Bizim tercihimiz değil! Tüm anatomik ve bilimsel bilgiler ışığında erkekliğin kadınlıktan türeme olduğu gerçeği varken; ana rahmine düşen her ceninin dişi olduğu ve sonrasında olası Y kromozomunun gelip testesteron hormonu yüklemesiyle cinsiyet farklılığına yol açana kadar embriyoların, bebek beyinlerinin ve hatta cinsel organlarının dişi olduğu bir gerçekken, hala daha kadının erkeğin kaburgasından yaratıldığı düşünce, inanç veya dayatmasıyla buna inandırılıp yada zorla kabul ettirilip erkek egemen bir dünyada yaşamak bizim tercihimiz değil!
Bizim tercihimiz değil! Tüm dinler kadın-erkek eşitliğini savunurken, tüm demokrasiler kadın- erkek yanyana olmalı söylemlerini yasalarla belirtirken; aile, çevre, toplum baskıları, tepkileri ve dayatmaları sonucunda ataerkil ve erkek egemen bir ülkede ve dünyada yaşamak bizim tercihimiz değil!
Bizim tercihimiz değil! Ailesel, çevresel yaşamların, koşulların ve zorunlulukların getirisi olarak, henüz ergin bile olmamışken, henüz ilköğretim yıllarında dini, sosyal, siyasal kimliklere büründürülmek, etiketlendirilmek bizim tercihimiz değil!
Bizim tercihimiz değil! Henüz küçücük çocukken, henüz olgunlaşıp kendi kararlarımızı alacak yaşa gelmemişken, ve de bize neye inanıyorsun, ne istiyorsun, nasıl istiyorsun diye sorulmamışken, sırf öyle görülmüş öyle yaşanmış, bundan sonra öyle olacak mentalitesinde olanlar yüzünden türban giydirilişimiz, yada diğer dinlerin dini yaşayışlarını benimsetilmemiz bizim tercihimiz değil!
Bizim tercihimiz değil! Gerçekten inanıp isteyerek kapansak, başımızı örtsek bile, başörtümüzün türban diye diye siyasete alet edilmesi, karşıt siyasiler ve görüşler tarafından horgörülüp dışlanmamız; yada başımız açık ve modern giyiniyoruz diye muhafazakar çevreler tarafından horgörülüp dışlanmamız, hatta çoğu zaman günahkar, dinsiz kişi yada bir cinsel obje olarak görülmemiz bizim tercihimiz değil!
Bizim tercihimiz değil! Henüz evcilik oynayacak yaştayken, yaşam- eğitim- öğretim için önümüzde daha nice yıllar olması gerekirken, küçücük yaşta aile ve çevre isteği yada baskısıyla evlenmek, hatta bazen görücü usulüyle evlendirilmek bizim tercihimiz değil!
Bizim tercihimiz değil! Ya baba evi yada koca evi dayatmasıyla, baba evindeki sorunlardan yada baskılardan kaçmak amaçlı evlenmiş olmak bir nevi tercih, ama önümüze sadece iki seçenek sunulmuş olması bizim tercihimiz değil!
Bizim tercihimiz değil! Aldatıldığımız zaman, hatta şiddet görüp dövüldüğümüz, belki sadece sövüldüğümüz zaman; yada en basitinden mutlu olmadığımız zaman ayrılmak, boşanmak yerine, aman aile, çevre, toplum ne der endişesiyle, çoğu zaman dışlanmak ve sokakta kalmak korkusuyla acı veren, onur kıran, yıpratan, tüketen mutsuz bir evliliği devam ettirmek zorunda bırakılışımız bizim tercihimiz değil!
Bizim tercihimiz değil! Çocukluğumuzdan itibaren cinselliğin bir tabu, bir yasak, bir ayıp, bir günah gibi gösterildiği, öyle öğretildiği, cinsellikten soğutulduğu, yada en azından ailelerimiz tarafından bile cinsel bilgilendirme yapılmadığı bir yaşamda bilgisizlik, korkular ve tabular yüzünden cinsel soğukluğa bürünüşümüz, vajinusmus yada frijit teşhisleriyle raporlanmamız, kimilerince bize acınması yada kimilerince dışlanmamız bizim tercihimiz değil!
