Bu şiiri, konuştukları ile bana ilham olduğu için Suavi'ye armağan ediyorum
Bu gece
Fikrin müzik
Müziğin de fikir olduğu yerden geliyorum.
Sahnede şarkılar söyleyen Suavi
Sessizce ekranlardan kaybolan
Sesini acıların tutuşturduğu
Ay sakallı, yanık tenli Suavi
Şarkıların…
Ne çok şey anlattı bize.
Bir tarihi,
Belleksiz bir toplum olmaya gidişte
Unutturulmak istenen bir tarihi…
Önce ses ayarını beğenmedin
Dedin ki; biraz Emel sayın işi.
Emel Sayın deyince
Çağrışım yaptı mavi gözleri Marmaris’i
Ardından Kenan Paşa’yı…
Derin bir ah çektin!
Ardından polis telsizi
Sonra Nazımı söyledin,Ahmet’i,Yılmaz’ı
Nice hayal kırıklıklarını…
Ve artık acı bir tebessümle gülebildiğin polis telsizi.
Bizler,
12 eylül’ü
Sessiz bir eylül sabahının oyunu sanmıştık.
Gazetelerdeki çarşaf çarşaf ölenleri de oyunun bir parçası.
Bizler,
Belleği olmayan toplumun ilk çocuklarıydık
Şımarık,marka düşkünü alabildiğince özgür...
Sessizce ekranlardan kaybolan Suavi’yi hiç merak etmedik.
Ekranda şarkı söyleyen silikonlu memeler, botoxlu yüzler
Porselen sırıtışlar, silikonlu dudaklardan duyduğumuz ninniler…
Nereye kadar?
En son toprağımızı ve en son ağacımızı satana kadar mı?
Sosyalist kime denir?
Açıp da sözlüğe bakmadık.
Komünist kime denir?
Açıp bir kitap karıştırmadık
Komünisti sordum babama
Dedi bana dinsiz,devleti yıkmaya çalışan anarşist!
Ama sözlük öyle demiyor.
“Sınıf çekişmesinin kalktığı toplum evresi…….”
Ardından sunturlu bir küfür….
Zehirliyor kitaplar bu kızın kafasını
Yoldan çıkaracaklar
Bu da öbürü gibi olacak
Gidip bir komüniste kaçacak.
Ardında sunturlu bir küfür…
Adnan Menderes
Duvar halısında gülüyordu halimize..
Babam dedim de;
Üniversite döneminde
Ev arkaşlarımla kaldığım evi terk ettiğim
Büyük bir kavga neticesinde
Görmeye gelmişti geçici kaldığım evi.
Duvarlarda Lenin’in,Mao’nun ve Yılmaz güney’in posterleri
O saate kadar eli pek sıkı olan babam
Hemen bir ev kiralayıp
Depozitoyu oracıkta ödeyivermişti..
Sonunda kızını komünist olmaktan kurtarmıştı.
Evet ben şimdi otuz beşine gelmiş
Ne kominist ne de başka bir ist olamamış
Beceriksiz bir şairin tekiyim işte.
