İnatla inkar edilse de;
Yıllarca biriktirilen
Kalın bir toz tabakasıdır
Aslında zaman…
Nafile toz bezleri,
BİR GÜN
Bir gün sana geleceğim,
Eteğimde düşler, cebimde umutlarla,
Deniz masmavi, kıpır kıpır.
Hiç hesapta yoktu,
Aldatmacanın hası sevda.
Geleceğim sensizdi,
Sen gelmeden önce.
Birdenbire,
Gün ışığındaki kara bir leke gibi
KÖTÜLÜK
Bir batında dünyaya geldi,
Savaş ölüm ve sefalet...
Hangi hain rahimde can buldu?
Hangi ana doğurdu,
Yum avuçlarını,
Dağılmasın ümitlerim
Yum gözlerini
Başka hayal dolmasın.
Kapat dudaklarını
Başka isim çıkmasın.
Bir çocuk beden değil mi
Avuçlarında saklayan
Geleceği?
Bir genç beden değil mi
umut umut yeşerten
Geleceği?
GECENİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Saat gecenin üçü. Mevsim bahar, aylardan nisan...
Balkonumda çiçek kokuları içinde tellendirirken sigaramı, serin bir bahar rüzgarı yalayıp geçti yüzümü. Rüzgar iğde kokularıyla geldi. Bir yerlerde iğde ağacı var belli, burnumun direğini sızlatan; yıllar öcesine götüren ve bunca şeyi aklıma getiren...
Belki de suçlu bu iğde ağacıdır kimbilir. Her yıl sömestr tatilinde trenle Ankara’ya gidişlerimizi hatırladım çocuklarımla. İğde kokuları burnumuza geldiği zaman Ankara garına geldiğimizi anlardık. Bakmamıza gerek bile kalmazdı. Kızım zıplamaya başlardı ’Annaneme geldik,annaneme geldik’ diye. O zamanlar rutin olan bir olay, yıllar sonra nasıl da özel oluyor...Şimdi o yılları yeniden yaşayabilmek için neler feda etmezdimki...
Biliyorum,
Böyle mavi değildi gökyüzü,
Gül bu kadar kırmızı
Yeşil böyle pervasız
Menekşe bu denli fetbaz değildi.
Sen gelmeden önce...
* Anlam doluydu sonsuz kutluyorum *
* Hüzün dolu duygular
Sanki sonbahar yaprakları gibi
Nota nota dökülmüş..*
* 10 Antoloji Yıldızı *
* Hüzün dolu duygular
Sanki sonbahar yaprakları gibi
Nota nota dökülmüş..*
* 10 Antoloji Yıldızı *