Bizim tercihimiz değil! Gerek tevavüze uğradığımız zaman, gerekse çok sevip, körü körüne bir aşkla bağlanıp evlenmeden bekaretimizi yitirdiğimiz ve terkedilip bir başımıza bırakıldığımız zaman aile, çevre ve toplum tarafından damgalanıp dışlanmamız, ekonomik ve sosyal gelişimimizi henüz tamamlayamamışken ortada tek başına kalmışlık psikolojisi, çaresizliği ve korkularıyla bunalıma girişimiz, intihar edişimiz, yada ‘kötü yola’ düşüşümüz bizim tercihimiz değil!
Bizim tercihimiz değil! Bir yandan ana, bacı, sevgili, eş diye sevilip el üstünde tutulurken, en azından öyle olması gerektiği söylenirken, etinden, sütünden, emeğinden, bedeninden faydalanılan ikinci bir cins olarak görülüp öyle muamele gören, çoğu zaman horgörülen kişiler olmak bizim tercihimiz değil!
Bizim tercihimiz değil! Kadın- erkek farketmeksizin, hatta diğer tüm canlılar dahil olmak üzere, her nasıl ki hangi ailede, hangi çevrede, hangi ülkede doğacağımız bizim tercihimiz değilken; doğup büyüdüğümüz yerlerde kadın olarak bu tarz etkilere, baskılara, yaptırımlara, dışlanmalara, tabulara, damga ve etiketlere maruz kalmak asla bizim tercihimiz değil!
Funda GülsevenKayıt Tarihi : 24.8.2007 15:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ben gerek bu yazımı, gerek diğerlerini, gerekse bugün yazıp eklediğim Modern Eğreti Gelinler yazısını kendiliğimden, durduk yere yazmadım... İslami bir yazarın başlattığı kapalı kadınlarda g-string olayı, ve şu an gündeme oturan kapalı kadınların erkeklere ve hayata bakış açılarını işleyen bir kitabın yansımaları bunlar.... Özellikle bugün eklediğim yazı...
Kaldi ki benim kapalı kadınlara karşı bir tutumum yok, hem bu yazımda hem de diğer yazılarımda da görebileceğin üzere tam tersi haklarını savunurum, hatta bu yazımda bile. ama bu yazımda bu tartışmalar sürecinde konuya bir de farklı açıdan bakılsın istedim. başı açık kadınların yaşadığı zorluklar ve sorunlar da görülsün istedim hepsi bu. yoksa dine karşı bir savaş değil. sadece belli başlı yanlış anlamalara yada insanlık yada kadınlık haklarını zedeleyen tabulara karşı bir mücadele kendimce.
'Bizim tercihimiz değil! Gerçekten inanıp isteyerek kapansak, başımızı örtsek bile, başörtümüzün türban diye diye siyasete alet edilmesi, karşıt siyasiler ve görüşler tarafından horgörülüp dışlanmamız; yada başımız açık ve modern giyiniyoruz diye muhafazakar çevreler tarafından horgörülüp dışlanmamız, hatta çoğu zaman günahkar, dinsiz kişi yada bir cinsel obje olarak görülmemiz bizim tercihimiz değil! '
bu paragraf sanırım tüm bu soru işaretlerinin cevabı niteliğinde...
Kaburga kemiği ve embriyolar olayına gelince... Kuranı Kerimden ayettir diyorsun, haklısın, ama Kuran inançsal bir kaynağımız olduğuna göre bu ayetler de yine inancın yansımasıdır. Kaldi ki yaratılışa dair bu ayetler ve inançlar farklı dinlerde, farklı mezheplerde, farklı yerlerde farklı farklı algılanıp yansıtılır. Her dine göre görecelilik taşır. Benim bu yazımda baz aldığım ise müspet bilimdi. Yani anatomi ve diğer bilimler.
