Biz ölümün kucağında dünyaya gelmiş ağlamayan çocuklarız.
Biz dar ve ara sokaklarda,
top oynamış,
düşe kalka kanayan dizlerimizin daha,
kabuk tutmasını beklemeden tekrar oynayanlarız.
Biz avlulu evde bir anadan doğmamış,
ama kardeşten çok fazla kardeşiz,
Biz karanlık sokaklarda kör ebe oynayan, düşmanlarımıza,
düşman gözüyle bakmayan çocuklarız.
Biz dini dinsizden, merhameti merhametsizden,
ustalığı çıraktan öğrenmiş çocuklarız.
Biz namazı oyun sanıp, edep ile irfanı ,
oyunla öğrenen çocuklarız.
Biz ekmeğimizi aç olanla, paylaşmayan, tamamını veren, aç kalan çocuklarız. Ağlayanın acısını acımız bilir, gözüyle değil, yüreğimizle ağlayanız.
Biz diyarbakırın bedenleriyiz bedende.
Ne zorluklar, ne varlıklar, ne darlıklar görmüş, çocukluğunu yaşamamış, hiç oyuncağı olmamış ,yani çocuk olmadan olgunlaşmış, çocuklarız.
Biz her dilde ağlayan anaların çocuklarıyız.
Biz ölümlerde zılgıt çalan, ağıt yakan kadınların çocuklarıyız.
Biz Karacadağ da boran, unutulmayan zozanız.
Biz kardaşına, kendini kurban eden,
bir başına ayakta durabilen,
berdel edilen bacıların kardaşlarıyız.
Biz bizi biliriz, bizi bileni de,
bilmeyenide iyi biliriz.
Kayıt Tarihi : 14.1.2021 11:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!