Biz Salak mıyız Şiiri - Yavuz Nufel

Yavuz Nufel
17

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Biz Salak mıyız

HADİ BAKALIM

Nisan 2006 da okurlardan gelen yoğun şikeyet ve istek üzerine aşğıdaki yazıyı kaleme almıştım..

Hz. Mevlana'nın söylediği gibi 'Söylesem faydası yok, susam gönül razı değil'di... Yine de susmadım, yazdım ve bekliyordum...

Tam ümidi kesmişken RTÜK Başkanı Zahid Akman, yaptığı söyleşide bizim yıllardır muzdarip olduğumuz bir konunun altını çizmesi nihayet sesimiz, dileklerimiz bir yerler ulaştığını görmesi açısından sevindirci...

BİZ SALAK MIYIZ

Türkiye´de çanak, çömlek vererek evde kalmış kızların çeyizlerini düzen yazılı basınımızın bu sayede ayakta kalmaya çalıştığı malumunuz. ' Gazete kalsın, promosyonunu ver' diyen bir okuyucu (!) kitlesinin oluş/tuğu/turulduğu bilinen bir gerçektir...

Avrupa´da da gazetelerimizin kan kaybı günden güne artarak devam etmektedir. Oysa on, on beş yıl önesine kadar günlük satışları yüzbinlerle ifade edilmekteydi. Bu düşüş, bu kan kaybı, gelişen teknoloji (internet, uydu yayınları) ile ilintili olsa da asıl sebep daha başka.
Kısaca söylemek gerekirse, Avrupa´daki vatandaşlarımızın sesi, gözü, kulağı olduğunu iddia eden basın kuruluşlarının asıl söylemek istedikleri: Böyle okuyucuya böyle gazete´den başka bir şey değildir. Alın her hangi bir gazetenin Avrupa ve Türkiye baskılarını, karşılatırın aradaki farkı görecek,ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Bu gidişle en fazla on yıl sonra Türkiye merkezli günlük gazeteler, Avrupa´da oluşturdukları ikinci Bab-ı Ali´nin (Franfurt) kapısına kilit vurmak zorunda kalcaklardır.
Çünkü günden güne sayıları artan kaliteli yerel basının yanı sıra, internet gazeteciliği de 'sona yaklaşım'a ivme kazandırmaktadır. Bu gerçeğe rağmen, Avrupa baskılarındaki yayın anlayışlarını değiştirmemekte ısrarlı oluş, hiç bir çaba sarf edilmediği kanısı hakim dir duyarlı okuyucularda.

Tüm bu olumsuzluklar yetmezmiş gibi son yıllarda sayıları her geçen gün artan televizyon kanallarımızın euro´ları nın, İnt´lerinin yayın politiları ve anlayışları yazılı basınınkinden hiç de farklı değildir. Haber saatleri, dizi filmler dışında bu tv kanllarının Avrupa´ya yönelik yayınları, izleyiciyi salak, keriz, aptal yerine koyan türdendir...
Kırk yılı geride bırakan Avrupalı Türklerin büyük çoğunluğu, önce kooparatifler, sonra bankerler, daha sonra bankalar ve holdingler olmak üzere periodik olarak yedikleri tokatlarla sersemletilmiş durumdadır. Son yıllarda bulundukları ülkelerde yaşanan ekonomik krizlerle ay sonunu getiremeyecek duruma düşen vatandalarıımız, bir umut, bir çare arayışındadır. İnsan oğlununu umutsuz yaşayamayacağını çok iyi bilen umut tacirleri bu dönemlerde ortaya çıkar, şans oyunlarına rağbet böyle dönemlerde artar.
Puslu havayı seven kurt misali umut tacirleri, tv euro´larda, int´lerde her gece 49 cente umut satıyorlar. Nasıl mı? Ekrana çıkan şebelek sunucular,çok basit bir kelimenin bir kaç harfini silip hangi kelimenin aradığını soruyor izleycilere. Örneğin: Salak, keriz, aptal kelimeleri; s...k, k...z, a...l şeklinde geliyor ekranlara. Seyirciden doğru kelimeyi bulanların aramaları, doğru bilmeleri halinde kazanacakları para miktarları anlatılıyor ballandıra ballandıra, bağıra çağıra...

