İki umut
İki koca cüsse,
Yağlar içersinde her yanları
Kıspetleriyle çayırın tam ortasında,
Umutlarına kavuşacaklar bir kapışma sonrasında…
Biri kazanacak mecbur;
Kazanacak ki;
Oğluna iki tekerli bir bisiklet,
Kızına bir çift ayakkabı,
Güzel bir lise kıyafeti alacak…
Ve başı dimdik duracak kızının arkadaşları yanında,
Ve hayat arkadaşının gözüne, gururla bakacak…
Ve öteki
Öteki de kazanacak mecbur;
Hasta yatan babasına böbrek alacak,
Anasının mezar taşını yaptıracak
Ve yüreğinin kavrulan çocuk özlemini
Ya tüp bebekle,
Ya sahipsiz bir sabiyi alarak giderecek
Yavrum diye, basacak bağrına….
İki umut,
İki koca cüsse,
Kıspetleriyle çayırın tam ortasında;
Yağlı vücutları ile umuda sarılacaklar
Biri gururla bakacak kazanırsa,
Öteki çaresizliklerini giderecek..
Ve bir kapışma sonrasında
Birinin ellerinden kayıp gidecek umutları…
Haydi bre pehlivan
Yenildim diye üzülme,
Kazandım diye sevinme…
Kolay üzülme demek,
Kolay sevinme demek,
Ya umutlar,
Ya bekleyenler
Bekleyenler ne olacak….
Yenilen yer,
Bekleyenler ateş olacak
Ve ateş düştüğü yeri yakacak……..
İki umut
İki koca cüsse
Çocuk gibi yürecikleri
Kendilerinden önce gelir sevdikleri…
Yaşamak gibi bir yarış bu pehlivanım,
Yaşamak gibi……
Kazanacak birileri
Ve kaybetmeye mahkum kimileri..
08.08.2007
*
Allah Allah illallah
Hayırlar gele inşallah
Pirimiz Hamza Pehlivan
Aslımız neslimiz pehlivan
İki yiğit çıkmış meydana
Birbirinden merdane
Biri ak biri kara
İkisinin de zoru para
Alta geldim diye erinme
Üste çıktım diye sevinme
Alta düşersen apış
Üste çıkarsan yapış
Vur sarmayı kündeden at
Gönder Muhammede salavat
Seyirttim gittim pınara
Allah, her ikinizin de işini onara....
*
Kayıt Tarihi : 8.8.2007 14:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
1989 yılında verilen bir ödevle yola çıkarak yaptığım araştırma sonucu duymuş olduğum bir hikayeden esinlenerek karalamış olduğum ve eski defterlerimin arasından çıkan bir çalışma…. Orijinalliğini kaybetmemesi için akışında çok fazla değişiklik yapmadan düzenledim… Hikayesi ise; 1962 Yılında yapılan yağlı güreşlerde şiirde bahsi geçen pehlivanlardan biri, kıspeti yırtılması sonucu elenir. Ve o meydanda gözyaşları kıpkırmızı kan olur akar…. Öylece meydandan çıkar ve o günden sonra onu hiç kimseler görmez…. Kaynak…… Mizam Mehmet PEHLİVAN
Bir Afrika kabilesinin anlatıldığı belgesel çok dikkatini çekmişti, yıllardır etkisinden kurtulamadım...
İlk kez beyaz tenli insanları gören kabileye rehber eşliğinde ve onları çok zor ikna ederek yaklaşabildiler... Bir şartları vardı: Kendileriyle konuşulmayacaktı... kabul ettiler.. Günlerce süren çekimlerde ekibin dikkatini bir şey çekti... Mükemmel fiziklerine rağmen yaptıkları koşularda birbirlerini geçmiyorlardı, avdan da herkes eşit payla dönüyordu....
Kendileri yasaklı oldukları için rehberden sormasını istediler:
- Yarışlarda en çok kim birinci geliyor?
- Avda en çok kim vuruyor?...
Yerliler soruyu duyunca şaşkınlıkla baktılar beyaz insanlara... Biz, birbirimizi yenmeyiz, geçmeyiz dediler... Kazanmak, öne geçmek bizde çok ayıptır... Avlarımızı eşit bölüşürüz, geride kalanın bize yetişmesi için yavaşlarız... Biri üzülürken biz sevinemeyiz!
Dünyanın hâlâ ilkel kabileler diye baktıkları insanlardan büyük bir hayat dersi... kederde ve sevinçte beraberlik işte bu!...
Şiirinizde ironik bir yaklaşımla değindiğiniz konu anlatımınız çok başarılıydı... Orada yapılanın güreş mücadelesi değil bir hayat mücadelesi olduğunu çok başarılı bir şekilde aktarmışsınız....
İçtenlikle kutlarım Ender Bey sizi ve şiirinizi...Saygılarımla.....
Nicelerine Ender bey... Esenlikle...
Hayatta pehlivan misali güçlü ve dürüst olsan da kaybeden olabilirsin...Umut umutsuzluğa dönebilir... Aslında felsefik bir içerik saklı içinde hayatın öğretilerine dair...
Hikayesi de oldukça hüzünlü bir şiirdi Ender Bey...Kutluyorum... Nicelerine...++
Bazen 'pehlivan olup çıkarız er meydanına..' Bazen elinde diplomayla, kapı kapı..
Bazıları da vardır ki meydan onların ayağına gider..
Kaybetmek diye bir şey yok, ta o meydan 'yerin altına inene kadar..'
Tebrikler Ender, tebrikler Kardeşim..
TÜM YORUMLAR (32)