydı,
Hızlıca boz ayının üstüne atıldı
Adam salladı kargısını boz ayıya
Göbeğinin üstüne, karaciğerin altına
Boz ayı yığıldı yavaşça nemli toprağa,
Adam yırttı boz ayının göbeğini,
Yırttı göbeğini hem de yüzdü derisini.
Minik ayı malaklarını koydu torbanın içine
Bağlayarak torbanın ağzını gitti evine.
“Dedi, al hanım sana benden hediye,
Eder boz ayının derisi elli rubleye,
Al işte sana benden başka bir hediye,
Eder üç ayı malağı her biri beşer rubleye”.
Yayıldı ölüm haberi tüm şehre,
Hem şehre hem de ormanın tümüne,
Geldi kötü haber kahve renkli erkek ayıya,
Öldürmüş adamın biri boz ayısını ormanda,
Yırtmış beyaz renkli göbeğini
Yırtmış göbeğini ve yüzmüş derisini,
Yavru malakları ise koymuş torbasına.
Erkek ayı çok hüzünlendi o anda,
Kaldırdı başını, bağırdı tüm avazıyla
Ağladı, zavallı karısı için
Ağladı, zavallı boz ayısı için.
— Ah sen benim boz ayım, güneşim,
Neden beni terk ettin, güzel eşim,
Yalnız bıraktın sen beni ve üzgün,
Hem yalnız bıraktın hem de küskün.
Artık sen olmadan benim boz ayım
Eğlenceli oyunları kim oynayacak?
Kim bana şirin yavru doğuracak?
Kim yavrularımızı beşikte sallayacak?
Kim ninni söyleyip onları avutacak? -
Bu feryada tüm hayvanlar toplandılar
Üzgün erkek ayının etrafını sardılar.
Geldiler büyük yırtıcılar,
Geldiler küçük yırtıcılar,
Koşup geldi orman kurdu,
Dişleri vardı bıçak gibi kesici,
Gözleri vardı nazar gibi delici.
Geldi oraya kunduz, zengin misafir,
Kuyruğu vardı onun rengi ise incir,
Geldi oraya kırlangıç saray kuşu,
Geldi oraya sincap ağaç lordu,
Geldi oraya tilki çok kurnaz,
Hem kurnaz hem de düzenbaz,
Geldi oraya sansar adı hokkabaz,
Geldi oraya baykuş adı başpapaz.
Yaşarmış baykuş kendisi yırtıcı hayvan,
Geldi koşarak oraya zayıf bir tavşan,
Tavşan hem zavallı hem de gariban.
Geldi oraya yumru bir kirpi,
Büzülüp yumrulaştırır kendini,
Diken gibi eder kabartır tüylerini.
(Aleksandr Sergeyeviç Puşkin)
Çeviren Mehmet İmir
Kayıt Tarihi : 24.3.2011 19:54:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet İmir](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/03/24/boz-ayi-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!