Çatlamış dudakların, kurak toprağın ümidi.
Kara sinede yatan tohumların can simidi.
Nâçâr mahzun gönüller, dil tekrar eder tahmîdi.
Âlem-i Gayb’dan rahmet ve sekineyle gel yağmur!
Sensiz boyunlar bükük, bağırlar yaralı, yanık.
Buna bütün günahsız, dilsiz ümmetler de tanık.
Sanma ki bu alemde bütün herkes suçlu sanık!
Bizi de o günahsız masumlara kat gel yağmur!
Katrelerle buluşsun dallardaki her bir yaprak.
Çeksin seni sineye doya doya kara toprak.
Seninle ıslansın tüm çocuklar, gülsün şen şakrak.
Şimşek kırbaçlarını çek, korkutmadan gel yağmur!
Boyun büken laleler, sümbüller, kekikli dağlar.
Cennet gibi mis kokan üzümler, asmalı bağlar.
Sensiz bahçeler hasat bekleyen kalpleri dağlar.
Sakin ol, sükunet bul; olma taşkın bir sel yağmur!
Aranırsın, semada gözler; kara bulutlarda.
Yaşarsın yeşil fidan gibi, bitmez umutlarda.
Sessiz dua gibisin şu gizemli sükutlarda.
Âlem-i Şühûd’u da meleklerinle del yağmur!
Susuzdur börtü böcek, ot ağaç hep sana bakar.
Laleler sümbüller hep kanaatle buldu vakar.
Bülbül sanki hep ağlar, nağmesiyle yürek yakar.
Ot fışkırsın, kalmasın yeşil tepeler kel yağmur!
İnce ince yağarak hep ‘ahmak ıslatan’ sensin.
‘Bardaktan boşalıp’ da canları koşturan sensin.
Suları kabartarak dereyi coşturan sensin.
Milletin dilinde hep oldun darb-ı mesel yağmur!
Rabbimizin izniyle inersin nizamla yere.
Dolular hep taş gibi, meyvelerde açar bere.
Sel, fırtına ve tayfun yıkar göğsü gere gere.
Afetin ayağını bereketinle çel yağmur!
Rahmetini sererek bizlere doğru gel yağmur!
Şubat 2003, Danimarka-Køge
7+8
Kayıt Tarihi : 26.2.2004 17:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Burhan
TÜM YORUMLAR (1)