Kımıldarken gövdemin kanlı şafağında özlemin
seslenirdim dipsiz bir kuyuya düşen
yankısı ağır siyah bir taş gibi.
Ölçü bunun neresinde?
Dibe çekilirken zamanın azalışı
ruhun figan edişi bunun neresinde?
Buğday tarlalarında kuşların uçuşu
eritirken güz mevsimini çığlıklarıyla,
umudun mavi tülünü giyen siyah gözlerim
şimdi bekleyişlerin neresinde?
Kırgın günlerimizi mi çoğaltıyoruz çocuğum?
Kutsal bilinç yahut köhne bir arzu mu bu?
Boşluğa düşen sözün elini tutsa biri!
Gelip düşüyle umudu muştulasa biri!
Ve bu karanlık günlerden ağlasak birbirimize sarılarak.
Belki genişleyen dünya küçücük bir yer açar
o tuzlu ırmak Nil'i geçer!
Sözün altında ezilen her düş
sabahın ışıltısı olur böylece.
Ve domur domur açar o kavruk yüzümüzde.
Kımıldarken gövdemin kanlı şafağında
bir ses,
artık tanımlanırız...
05.10.2024
Gökhan Sarıkaya
Kayıt Tarihi : 5.10.2024 23:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!