Yapılacak iş gayet basit: İkamet edilen ülkeden ekranın altındaki numarayı çevirmek! ...
Boşlukları doldurulacak kelimeler ekranda saatlerce gösterilirken vatandaş, s...k: sokak, solak, salak, salık gibi kelimler türetilmeye başlıyor.Kelimeyi bilmiş olmanın bilgeliği (!) , belki bir izin parası kazanabilmenin umudu, yıllardır yediği tokatların salaklığı ile armalara hız katarak devam ediliyor... Her arama sadece 49 cent. Aile reis bu tür aramalara, proğramlara her ne kadar karşı olursa olsun, her evde bir sazan´ın olma ihtimali genelde yüksektir. 'Bir paket sigara parası da buraya gitsin.', ' Ya çıkarsa! ' mantığının da devreye girmesi bir başka etken.
Ay sonunda gelen yüksek telefon faturası ile akıllanacakcakları yerde daha da hırslandıklanan, gurur meslesi yapıp, en az telefon faturası bedeli kadar bir para kazanmadan bu işin peşini bırakmamakta ısaralı, kararlı hatta yeminli olan 'Salak'ların da olduğu gelen bilgiler arasında! ..
Tv euro ve int´lerdeki bu tür 'sözüm ona yarışma' proğramlarının bir soygun olduğunu vurgulayan, radyo (deniz) ve tv (demet) proğramlarımda bu konuyu ele almamı isteyen insanlarımızın sayısı malesef günden güne artıyor. Demekki, tv kanallarının 49 cent´lik soygunu artık, ' Ya çıkarsa,' 'Aman canım ne de olsa 49 cent' söylemlerinin boyutlarını aşmış ve insanların canını, cüzdanını yakan bir hal almıştır. Bu tür yarışmaları aramasınlar, o kadar salak olmasınlar. Kimsenin alnına silah dayayıp artamıyorlar ya! , diyenler elbette olacaktır, ki; olursa cevap hakkımı saklı tutuyorum...
Ölmek üzere olan Avrupa yazılı Türk basınından yayın anlayışlarını devr alan euro´lu ve int´li görsel medyamıza son sözlerim:
Avrupalı Türklerin cebinden elinizi çekin!

Konuşmaktan aciz, cahil insanlara üç yüz, beş yüz euro kazanmak için proğram yaptırmayın.
Anadilimiz Türkçemize, cebimize ve onlarca sorunla boğuşarak yetişen gençliğimize bir de siz sorun olmayın. Çünkü, herşeyinizle çok kötü birer örneksiniz.
Ayrıca bu işin vebali de ağır... Almayın vatandaşın ahını, çıkar aheste ahaste. Ha, sizden çıkmasa da çocuklarınızdan, torunlarınızdan mutlaka çıkar. Benden söylemesi!

Yavuz Nufel
Nisan 2006 Rotterdam

[email protected]

Yavuz Nufel
Kayıt Tarihi : 9.12.2007 14:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Muzeyyen Baskir
    Muzeyyen Baskir

    sevgili yavuz öyle güzel yazmışssınki uyutuluyoruzzzzzzz
    ama inan bana seyretmiyorum diyenlerde sistemin içinde bal gibi yediriyorlar işte başka ne var kara kutu denilende oyunun bir parçası sen oyalan bunlarla öteki tarafta başka işler dönerken kör ve sağır dilsiz ol demektir bu......kalemine sağlık arkadaşım.
    müzeyyen başkır

    Cevap Yaz
  • Sevinc Kavuk
    Sevinc Kavuk

    Böyle okuyucuya böyle gazete´den başka bir şey değildir. Alın her hangi bir gazetenin Avrupa ve Türkiye baskılarını, karşılatırın aradaki farkı

    Avrupalı Türklerin cebinden elinizi çekin!

    Anadilimiz Türkçemize, cebimize ve onlarca sorunla boğuşarak yetişen gençliğimize bir de siz sorun olmayın. Çünkü, herşeyinizle çok kötü birer örneksiniz.
    Ayrıca bu işin vebali de ağır... Almayın vatandaşın ahını, çıkar aheste ahaste. Ha, sizden çıkmasa da çocuklarınızdan, torunlarınızdan mutlaka çıkar. Benden söylemesi!


    başka eklenecek kaldı mı diye düşündüm, yeterli buldum ; sızlanmayı da sevmiyor Avrupa'lı Türkler...

    halk anlamıyor, iki laf söyler yaparım ne yapılacaksa, korkmayın yatırım yapın siz diyenler varsa, onlaradır bu sözüm, ülkede dilimi konuşamıyorum diyenlere Türkçe bir cümle kur bakalım diye sorulsun istiyorum, ardına düşüp seğirtenlerin aynı dozajda olanlarınadır bu sözüm...

