sessizlikk..
kimsesizlik aslında
sığınılan kaldırımlar
konuşulan sokak lambaları
muhabbete katılan, yolda yuvarlanmış bir kaç kutu kola kabı..
uzun dar patikayı andıran taşlı yollar
sonundaki o küçk kırmızı ev
biraz aşağısında ağaçlar ve yeşil
yukarı kısmını muhteşem bir mavi ile beyaz kargaşası kaplamış
karşıda sisli gözüken dağ doruğu ile bir bulut sevişiyor..
nereye gittiği belli olmayan yarım yarım yollar ve tabi ki nerden geldiği belli olmayanlar..
sol tarafta liseli bir çift
sanıyorum vedalaşıyorlar..
göremediğim kuşların cıvıltısı geliyor
epey neşeli
hafifçe yağan yağmurun ardından çıkan güneş sevindirmiş olmalı
en azından artık ıslak değildir kanatları
benim gözlerim kadar..
sonra seçilmiş bir köşe
ve yine sessizlik..
artık herşey herkes susmuş
ne kuş sesi ne de birleşen dağ ve bulutun kikirdeşmesi
yalnızlık..
derin ve içten
oysa içtenliği hep iyi bir sıfat olarak tanımlardık
fakat şimdi içten olması yalnızlığın ürkütücü gibi
arka taraftan geçen tok bir çift ayak sesi
birden tüm sesler geri geldi
kuşlar ötüşüyorlar
çöp arabası geçti
ve uzaklarda bir yerlerden gelen bir kaç kadının konuşması
karşı tarafta toplu bir grup sesleri yok aslında
ama birden kulağıma geldi..
gülüşüyor olmalılar
zaten yüz ifadeleride onaylamıştı çoktan tezimi
net olmasalar dahi..
sonra yine yalnızlık
bir kaç şarkı mırıldanma çabası
biraz sesi temizlemek için öhö öhö
ve
ardından
hiç duyulmamış olan yalnızlığımın sesi...
sessiz ve kimsesiz...
02-04-10
Betül AkkavukKayıt Tarihi : 19.4.2010 06:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
bir kaç şarkı mırıldanma çabası
biraz sesi temizlemek için öhö öhö
ve
ardından
hiç duyulmamış olan yalnızlığımın sesi...
sessiz ve kimsesiz... Farklı güzellikte bir şiir yüreğine sağlık Betül kardeşim
yalnızlık ki
akın akın caddeler
insan seli sokaklar
beynimde çakar şimşekler
yalnızlık ki,
ayağı yanmış yüreği talan yalnızlık...
başarılar...
Sanki yağmur bulutu...
Yağacak duracak gibi bir bekleyiş...
Ve uçuşan umutlar...
Ve tekrar yalnızlık...
Belki de kayboluş boşlukta...
Belki boşluğa gelen bir ıslık sesi...
Bir ürkeklik belki de bir kabadayılık ama hepsi Hepsi sadece yalnızlık...
Ve giderler ...Ve kalırlar...
Ve sadece birbirlerinin seslerini özlerler...
Önce ters bir dua çıkar dudaklardan sonra yalvarışlar başlar....
sonra hasret başlar ki her kokuda her bakışta her kaldırım taşı çukurunda her çöp bidonuna toslayışta...
Ve
son nefeste biter bu bekleyiş...
Son bir nefes sesinde son bir arayışta....
Aşk dediler adına bense boşluğun sesindeki ihanet dedim... Boşluğun sesi var mı dedim...
Mustafa Yılmaz
ant +10
TÜM YORUMLAR (8)