Birkaç Anı 5-MUTLUYUM Şiiri - Tolgahan B ...

Tolgahan Bostan
49

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Birkaç Anı 5-MUTLUYUM

Biraz da huzurlu...

Alışık olmadığım bir durum. Hastahanelerle bir müddet işim bitti. Ölüm kokan koridorlarda dolaşmayacağım.
Kolum şırıngalarla delinmeyecek serum takılmayacak maymun götüne dönmeyeceğim.Belki bunlardan kurtulmak rahatlattı. Belki de gitmekten hiç usanmadığım ve her dönüşümde tekrar özlediğim
Hıdırlık'ın dingin ve güzel ortamında olmak.

Hiç hareket etmeden bir bankın üzerinde oturuyorum. Sadece beynim çalışıyor. Altı yüz yıllık meydanda oturmanın
derinliğindeyim. Tarihçelerini pek bilmesem de devasa Karahisar'ı arkama alıp İmaret camisini seyretmek hoşuma
gidiyor. Biz'den sökülüp alınan çocukluk ve gençlik yıllarımız. Bu insanlık ayıbının tozlu sayfalarını açıp yüzleşmek için
bulduğum yegane yer. Yaşanmışlıklarımı, Kanuniler kadar, fatihler kadar gerçek kılıp onlar kadar
geriye atıyorum.

Her geçen gün bu insanların büyüklüğü kadar, bizden alınanların büyüklüğünüde daha iyi anlıyorum.
Bu yapıları görünce adamlar neler yapmış be kardeşim deyip en ufak bir sarsıntıda göte dönen binaları, boku boku na ölen
insanları anımsatması bile ürkütmüyor beni. Yüz metre ileride Taş medrese.

Gözünü para bürümüş, arkanı dönsen tecavüze yeltenecek, turist mikmek için özenle büyütülmüş yavşak elemanları
saymassak, tarihin tam ortasında çay içmek mi güzelleştirdi acaba beni.

Hatunların canları sıkılmasın gezsinler diye bir nefeste oluşturulan Yeşil parkta ulu
ağaçların serinliğinde ciğerlerime depoladığım oksijen mi beni uçurdu acaba? İşim yok sağlığım yok geleceğim meçhul ama kendimi iyi
hissediyorum.

Yirmi bir yaşında yeni yeni farkında olduğum duyguları yaşıyorum. Gencim, yakışıklıyım, değerliyim. Aslanlar gibiyim.
Kendimden kaçmıyorum. Çok şaşılacak bir durum ama kendimi seviyorum. Yalnız olmak korkutmuyor artık beni.

Yıllarca insanların götünden koştum.

Onlarla mutlu oldum. Onlar üzüldü ben ağladım. Ben üzüldüğümde kimse ağlamadı. İnsanları mutlu etmenin bir sonu
olmadığını anlamak için hayatımı feda etmem gerekti. Bir allahın kulu bizi muhatap görüp mikine takıp anlatmadı.
Kardeşim hayat budur. Hayat ibnedir yavşaktır demedi.Mum gibi eriyip bu sırrı kendim
keşfettim. Ruh sağlığımı kaybettim ama yinede kendimi şanslı görüyorum. İnsanların iki yüzlülüğü çıkarcı
bakışlarında ki ağlama senaryoları çileden çıkarıyor beni. Belki ben çok hassasım. Karşımdakini anlamaya çalışayım derken
tamamen o insanın dünyasına girip bir daha da çıkamazdım.

Ben güvenlik görevlisiyim dediğimde insanlar bir daha yüzüme bakmazdı. Bir bekçiden ne kopartılabilirdi ki?
Bir bekçinin kime ne faydası vardı?
Hemde parttaym bekçi?
Öcüydüm ben. Bir boka yaramaz götün tekiydim onlar için! Açlıktan ağzı kokan parasız, baltaya kamış olamamış,
hayatta bir şeyleri başaramamış bir yerlerde bekçi köpeğiydim. Benimle kimse vakit öldürmek istemezdi.Boktan bir bekçiydim sonradan öğretmen olacak olsamda, herkes için o an önemliydi zaten.
Ben bok döktüm ama bok oğlu boka muhtaç olmadım. Hep kaçtım acımtırak bakışlardan. Fayda etmedi, onlar gene gelip
beni buldu.

Yapacak birşey yoktu, genç yakışıklı konuşması düzgün bir çocuğum.

' Doktormusunuz? Mühendis? İş adamı filan mı? Sorularıyla çok karşılaştım.

Bu soruları duyduğumda cinnet geçiriyor namlu ucundaki mermi oluyorum. Tetiğe artık zevkle basıyorum.
Daha önceleri onları yaralamaktan korkuyor hayal kırıklığına uğrattığım için üzülüyordum. Ve ateş ediyordum.
Yok hayır ben mühendis doktor degilim mesleğimde yok. Kayıp bir ailenin yok olmaya yüz tutmuş duygularını koruyan
bekçisiyim. Şaka yapıyorsunuz heralde. Yok şaka yapmıyorum tetiğe bir daha basıp öldüreceğim.

Ben bekçi gibi yaşamıyordum. Bekçiliğimi yapıp evimin yolunu tutmuyordum. Belki bekçilik geneleğine aykırı davranıyordum.
Ama her ne olursa olsun bizden çalınmış mutlulukların yerini telafi edecek bir şeyler yapmak istiyordum.
En azından şimdi ki zaman mutluluklarını yakalamak. Temiz giyiniyor saçlarımı jöleliyorum. Ev kiramı ödeyip evin
masraflarını karşıladıktan sonra bir zamanlar takım elbisesiz şapkasız çıkılmayan Ordu Bulvarına gidiyor fasıl dinliyordum.
Ateş pahası olmasına rağmen Mehmet ustada kokoreç yemeden eve
dönmüyorum. Kendi paramla yapıyorum bunları.

