Küçük görüyorlar insanları, yüksekte oturanlar.
Doksandokuzuncu kattan bakınca,
Bizleri böcek görüyorlar.
Ellerinde altından kalemler tutanlar,
Ellerinde titanyumdan mikrofonlar tutanlar,
Ellerinde yakuttan kadehler tutanlar,
Ellerinde anahtarını tutanlar çelikten kasaların.
Onlara değersiz geliyor bizim basit düşüncelerimiz,
Fikirlerimiz gereksiz geliyor,
Kişiliklerimiz zayıf geliyor,
Ucuz geliyor bizim verdiğimiz emek onlara, ucuz.
Aslında ben anlamıştım.
Biraz geç oldu ama anladım sonunda.
Yani onlar bir resim yapıyor ama sen bak diye değil,
Onlar bir söz söylüyor ama sen dinle diye söylemiyorlar o sözü,
Onlar bir şiir yazıyor ama sen oku diye yazmıyorlar o şiiri,
Bir de para var ortada ama sen harca diye ortada değil o para.
Birileride çıkmış siyaset tartışması yapıyorlar televizyonlarda, hiç duyulmamış terimlerle
Ki sen anla diye kullanmıyorlar o terimleri,
Sen ister anla, ister anlama hiç birinin umurlarında bile değil bu durum.
Yani zaten dokunamıyorsun hiç bir objelerine eğer onlar istemezse,
Hiç bir duyguya ve düşünceye.
Sen safça bir niyetle bakıyorum, dinliyorum, okuyorum zannediyorsun sadece, ama öyle değil.
Birşey söylüyorsun dinleyen yok,
Soru soruyorsun ama cevaplamaya tenezzül bile etmiyor kimse,
Yokmuşsun gibi davranıyor yada belki farkına bile varmıyorlar çoğu zaman.
Sanatçıyım diye geçinenler var ortalıkta,
Güya ezilenden yanalar ama nerede bulunur onlar?
Tiyatro salonları yapmışlar şehrin en güzel yerine.
Sergi salonları, konser salonları.
Konferans salonları, müzayede salonları.
Sen git diye mi yaptılar bunca yeri, yoo!
Sen gez diye mi? hayır canım ne alakası var...
Bir bilet kaç para, bilen var mı?
Birşey soruyorum sizlere dinliyor musunuz?
Ve diyorum ki;
Neden yaptınız çatısı bulutlara değen şu kuleleri?
Ya neden yıkmazsınız?
Bekir Dalkıç
Kayıt Tarihi : 10.5.2019 22:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!