BORABOY’DA BAHAR
Doğanın gözyaşlarıyla gelen toprak ve çiçek kokusu,
Uzanır gider kıvrım kıvrım bir yol boyunca.
Tırmanır melemeler yamaçlara
Manilere karışır tütün iniltileri,
Sarar bir serinlik
Taşova örtünürken cibinlikleri.
Anadolu’nun yeniden uyanışında,
Ata’sına ilk kucak açan diyarın
Çılgın  Türkmen çocukları yaşar burada.
Dağlar taşlar bilir, 
çetelere karşı direniş öykülerini.
kanlarıyla besledikleri topraklar
 kızıl gelinciklere donanır her bahar,
burada doğa 
geçmişiyle her gün
 yeniden doğar,
yeniden büyür yiğitlikler dolusu.
Cenneti gördünüz mü hiç
Ayaklarınızın altında,
Busesini hissettiniz mi şakaklarınızda? 
Hele yeni doğan bir günün şafağında
Yemyeşil ışıkların,sarılmasınca sevdalıların
Açık yeşilin koyu yeşile masalsı geçişi
Suların bembeyaz çağlayanını da takıp peşine,
Dökülüşünü gördünüz mü avuçlarınızda? 
Güneş doğmaz, 
Kutsallaşır yaprakların ucunda.
Oturmuş yayın balıklarının raksını izliyorsun
Işık demetinin kucağında,
Yaslanmış,
Eğilen çamların ulu ağırlığına…
Bir kaval iç geçirişi değil
Kayanın başından düşen ses,
Sakaların kanaryaların davet şarkısı bu,
Dinle kendinden geçişin doruğunda
Kayığının küreklerine geçit vermeyen
Nilüferlerin sevdasını.
Ciğerlerine dolarken
 ormanın kekik,menekşe,çiğdem kokulu nefesi
gör
Ferhat’ın Şirin’e dağ delen yüreğini.
Uzan rengarenk halıda yatarca,
 parmaklarına dola ve seyret doyasıya
 kızıl ışıkların dökülüşünü esrarlı sulara.
Bak,yeşilin tonlarında
 yaprak filiz yarış içerisinde; 
 toprak kabuk değiştirmiş çamlara inat
 çamlar derin bir nefes
 ömre bedel, güzelliğe inat! 
Hasretin sigarasınca,
 nazende bir çengi raksınca
 ellerini, yanaklarını okşayıp geçişi
 ak,kül ve masmavi eteklerin
 secde ederce sevdalının dudağına
 ıslak bulutların kapanışı yamaçlara.
Korkma
 ışık demetinin kayboluşundan,
 cennette birazdan
 yar kadar sıcak
 ana şefkatiyle kucaklayacak
 bir bakraç ayran serinliğinde
 altın elma yeryüzüne sarkacak.
Gökyüzü altınlaştıkça
 yayladaki çobanın ezgisi karışır
 reçine kokularına banmış gözeye,
 bir ninni siner dalgaların yüreğine
 Yeşilırmak’tan Karadeniz’e sevdamı taşır.
İç avuç avuç, iç kana kana,
 damağında ölümsüzleşecek şu pınardan
 Hitit güneşince sıcak,
 Akdağ ayazınca soğuk.
Yak çoban ateşini
 Temmuz gecesi demeden,
 demle umutlarını hayallerinde,
 anımsa düşlerini bir bir
 doğanın sarhoş  kucağında,
 sıkıcı her şeyden uzak
 yaşama sevinciyle doluyken.
Boraboy Gölü’nde gündüz altın, gece pırlanta
 seherle gurup, ilk sevdaca coşkun, ilk kayıpça ağır.
En güzel şiirin en güzel dizesi,
 çirkin her şeye kör her kötülüğe sağır
 güzelliğin tanrıca çizilmiş abidesi.
Kayıt Tarihi : 18.2.2010 17:24:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!