*henüz ilköğretim yıllarında dini, sosyal, siyasal kimliklere büründürülmek, etiketlendirilmek
öncelikle ben bu yazıyı sadece ülkemiz ve dinimiz kadınları için yazmadım, hatta sadece kadınlar için de yazmadım. Benim kendi şahsi görüşüme ve olması gerektiğine inandığım şeylere göre sosyal, siyasal, dini kimlikler kişiye bağlı olmalı, kişi kendi hür iradesi, nefsi, arayışları, sorgulayışları, hayatı algılayışları ışığında kendi kimliğini oluşturmalı. hangi görüş, inanç yada yaşam şeklinde oldukları, hangi ülkede oldukları farketmeksizin. Bu benim hümanistik görüşüm ve inancım..
*sırf öyle görülmüş öyle yaşanmış, bundan sonra öyle olacak mentalitesinde olanlar yüzünden türban giydirilişimiz,::::
'yada diğer dinlerin dini yaşayışlarını benimsetilmemiz ' cümlesini eklemeyi unutmuşsun sevgili Sevdazan... Belki direkt olarak türban yazışımdan kaynaklandı bu tepkin, ama ben onu uç noktada bir örnek olarak sergileyip genel olarak bütün dinlerde olan bir yaşam tarzından ve mentaliteden söz ettim. Ben bütün dinler hakkında bir cümle kurdum yani... Lütfen bunu sadece İslam'a ve türbana çekmeyelim...
Ki dediğin gibi özellikle İslam, en azından kaynağı ve temeli hoşgörü esasına dayanır, dayatmalardan mümkün olduğunca kaçınır. Bu bağlamda diğer dinlerden, yada diğer görüş ve düşüncelerden olan kişilere de anlayış, hoşgörü ve saygı barındırır özünde. Bu açıdan bakarsan İslam dinine aykırı bir yazı yazmış olmuyorum...
İnançlara saygı demişsin, en azından sen çok iyi bilirsin ki her kesimden, her dini inançtan, her sosyo-kültürel yapıdan, her ekonomik çevreden, her siyasal görüşten olan herkese karşı saygım sonsuzdur dostum... Ayrım yapmadan, önyargıyla yaklaşmadan algılamaya, paylaşmaya çalışırım... O yüzden bunu bir saygısızlık olarak addetmene hem çok şaşırdım hem de çok üzüldüm...
Son olarak... Evet belki edebi içerikli bir şiir yada deneme yazısı değil bu... Evet belki farklı görüş ve düşünceleri yansıtıyor... Ama ben hep ne diyorum? Antoloji benim hayatı,sevgiyi, dostluğu, şiiri ve yazıyı paylaşıp çoğalttığım yer... İlk kelimem hep 'hayatı' olur... Burda da yine hayatı ve hayattan bana yansıyanları paylaştım sadece... Subjektifliğimi objektifliğimin içinde eriterek, her kesimden, her olgudan yola çıkarak, çok yönlü bakarak hayatın gerçeklerini yansıtmaya çalıştım... Kimimizin farkında olmadığı, kimimizin görmezden geldiği, kimimizin bilinçli yada bilinçsiz yadsıdığı bazı insani ve kadınsal gerçeklikleri yansıttım...
Hümanist soft-ideal feminist: erkeğin önünde yada arkasında değil yanında duran kadın... erkeği ezmeyen ama erkeğe kendini ezdirmeyen kadın... hayattan yada erkeklerden kaynaklanan sorunların yanısıra yine kendinden, yani kadından kaynaklanan sorunların da farkında olan, bunları algılayan ve mantıklı, yapıcı bir şekilde düzeltmeye çalışan kadın...
Ve bu yazım yada diğerleri lütfen erkeklere karşı bir savaş olarak algılanmasın... yada belki de bir savaştır, ama hayata karşı bir savaş...yani bu bir savaş, ama yıkıcı değil yapıcı olması gereken bir savaş... Acı ve hüsrana değil, huzur, güven ve mutluluğa açması gereken bir savaş... Öncelikle bir iç savaş kadının içinde, sonrasında ise baskılara, dayatmalara karşı bir savaş...