Biz 12 eylül çocukları
Sistemi sorgulamayan
Şımarık,marka düşkünü
Fonda reklam cıngılları
İfadesi felç edilmiş botokslu yüzleri ile
Anneannelerimizin silikonla iyice dikleştirdiği memelerine yapışıp
Satılamayan son toprak parçasına
Ve son ağaca tutunmuş
Öylece seyredeğiz elimizden alınanları
Ağzımızda silikondan bir emzik
Selda Yüksel
Kayıt Tarihi : 6.10.2006 18:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
5 ekim Dünya Öğretmenler Günü kutlama gecesinde demlenip,6 Ekim 2006 Saat 11 sularında ortaya çıkan, doğuştan suçlu bir şiir. 5 Ekim Dünya Öğretmenler günü olarak tüm dünya ile birlikte kutlanırken12 Eylülden sonra Kenan paşa'nın talimatıyla 24 kasımlar öğretmenler günü olarak kutlanmaya başlanmış.. Bu dip notu başa alarak şiirin öyküsüne geçmek istiyorum sayın okuyucular. Dün akşam Suavi'yi dinledim.Özenle seçilmiş çizgili keten gömleği, kahverengi pantolonu ve bronz bir büste benzeyen yüzünü çevreleyen bembeyaz sakalları ile müthiş bir ihtiyar delikanlıydı. Suavi 12 Eylül sonrası yasakçı zihniyetin mahkumu bir şarkıcı.Sosyalist olduğunu çekinmeden söylemiş.Bu yüzden sırf görüşleri yüzünden yıllarca ekranlarda görememişiz onu.O bu dönemdeki yasaklı sanatçılardan yalnızca biriydi. Onlar vatanı parsel parsel satanlardan daha mı tehlikeliydiler yani.Hayali ihracaaçılardan,vergi kaçakçılarından,uyuşturucu mafyasından,beyaz kadın satıcılarından peki? Sanatını ulaştırabileceği kitle iletişim araçlarının yetkilileri ve sahipleri onu bir suçlu,cüzzamlı gibi unutturmuşlar bize.Böyle idealist vatan evlatlarının yerine o dönemin modern.......leri arzı endam etmiş ekranlarda.Ve biz bu kokuşmuşluğu yıllarca izledik hala da izliyoruz.Anneannemiz yaşına gelmişler ve botokslarla yüzlerini felç ederek,ameliyatlarla gerdirerek,silikonlu dudaklar ve göğüslerle hala zamana direniyorlar.O ve onun gibiler bu acımasız,içi boş kültür emperyalimine karşı hep mücadele etmiş,kendinden kaçırılan kitlelerin peşinden kendileri koşmuşlar. Bu sevda böylece hiç bitmemiş. Öyle bir cümle etti ki; İçim sızladı.' Çocuklarınızı koruyun.Bu bol makyajlı,içi boş,ahlaken erozyona uğramış insanları model almasın çocuklarınız.' Varın gerisini siz düşünün gari. Belki bir şey olamadım. Ama bildiğim bir şey var o da delicesine vatanımı sevdiğimdir.Tüm değerleriyle ve ürettikleriyle.
...........................türk polisi
ÖĞRETMENLER
Ne madımak yanar insan ölürdü
Yobazlar Allah’a doğru tapsaydı
İşkencesiz ülkem huzur bulurdu
Öğretmenler işi doğru yapsaydı
Sosyal hak adalet yargı yürürdü
Orta çağ zihniyet başı çürürdü
Anaların akan yaşı kururdu
Öğretmenler işi doğru yapsaydı
Talebe okuldan geri dönmezdi
Milli meşalemiz yanar sönmezdi
Tarikatlar böyle önemsenmezdi
Öğretmenler işi doğru yapsaydı
Siyasiler dışa boyun eğmezdi
Eğilen başımız yere değmezdi
Yağmur gibi taşlar kurşun yağmazdı
Öğretmenler işi doğru yapsaydı
Aydınlar fikrini öne koyardı
Karşı düşünceye saygı duyardı
Bilmeyen bilene varıp uyardı
Öğretmenler işi doğru yapsaydı
Engini Deniz’im dosta varırdı
Varıp yarasını dostla sarardı
Üniversitelim işe yarardı
Öğretmenler işi doğru yapsaydı
başka diyeceğim yok
Geçti gözümden bir resim
Oturup düşünüyorum
Darbelerin Tozunu
Yaşadım diyorum ya ben sana
Birikiyor umutlarım
Kaldı tortuları en güzel anıların
Eylül geçmiş kapımızdan
Süpürmüş kalıntılarını ışıkların
O güneş parlıyor hâlâ
Ay yine bizim...
Evet sevgili Suavi nin o eşsiz yorumundan dinlediğimiz Eylül şarkısını paylaşmak istedim sizinle.Bundan böyle sizin şiirlerinizi büyük bir heyecanla takip edeceğim.Cesur yüreğiniz ve cesur kaleminiz için birkez daha kutluyorum.
melek ayaz
TÜM YORUMLAR (35)