Kaç kız görüntümden etkilenip hayal kırıklığıyla götünü dönüp koşar adım uzaklaşmıştır benden. Bir gün güzel bir kız,
Tolgahan gerçekten yakışıklı güzel çoçuksun. Çerçeve hoş ama içi boş demişti. Kız haklıydı. Etiket çağındayız, Statü para güç
şan şöhret. Gerçi bu güçlerin modası eskimez. Güç ve para gibisi var mı. Tıpış tıpış ayağıyla gelmiş kız senden elektriği
almış bekçiyim denir mi hiç. Götünü döner gider sonra. Yapamadım çünkü doğrucu mikmişti beni. Biriside ne iş yapıyorsun
diye sormasın artık.

Annen baban kadar varsındır;

Onların evi varsa seninde vardır.

Boklu götün onlar sayesinde emniyettedir.

Pis boğazın onlar sayesinde tıkınır.

Onlar sayesinde okursun.

Kıç cebindeki paralar onlar sayesinde orada durur.

Telefonum çalıyor.
Çok sevdiğim doktor lakaplı arkadaşım arıyor görüşmek için. Özlemiştim zaten. Büyük bir ihtimalle Afyon'daydı.
Her hafta gelirdi. Tozu yutanlardan biriydi. Arkadaş grubuyla oturduğunu ve istersem gelebileceğimi onlara
katılabileceğimi söylemişti. İlk aklıma gelen bekçi olduğum ve sorulduğunda ne cevap vereceğim oldu.
Çünkü binlerce kez böyle olaylar başıma gelmişti. Masanın bir kenarına paçavra gibi atılıyordum. Kafam güzel ve makara
yapmaya karar verdim. Çünkü ilk dakikada bu soru gülle gibi bana yöneltilecekti.

Merhaba arkadaşlar, der demez on beş kişiye yakın oldukça kalabalık bir masanın tam ortasına yapıştırılmıştım.
Bıcır bıcır hayattan zevk alan. Gülen eğlenen. Kira sorunu olmayan ekmek derdine düşmemiş. Sahipli. Okuma ve adam olma
fırsatı verilmiş kadınlı erkekli yaşıtlarımın olduğu çok tatlı bir ortam.

Bütün gözler bende. Kendisini 'ben avukat serpil' diye tanıtan bıcırık kadından beklediğim soru geldi.

- Ne işle meşgulsünüz?

Değersiz bir adam olmaktan O kadar bunalmışım ki artık. Makus talihimi tersine çevirmek ve biranlıkda olsa götümü
kaldırmak istemiştim. El bombasını patlattım aynı saniyede.

- Doktorum ben.

İnanılmaz bir sessizlik. Tüm ikbal oteli susmuştu. Saygıyla eğildi Karahisar karşımda. Müzik sesi kesildi.
El bombası yerine dinamit atmıştım ortaya.

- Çok harika ama çok gençsiniz siz.

- Evet üstün başarıyla en birincilikle bitirdim mektebi. Londra Paris ve Viyana'dan sonra ülkeme hizmet için geri döndüm.
Çok ısrar ettiler ama kalmadım. Aksi takdir de burada sizlerle olamazdım değil mi?

Gülüşmeler...En çokta doktor lakaplı arkadaşım gülmüştü. Benim pis bir bekçi olduğumu hemde muhabbet ettiğimiz otelin parkını beklediğimi biliyordu. Hiç bozmadı beni.
O nu bir kez daha ve yine çok sevmiştim. Çok hoştum mutluydum. Ruhumu arındırmıştım. İnsanların hayranlıkla bakışları
arasında oradan ayrıldım.

Tolgahan Bostan
Kayıt Tarihi : 13.8.2007 17:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Fatih Özkul
    Fatih Özkul

    kim bu adam tanıyan var mı :)

    Cevap Yaz
  • Nilgün Öztürk
    Nilgün Öztürk

    KENDİSİYLE KONUŞMASI ÇOK HOŞTUR İNSANIN ZAMAN ZAMAN......TERAPİ GİBİDİR.VE SADECE YAZAN BİLİR YAZILANLARIN GERÇEK ANLAMINI..BİR DE UZMANLAR......HA ! BU ARADA YAZILARINIZDA ÇOK ARGO KULLANIYORSUNUZ DİYENLERİ DUYMAYIN SİZ.......

    UMARIM BİR DAHAKİ YAZINIZ DA HAYATLA BİRAZ DAHA BARIŞIK OLURSUNUZ......

    SELAM VE SAYGI İLE...........

    Cevap Yaz
  • Birsen Odabaşı
    Birsen Odabaşı

    işsizliği iç cebime koyduğum şu günlerde yazdıkların mentollü bir soluk oldu, teşekkürler tolgahan...

    Cevap Yaz
  • Sevginaz İnal
    Sevginaz İnal

    'Tolgahan bey öykü diyebileceğimiz bu yazılarda çok iyisiniz yalnız bu denli argo sözcük kullanmanız tepki alırmı bilmiyorum..'

    Cevap Yaz
  • Oya Özpoyraz
    Oya Özpoyraz

    Bu yazıların müptelası oldum.....tebrikler....

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

Tolgahan Bostan