Bize Sıra Gelirse Şiiri - Kasım Kobakçı

Yabancı olanı bilmek, ne demek sence?
Kuzeyin, güneşi zapt edip,
Ve o coğrafyayı hayalinde, yeniden yaratıp,
Hakimi olmak için, ürettikleri,
Tüm aldatmacaların karşılığıdır.
*
İnançlı halklar, görgüsüzmüş, ilkelmiş,
Ve o diyarı ele geçirmelilermiş, bu yüzden.
Doğuya karşı düzenlenen seferler,
Saldırganlık diye, adlandırılamazmış!
*
Ayrıcalıklı soya, ait değilmiş güneyli insan,
Bu sebeple idare edemezler, yalnızca yönetilirlermiş.
O insan, kendi toprağını savunursa şayet,
Adı konur: ilerleme düşmanı, isyancı.
Batılı yaparsa, doğunun yaptığı eylemi,
Onun adı o zaman, olurmuş: fedakâr!
*
Bizim kalem erbabı var ya, o boyunları zincirli,
Çoğu böyle inanıyor, emin olun.
İşte size bir örnek,
O memleketin, en yaygın gazetesinden,
Manşet:
Avrupalı ikmal aracını, isyancılar vurdu.
*
Taşıt nerede düşmüş, Paris eteklerinde mi?
Hayır, Kerbela civarında.
Araç, hava sahasına girmek için izin almış mı?
Kesinlikle hayır.
Zaten öyle bir, yetkili merci de yok.
*
Yiğitler, girmiş yabancı toprağa,
Yerle bir etmişler tapınakları, sanat eserlerini,
Hani bunlar görgülü ya…!
İdam etmişler, boyun eğmeyenleri,
Tecavüz etmişler, Müslüman annelerin, gencecik kızların,
Sergilemişler tüm sapkınlıklarını.
Heybetli delikanlıların, boğazına takıp tasmayı,
Sürüklemişler, kendi yurdunun meydanlarında!
*
Vatanın korunmasına, kalkan gençler,
İşgalci güçlerin, bir aracını indirmişler,
Oh olsun, ne de güzel olmuş,
Keşke bir yerine, bin tanesini düşürseler,
Ve sömürgecileri, geri kovsalar...
*
Yarın, bize sıra gelirse,
Anadolu kahramanları, Gazze’ye inat,
Çuval geçirirse, on iki sömürgecinin kafasına,
Söylerler mi acaba, bu ipteki aydınlar;
Türk askeri terörist?