Biz hâlâ o gündeyiz, bekliyoruz hâlâ.
Şaşkın, azgın kalakaldık kapında.
Sen ki" öldün, bir daha ölmeyeceksin."
"Doğarken güzeldin, ölünce de güzelsin."
Ey bizim ateşten hâli olmuş bedenimizin rahmet suyu!
Görmeden sevmek bir yana,
Veremedik hakkını ümmet olmanın bile sana.
Şaşkın, azgın kalakaldık kapında.
Biz hâlâ Âişe anamızın eşiğinde
Bir yetim mahrumluğu var gözlerimizde
İlk defa o gün inanamadık sana da farz olana
İnanmak istemedik belki kaçınılmaz bu sona...
Sonra anladık, sana meftun kevser ırmağının,
Binlerce yıllık sabrını, aşk acısını...
Sana hasret meleklerin, selam nidâlarını...
Gurbetindi bu cihanın kan yutan toprağı
Hem değil mi ki "cennet mahrumluğu bu koca dünya... "
Kafire saadet yurdu, zindandır mü'min kullara...
Sana âyan iken Cemâl, kalmak niyeydi ki burada?
Hakkındı varmak Refik-i Âla'ya
Sen, yine de mazur gör ferini kaybetmiş gözlerimizden süzülen yaşlarımızı
Ağlayanlar ırak olanın firakiyle, haklıydı.
Haklıydı reddederken Ömer, kapında duyduklarını.
Ümmetin müstakbelinde görünce Hamza'nın parçalanmış naaşını
Ahh biz hâlâ o gündeyiz, bekliyoruz yine...
Bir Ebubekir çıksa aralanan perdenden yine!
Teselli suyu verse yanmış yüreklerimize yine!
Sonra yağmurlar inse kupkuru çöllerimize
Kurtlar, kuşlar o ilk heyecanla uyansa yine!
Okunsa salat ve selamlar Bilallerinle
Demirler dövülse "Hu", " Hu" sesleriyle!
Dönse Mevlanalar, yine varmak için,
İsra'da ayak izlerine...
Hani Câbiye akşamında okumuştu Bilal yine
Ezân-ı Muhammedi'yi, gam yüklü sesiyle
Hani "yetmedi mi hasretlik" buyurduğunda gelmiştiya kabrine
Bir sabah haykırdı mescidinden "Allah en büyüktür" diye
Koştu kadın, çocuk, yaşlı, genç sen geldin diye...
Ama melekler sana çoktan ashab olmuştu bile
Yarım kaldı davet-i ilahi, sen yoksun diye
Ahh biz hâlâ o gündeyiz, bekliyoruz, aynı yerde.
Pişmanlık mı, gırtlağa kadar neredeyse...
İşte parçalamaya ant içenler, mübarek cüsseni
İşte taşlayanlar, Taif'te dizlerini...
Şurada dişini kıranlar,
Burada arkandan vuranlar...
Şimdi hepsi nedâmet deryalarında
Geç de olsa başının tam ucunda...
Sense hepsinin ru'yalarında...
Kevser havuzunun tam ucunda
En yüce dostun huzurunda.
Ey merhametin elçisi, dileriz yüz bin defa,
Şefaat ya Muhammed Mustafa!
Kayıt Tarihi : 24.12.2024 23:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Rahmet elçisi Nebi Rasul Peygamber Hazret-i Muhammed Mustafa sallallâhu aleyhi ve sellem için yazılma gayretine girilmiş na'timizdir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!