Bizim bir deremiz vardı.
duru akardı.
İnce bir sancı gibi kıvranırdı vadilerin koynunda.
Dokunulmamıştı.
Kaynağından geldiği gibiydi.
Sevmiştik
Sevindirirdi bizi her uğradığımızda.
Kağıttan gemilerimizi yüzdürürdük gölcüklerinde.
Balıkları vardı.
Küçük yengeçleri ve körpecik yosunları.
Serinlik kokardı
Denize koşardı
Minnetsizdi.
Almaz, verirdi.
Duruluğundan alırdı gücünü .
Güç ve iktidar tutkusuyla bulanıklaşmış değildi.
Berraktı
Neyse oydu.
içi dışı birdi.
Çakıl taşları ve kumları görünürdü dibinde .
Rahmet taşımanın istiğnası vardı yüzünde.
sağa sola yalvar yakar olmazdı
Çoğaltma tutkusu yoktu
İnce ama kopmazdı
Çağıltısıyla hayat sunardı doğaya
Çağlayanlardan dökülürken ,
Celallenirdi.
ovalarda duru bir ayna güzelliğine bürünür,
munisleşirdi.
taşları bile eriten bir yumuşak bakıştı.
bir vakit kurur gibi oldu
öyle sandılar
suları görünmez oldu
çekilmiş olmalıydı yer altına
sesi kısılmıştı sadece
bir şey kaybetmiş olamazdı debisinden
menbaı sağlamdı
ses olmak için akmaya başlamıştı
dolu doluydu
gümbür gümbürdü
Tam o sıra biri geldi.
Dere yatağına gecekondu inşa etti.
O sessizliği fırsat bildi.
Yok saydı suları.
Derenin güzelleştirdiği yamaçları kendi manzarasına kattı.
Derken büyüdü gecekondu.
Dere sakinlerini de büyüler gibi oldu.
Betonlar ağırlaştıkça dere yatağında dereyi de unutturdu.
Katlar çoğaldı.
Apartmanlar kuruldu.
Sonrası malûm.
Site kuruldu.
Devlet olundu.
Dere “geçmiş”e gömüldü.
Suyun ince sesini hoyrat gürültüler boğdu.
Elden düştü nezaket.
Şehirli istilası genişledi de genişledi
Oysa su dupduruydu.
Bir; kimseye dilenci değildi su.
İstiğna ile akıyordu.
Alan değil veren olmak üzere yürüyordu.
Bir güce yaslanmayı çirkin bilirdi;
Çirkindi dar vakitlerin pratiğine gönül vermek.
İlkeydi önemli olan.
Çünkü herkes bu dereden içmeye muhtaçtı.
Kimse uzağında duramazdı.
Kimseler tekeline alamazdı.
Kimseler markalayamazdı.
Su, herkesin dudağı içindi.
Bir gün bir şey oldu.
Beklenen gün o gün olmalıydı.
Kulağını derenin sesine dayamışlar tebessüm etti.
Duru akışları özleyenler bayram etti.
Birden oldu olanlar.
Sağanak bastırdı.
Dere, yatağını geri aldı.
Kendi itibarı üzerine kurulan karton kuleleri yıktı.
İtibarını yatağına kurulu evlerden alan dere
nerede görülmüştü ki!
Devirdi duvarları,
silip süpürdü molozları.
Kıyıya attı fazlalıkları.
Dere dediğin böyle kararlı akardı.
Hep böyle.
Haklıydı dereler
ve vazgeçmezlerdi akışlarından.
Her dere yatağı işgalcisinin akıbeti
böyle olacaktı
Şimdi, bir deremiz var.
Akar hâlâ.
Duru, dupduru.
İnce bir sancı gibi kıvranır aklın kıvrımlarında.
Kaynağından geldiği gibi duru.
El değmemiş.
Severiz hâlâ.
Kâğıttan gemilerimizi yüzdürürüz yine.
Ümitlerimizin nabzını besler dere.
Serinlik kokar.
Umut denizine akar ince ince.
Kaynağı gök
Minnetsiz.
Güç ve iktidar hesabıyla bulanmış değil asla.
Berrak ve köpüklü.
Kendi halinde, sessiz.
Çağıltısıyla hayat sunuyor hâlâ.
Herkesin ayağını rahatlıkla uzatabileceği kadar şeffaf.
Hesapsız.
Engelsiz.
Derede aksimizi seyrediyoruz.
Yüzlerimizi yıkamaya niyetleniyoruz.
Temizliyoruz
Hak'lıdır dereler.
Geri alır yatağını hoyrat ellerden.
İçimizde bir dere çağıldayışı
Müstağni.
Gürül gürül
Dupduru ,ak pak temiz.
redfer
Kayıt Tarihi : 12.10.2025 02:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!