'Kendi içiyle konuşmayı en iyi beceren yazar' konuşmuş yine...
'...sokakların lâl duruşuna dayanamıyorum...' diyor.
Tıpkı bir başka yazar dostum gibi...
Ve sokakların hoyratlığına dayanamayan ben gibi.
Soruyorum arkadaşıma:
“Neden evden hiç çıkmıyorsun? '
'Çünkü paçama kimin tüküreceğini bilmiyorum' diyor.
Ben ise açtığım kapılardan, benden önce atılıp, tüm saygısızlığıyla kimin geçeceğini; yok yere kimin küfredeceğini; omzuma kimin çarpacağını bilmiyorum.
Dışarıda işimiz yoksa eğer, çıkmıyoruz böylece.
İçiyle konuşan adamın bir akasyası var hiç değilse. Ona koşuyor her defasında. Yalnızlığını demliyor orada ve hayatı sorguluyor durmaksızın. Girmediği zindanlardan, çıkamadığı dağlardan söz ediyor bize. Hayalinde büyüttüğü aşklardan...
Hayır! Tek aşktan… Aşkından...
Aşk küreye bir kez giren kişi, onun bir bütün ve tek olduğunu bilir çünkü.
'...aşka ne çok inandım ben akasya ve hâlâ ne çok inanıyorum...'
demiyor mu bir de, tabur halinde vuruluyoruz. Tabii ki, 'aşka inananlar taburu'ndan söz ediyorum. Yüzündeki mahcup gülümsemeyi görüyorum. Yağmurda ıslanan kendine bakıyor uzaktan ve tebessüm ediyor. Üstelik biraz da muzipçe...
Neden mi? Çoğu insanın hayat boyu duymadıklarını, asla sezinlemediği incelikleri, kıyısından bile geçmediği denizleri keskin bir farkındalıkla görüyor da ondan.
Ve yazıyor sonra...
'...hüzün adresine çoktan postalandı... cümlesiyle noktalıyor son yazısını...
Şimdi yazılmaz mı bunun üstüne?
...BİZDEN BİRİ...
-Ayhan Sönmez dostumuza...
somurtkan dudaklarınız arasında
hangi sırları saklardınız
söylemediniz hiç
kancalı bir sopaya benzerdi sessizliğiniz
semaverinizle konuşurdunuz en çok
çamaşır asan
komşu kadını beklerdik satırlarınızda
buğusu tüten ekmek gibi işlerdi ruhlarımıza
aşktan söz eden içli sesiniz
mahpushane rutubeti hissedilirdi
her rüzgâr esişinde şiirden
sıraya girip
kurşuni gözlerinizden geçen bulutlarla söyleşir
elifba’larınıza selam verirdik
sözlükler ve çocukları severdiniz siz
akasya altı küçük harfleri bir de
yüreğiniz bir dost kapısı
açık
apaçık
gizemli çığlıklarında suskun alabildiğine
bitmeyen âyinlere benzerdi dilinizden akan nehir
gitgide vahşileşen bu âlemde
bir sığınak mıydı yoksa dizeleriniz?
nereden gelmiştiniz
bilmezdik ancak
bizden biriydiniz
(10 Aralık 2005)
Naime ErlaçinKayıt Tarihi : 10.12.2005 09:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
YÜREĞİNİN SESİNİ DİNLEYEBİLİR...........
Aşk küresine bir kez girince , bütün oluşmuştur, kürenin sonu yoktur ,döne döe yaşanır,sonsuza dek........
nereden gelmiştiniz
bilmezdik ancak
bizden biriydiniz .............'gizemli çığlıklar , uzaklardan hissediliyorsa ....................
bizden biriydiniz.........bu yüreği paylaşacak......
sn:Erlaçin özleyip de bir araya getiremediğimiz
tatları sunuyorsunuz bizlere....kaleminize,kalbinize sağlık.........saygılar......
Nazan İzmirli
Ayhan Abi için Naime Erlaçin gibi bir şair bu kadar güzel dizeleri sıralayabilir ancak.
Elleriniz dert görmesin. Saygılarımla..
Ne kadar şanslıyım ki 'Kendi içiyle konuşmayı en iyi beceren yazarla' bende yüzyüze konuşma şansını buldum.
Umarım bir gün sizinle de aynı ortamda bulunma şansını yakalarım...
Yürekten tebrikler ve sevgiler güzel yürekli insana...
gizemli çığlıklarında suskun alabildiğine
bitmeyen ayinlere benzerdi dilinizden akan nehir
gitgide vahşileşen bu alemde
bir sığınak mıydı yoksa dizeleriniz?
__Yüreğine sağlık sevgili Naime.. Dostluğunuz daim olsun....
TÜM YORUMLAR (10)