Bunun cevabını bizden önce bize örgütü ÖCÜ gibi tanıtanlar, icraatlarıyla veriyorlar… Karşımıza çıkarılan polisler örgütlü değil mi? İktidara gelen partiler örgüt değil mi? Halkın yaşam alanlarını paylaşarak ve rant elde etmek için anlaşanlar örgüt değil mi? ‘’Biraz da biz gülelim! ’’ deyip, ekonomik ve demokratik haklarımızı ellerimizden zorla alan darbeciler örgütlü değil miydi?
Köy-Kop, İlk-San, SSK gibi, ücretlerimizden kesilerek damla damla biriktirerek büyüttüğümüz kurumları ellerimizden alan çeteler örgütlü değil miydi?
Taksim Gezi Parkı direnişçilerine elinde palalarla saldıranlar örgütlü değil miydi? Değilse; Polis direnişçilere saldırırken neden onları kolluyordu?
Onlar domuz topu gibi örgütlensin, biz birer birer kendi kaderimizle baş başa kalalım ki, istedikleri gibi rahatça kanımızı emebilsinler… Buna razı mıyız?
Kendileri örgütlenirken bizim örgütlenmemizden korkmaları işte bu yüzden…
Örgütsüz, ne onların yaptıklarını izleyebiliriz, ne açıklayabiliriz, ne de geleceğimizi tehlikeye atanlara karşı mücadele edebiliriz…
Kısaca örgütlenmemek demek, her türlü saldırıya ve sömürüye karşı teslim olmak demektir…
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla