“Bir gün asra bedel” sözü nasıl da tecelli edermiş, bir daha bütün Türkiye gönül alkışlarıyla tarihi bir günü, yazılan bir büyük destanı yaşadı. Türkiye, Avrupa Şampiyonasında, ‘olmazları’ başardı. Bab-ı Âli’nin sadece manşetleri değil, ‘ruhu’da değişti!
Avrupa Şampiyonası’nın ilk maçında, ‘Bern boğazını’ geçtik! İkinci maç bizlere o kadar keyf verdi ki, bir his bizlere bugün şampiyonluğun, ‘Çek’ini kestik dedirtti.
Gecenin ortasında, “Yüreğimi geri ver, Yeşil Tuna” diye ne kadar içten haykırdığımı bir bilseniz. Elbette, “Kur, Aras coştukça, Tuna, Volga taştıkça/ Benim şarkılarım okunacak, türkülerim söylenecek” Avrupa semalarında, yıllarca ‘garip’ ve ‘gurbetçi’ diye anılan Türk’ün heybetiyle birlikte ay-yıldızlar dalgalanıyordu. “Dalgalan sende şafaklar gibi Ey nazlı hilal” demek ne kadar temiz bir duygu değil mi?
Türkiye-Çek maçında, ‘Arda’ ‘Nihat’ ve sahanın ‘on bir yıldızı’ bana neyi hatırlattı biliyor musunuz, Avrupa’yı derinden sarsan, yürekleri ağızlarına getiren, ‘akıncı beyleri’ni; Hacı İlbeyleri, Gazi Evrenosları hatırlattı. Arda’yı maç sonunda dinledikçe, ‘bu ses taa Anadolu’nun bağrından kopup gelen’ 70 milyonu bir yürek yapan sestir!
Arda’yı, ondaki samimi duyguları bir daha dinleyelim; 'Çok mutluyuz söylenecek hiçbir şey yok. Bizim için çeyrek final gerçekten başarıdır. Bugün babalar günü, babama armağan ediyorum golü. Milliyetçilik duyguları üst düzey olan biriyim. Çok duygulanıyorum. Artık bu saatten sonra canımızı dişimize takacağız. İyi futbol oynayarak iz bırakacağız. İnşallah Viyana'yı kuşatırız. Türk insanı bize inansın. Biz bütün Türk insanı için mücadele ediyoruz. Bizim tek amacımız Türk toplumu. Başka bir beklentimiz yok. Bunu bilsinler yeter. Çok inanmıştık. İnanmışlığın sonu. Tek düşüncem takım oyuncusu olmak. Milli Takıma ne kadar katkı sağlayabilirsem benim için bu önemli. Bu gece şükretme zamanı.'
Vistül nehrinde su içen akıncı beyin ‘sevdası’ bir daha gözlerimde büyüdü! Nasıl büyümez ki, Avrupa ekonomisinin, kalp atışında, ‘beş milyon Türk’ var. Bütün Türkiye, ‘ekranlardaydı’ Uzağı yakın eden o ekranlar, Türk’ün var oluşunu, var oluş mücadelesinin yeşil çimlere akseden rengini ve remzini, sadece “Biz Çılgın Türkleriz” deyimi haline gelen ifadeyle terennüm ediyorlardı! “Sabah olmasın günler doğmasın ne çıkar./ Ay yıldızın ışığı yeter”
Işık aktı, gecenin kör karanlığının üzerine! O ışık, inanmış bir yüreğin çığlığıydı. “Biz Çılgın Türkleriz” diyen saf Anadolu insanının olmazlara karşı, ‘inadıydı’
Şimdi sırada, 3 Venedik kuşatması var! Tarihe iz bırakacak bir destanın ikinci sayfası açılacak! “yüreğimi, geri ver, yeşil Tuna” diyen bir hoş seda yankılanacak! Türkülerim var senin üzerine! Seninle hemhal olmuş sevdalarım var.
Usta Şair Yahya Kemal o meşhur, ‘Endülüs’ şiirinde;
'zil, şal ve gül. bu bahçede raksın bütün hızı...
Zevk akşamında endülüs üç def'a kırmızı...
Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi...
Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli...
şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre öpmeli..
Gözler kamaştıran şala, meftûm eden güle,
Her kalbi dolduran zile, her sîneden: 'ole! ' '
O raks, yeşil çimlerde; Avrupa’yı baştanbaşa bir daha büyülüyordu. Şiir gibi okunan gecenin hatıralarıyla Türkiye bir yeni güne unutla uyanıyordu.
Bedrettin KeleştimurKayıt Tarihi : 16.6.2008 20:58:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Bedrettin Keleştimur](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/06/16/biz-cilgin-turkler.jpg)
'BİZ ÇILGIN TÜRKLERİZ!'
Selam ve dua ile Hocam
TÜM YORUMLAR (1)