Bizim Tercihimiz Değil adlı çalışman hakkında bir kaç eleştiri sunacağım. Yada eleştiri topu diyelim.....
Bizim Tercihimiz değil diyerek başlayalım.
Mevla bir beden ve o bedene ruh verir. Ondan sonra Tercih kulundur. Ki eğer kadın olmak hafifsenecek bir şey değil.Öyle ya Bülent Ersoy bile kadın olmak için neler vermedi ki......)
hala daha kadının erkeğin kaburgasından yaratıldığı düşünce, inanç veya dayatmasıyla buna inandırılıp yada zorla kabul ettirilip ::::
dayatma, inandırılmak, zorla kabul ettirilmek. Funda! Kabul edip etmemek senin elinde. Lakin bu bahsetttiğin kişisel bir inanç değil, Kuranı Kerimden bir ayettir. Ve yine bilinmelidir ki İslam dini bütün dinler ve dünya görüşleri arasında Kadına ençok hakkı veren ideolojidir. Hodri meydan araştırın!!!....
henüz ilköğretim yıllarında dini, sosyal, siyasal kimliklere büründürülmek, etiketlendirilmek :::::
Bu dünyevi bir maarif fikridir. O yaşlarda o eğitim verilir ve sen sonra tercih yaparsın. Üzerine basarak söylüyorum tercih yaparsın.....Ayrıca diğer kimliklere bürünmek konusunda da sorumlu ailedir.
sırf öyle görülmüş öyle yaşanmış, bundan sonra öyle olacak mentalitesinde olanlar yüzünden türban giydirilişimiz,::::
Merak ediyorum zorla türban giydiren kaç fikir kaç kurum kaç... ne var?
....
susuyorum zira .....hoş bir yazı olarak görmedim...
Görmedim çünkü tercihin olmayan şeyleri sayarken Allahın yönlendirdiği şeylere karşı da itirazın var. Ki peygamber evfendimizin hadisleri, Kuranda geçen ayetler hiç bir baskı ve dayatmaya gerek olmadığını söyler. Ama Kurana dine islama uymayan bir toplumda da bu saydıkların gayet normal. Fuhuş normal görünüyor ve Kuranda fuhuş yapmayın ayeti gericilik olarak görülüyorsa elbette maymun iştahlı erkekler, maymuna heves eden kadınları arzu edecekler.....
Elbet: din değil de din dışı akideler tercih edildiğinde zorba altında yaşayacak, mazlum kalacak ve bir çok felaketin başrolü olacağız.
Ki TÜRBAN! ...Birileri Türbanı siyasetine alet ettiği için bu memlekette yıllardır bir çok haklardan mahrum kalanlar önce o türbanı alet edenlerin yakasına yapışacaklar.....Türban bir dayatma aracı olsaydı , yada eşleriinizi zorla kapatın diye bir ayet olsaydı benim eşim Kapalı olurdu. Ki açıktır, bu onun dünyevi görüşüdür.İslamda bana der ki; hanımına baskı yapma asla. sadece öğüt ver. Bende öyle yaptım, bir kez nasihatte bulundum.
yani bu yazı: bir antoloji ile örtüşmeyen bir yazı. Edebiyatla uzaktan yakından alakası olmayan bir yazı. Düşünce ve inançları hedef alan bir yazı. Yazarından asla ve asla beklemediğim bir yazı. Özellikle ilk verdiğim cümle!...
:
'kadının erkeğin kaburgasından yaratıldığı düşünce, inanç veya dayatmasıyla buna inandırılıp yada zorla kabul ettirilip erkek egemen bir dünyada yaşamak bizim tercihimiz değil! :
Doğru: bunu Allah söylemiş, İnsanları Hz. Adem ile yaratmaya başlayınca böyle uygun görmüş. Kalkıp Hz Ademe soracak değildi ya, ey kulum birde kadın cinsi yaratacağım neyden nasıl yaratayım diye.....
.....
inançlara saygı duymak erdemliliktir.....
bir şey demiyorum.....
hiç bir şey demiyorum artık......
TÜM YORUMLAR (11)