    yüreğinize sağlık, konuşulması, tartışılması, duyurulması sadece gazete değil, kitap değil, şiir sayfasında bir merhaba sohbetini haber ile zenginleştirmek kültürün asilliğidir... bir müzik dinlemek, şak şak yobazlığıyla sırtarma şansı buldukça elini cebine atıp, para kesesini açan bir toplum yaratma marifetini dinlemiştim, gözlerimde resmen canlandı, ürperdim...

    bu tv şovlarına bir kere dahi rastlarsam eğer, siliyorum programdan... olağanca güzel bir seçim rahatlığı sağladı bana... sayfalarca aramıyorum, neredeydi habettürk, haber 7, kanal a, avrasya int diye... phönix de almanya'da bir rahatlık sağlıyor haber ve belgesel kültürünü huzur ile tatmaya...

    yüreğinize sağlık... muhabettle kalın...

    sevgim, saygımla

    Cevap Yaz
  • Türkiye Cumhuriyeti Yukselakcum
    Türkiye Cumhuriyeti Yukselakcum

    Eeeeeee ne diyelim bilmem ki Aziz Nesin ne demiş Bu Türk Milletinin % 99 salak demiş yani doğru ya doğru ben bu %1 içinde olmak için çabalıyom ama nafile gibi televizyon izlemiyorum ben DURULUR İSTER İNANIN İSTER İNANMAYIN....

    Cevap Yaz
  • Esin Atik
    Esin Atik

    Değerli Şairim...yazdıklarınıza katılmamak mümkün değil...ben kendi adıma ASLA!!!! bu tarz programları ne gece ne de gündüz izlemiyorum..ve çevremdekilere de izlememelerini öneriyorum..beyni uyuşturmak ve düşünmemizi engellemek için bu tarz programların yapıldığını ve özellikle bazı güçler tarafından yaptırıldığını biliyoruz...
    lütfen aklımıza ,,kimliğimize sahip çıkalım...çünkü toplum gitgide dahaçok dejenere olma yolunda büyük adımlarla ilerliyor..ne mutlu bize ki sizler gibi duyarlı ve aklı selim şair ve gazeteci,...değerlerimize dikkat çeken,sahip çıkan insanlarımız var...yazılarınızın devamını bekliyoruz..

    Cevap Yaz
  • Tülin Şen Altınlı
    Tülin Şen Altınlı

    Aslında bütün bu gerçeklerin temelinde şu var: Kendine saygısı olmayanın, kimseye saygısı olmaz. Bunu sadece birey bazında düşünmeyin. Kurumlar da bireylerden çok farklı değil; çünkü kurumları oluşturan da insanlar. Dolayısıyla; 'Lütfen biraz yaaardım edin M. Ali Beeeeeeyyy' cümlesinde, çift taraflı (yalvartan kadar, yalvaran için de) bir 'kendine saygısızlık' sözkonusu. Düşünsenize; 'Kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek', 'Kol kırılır yen içinde kalır' gibi deyimlerimiz de var bizim. Neden? Çünkü; yapımız buydu birzamanlar. Kan kusardık, 'Kızılcık şerbeti içtim' derdik, kolumuz kırılsa da yen içinde saklardık. Sonra ne olduysa oldu; bir fukaralık edebiyatıdır başladı. Eskiden 'yok' demeyi onursuzluk sayardı insanlarımız; şimdi televizyon programlarında bir promosyon ürünüyle yetinmiyor ve 'Ay şunum da yok; ondan da verin noooluuur' diye yalvarmak 'akıllılık - uyanıklık' sayılıyor. Kendi adıma; evde son derece az miktarda bulunan bir yiyecek için 'bitti, alalım' dediğimizde bize kızan ve 'Birşey çok az da kalmış olsa, yok demeyeceksiniz; işte o zaman yokolur ve bir daha bulamazsınız' diyen bir ailenin içinde büyüdüm. O terbiyeyle de şimdi kendi evliliğimde asla 'yok' demiyorum. Dolayısıyla; asla 'Azıcık yaaardım edin M. Ali Beeeeeeey, noooluuuuuuuur' diyenlerden olmadım; bunu zul sayarım. Çünkü kendime saygım var...
    Kendimize ayna tutmamızı da sağlayan bu güzel paylaşımınız için, bütün kalbimle teşekkür ederim...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (15)

Yavuz Nufel