Inisli yokuslu zor veya ferah yalniz yahut kalabalik tanidik veya  gizligizemli, türlü cesit bilmeceler seyrinde düsünü yorup dünyasina heveslenip  hayaline hayran kaldigi yasam denen nesnenin gören duyan bilen yorulan dinlenen  eken bicen savuran süren dokunan tadan hisseden olgun ve yetkin tanigi olabilmesi icin, herseyden önce ve herkesten evvel kendi varlikdegerini bilip bulup özümseyip kabullenmelidir  hayat sonsuzunu kesfe cikan her kisi.
Sinirli vadeli bir ömrün ahbabi yareni  yolcusu hancisi yakini bildigi tanidigi yahut tanistigi evvela ve öncelerin öncesinde hayati soluyan nefesi herseyi yoklayip bakip göreüp dokunan nabzi kendi akil bilinc emek  ilgi samimiyet  yönelim egilim duyum dokunus kavrayis davranis caba gayret kalp ruh ve bedeninde olmalidir, hayranlikla heveslenip hayalini hasretini düsünü büyük bir merakla uyandigi yasam yolculugunda herseyin deger dengini  huzurla donatip besleyen özgürlük baris sorumluluk özgüven paylasim ilim bilim güven  iletisim hukuk kültür akil fikir sevgi saygi zenginligini kendinden bilip taniyip benimseyerek özümsedigi kisiligiyle karsilayip doyurmak icin.
Bu sebeple hicbir kosulda hicbirzaman asla ve asla, suyu topragi dagi gökyüzünü ve yerküreyi kendi zevkini karsilamayan yetersizliklerde bularak  tabiatin dogani  hukukun sevginin barisin özgürlügün cesaretin paylasimin edakarligin hakkin hukukun haddini özünü hududunu karakterini sicilini kökünü kütügünü icini ve icerigini her keyfiyete uygun cürümeye kokusmaya cöplüge zorbaliga bataga boyayip bulastirarak sifir hata kalibinda ezip bozup dagitip düzenlemek kadar birbirini kopyalayip kelepceleyen hatalar zincirine devrilmis yikilmis haysiyetsiz onursuz dengesizliklere göz yumup arizali kusurlu sakat engelli sorunlu duymaz görmez bilmez umursamaz insan tip ve modeli, kendini bir türlü bulup özümseyememis ve kendinden baska herkesi hayatinin öznesi durumuna kodlanip yüklenmis   islemez calismaz her iki berbat hali bir yapay yapmacik (her hali her duruma ebelenmis gebe)  türlü oyunlar oyuncagi gibidir.
Topraga özgün tabiatin dogal geregi, hircin sevecen hoyrat sefkatli sert mülayim soguk sicak durgun coskun titiz genis  nazik saglam fedakar tutumlu olgun cahil zarif hantal dar bol acan duran yürüyen eski taze dipdiri veya  yopyorgun; günün getirisine zamanin dönümüne durum vaziyetin  azina coguna baharina kisina  düzüne yokusuna göre incelik ve hassasiyet gösteren fakat hep hayati ayakta tutup herzaman yasamin tüm gereksinimlerini ne tümden sifira eksik ne hepten sinirsizliga yogun ve fazlaya koymaksizin duyarlilik gösterdigi gibi, yasadigi hayatin bir parcasi olan insan da tabiat toprakli cok cesitliligi ve cokyönlülügü kisiliginde karakterinde özünde iliskisinde itibarinda ve yapisinda  tasiyan hassasiyeti SIFIR HATAYA yahut TÜMÜYLE HATA CÖPLÜGÜNE ezip bozup darmaduman etmek, hep imkansizin daima üstünde olmanin acgözlülügünü herkesten daha cok ve herkesin sahip oldugunun tümünün toplamini ele gecirmeye dönük (kendi süs saltanat servet  azamet  sapkinlik keyfiyetinin esiri olmanin saplantisal  ve hastalikli dürtüleriyle tutup sergileyip davranislarda bulunarak)  sürsefa  saltanat korku karanlik kin catisma talan yikim ölüm zulüm kalintilari üstünne devrilip  düsen dünyaya kafasi kiyaginda donlar giydirip örtüler büründürerek  soytarilik dalkavukluk sekilsellik gösterisliligini önemseyip özümser ve benimserse insan, hic  kendine alan yol meydan firsat vermeyen INGiLIZ-FRANSIZ  sosyetik adabi muaserek modellerinden ALMAN DiSIPLiNLi yapay yapmacikligin BOP tipi kendi hayatina son veren kirli gürültülü nefeslerde ölü nabizlar kollayip yoklayan ve müsterisi oldugu harabe hali eksiksiz kendi degerliligine ait herseyden vazgecerek ödestigi yogun bakimli nöbete has  (özel ehillestirilmis kimsiz kimsesiz mutsuz umutsuz sersem sefil  cok kalabalikli yapayalniz tektip ve kulluk köleligi oldukca verimli esaret kapi  kulkurbani  olarak)  YURO-AMERiKANCILIGI hayatina son verdigi öksüz geleceksiz kupkurakliga yazip yayilmistir.
Hal böyle olunca yani dünyasini harama hirsiza yolsuza hukuksuza tacize tecavüze isgale savasa silaha soyguna sömürüye zulüme zorbaliga  sifir hata payiyla sanayilestirip ihale edince insan, haliyle bütün bunlara karsi sorumluluk ve duyarlilik göstererek yasami tüm güzellikleriyle saglikli dinc ve dipdiri hayatta tutan degerliligiyle hayal edip emegine yorulup düsünde yorma yeteneklerini tümüyle yitirip kaybederek,  tabiat dogalligi yolunda yürümeyip durmaksizin herkesin hic erisemedigi servet saltanat güc gösterisllikler ugruna yagma sefalet gerilim bunalimissizlik caresizlik kayitsizlik karamsarlik korku baski talan vurgun soygun sömürü eziyez bozgun savas yiyip tüketen akil fikir vicdan dengesi bozuk durumlari da SANTAJ yahut BLÖF denen zehirleyici öldürücü kimyasallar uygun ortam arac-gereci  kilinir..
Hal böyle olunca….
Artik dünya topragindan coktan ölüme zulüme yikima cehennem edilmis anne babalar insanligi, her türlü birey aile toplum olma yeteneklerini yitirdikce yitirerek hayatinin hic bir yerine eli kolu ayagi akli düsüncesi duygusu paylasimi sevgisi saygisi huzuru hukuku gecimi dirligi sagligi birligi sorumlulugu onuru haysiyeti bilgisi becerisi yetip yetismeyen tam sifir hata ile tamamen dagilmis bozulmus bir kulluk kölelik müptelasi zorunlulugu karsilayan harabe haliyle (kimsenin kimseye danisip paylasip ilismedigi ve kimsenin  hicbir yakkinliga cevap veren dolulukla hickimseye hicbirseyi  olmadigi sönmüs sogulmus sanal soyut soguk gergin saldirgan batak berbat bitkin mutsuz doyumsuz yorgun yilgin huzursuz bunalimli sahte yapay yapmacik yitiklik uzaklik apartman araliginda hayat harcayip nefes tüketen sartlandirilmis algi ve aliskanliklarla didisip  davranip delikdeliklesen durumlanan)  kaliplasmis kisiligini ayni sanayinin insan yapip üreten  soygun sömürü tezgahlarindan ismarlayip siparis edecektir derman ararken derdin koyusuna düsüp devrilen insan…
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta