Birdenbire Şiiri - Yorumlar

Halim Şafak
7

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

yeni sulanmış fesleğen
desin ki gece
oyuklar bırakır içinde
küskü vurur daha derine
her yerine
kuş kafesinde öylece
desin ki sözcükler

Tamamını Oku
  • Erhan Yıldız
    Erhan Yıldız 07.08.2007 - 15:09

    Of allahım Of........Yazmayayım diyorum yapamıyorum isyanım sadece bu günün şiiri bölümünün hala tombalayla yapılması şansına ne çıkarsa ......buda şiirmi allah aşkına yine bişey anlamadım binlerce şair var bumu bu köşeye yakışacak şiir

    Cevap Yaz
  • Ayhan Uçar
    Ayhan Uçar 07.08.2007 - 15:09

    Şair ve şiir
    enflasyonunun yaşandığı ülkem,
    Basın dünyam,
    Sitelerim,
    bir sanat dalı bu kadar mı yenilir
    icra edildiği bir ülkede o ülkenin enflasyonist koşullarına !
    Daha dün gibi hatırlarım,
    kendince şair,
    ama bence
    sanatın en mümtaz dalı olan şiirde
    şarlatan olan birinin / benzerlerin
    ki,
    ne kültür birikimleri var,
    ne de ürünleri,
    hergün burada ilk sayfada adının geçmesi için,
    onlarca kelime pacavrasını,
    şiir adı altında onca zaman harcayarak buralarda yayınlayıp,
    zaten dolu olan çöp kutusunu daha da dolduran,
    kirleten,
    acımayıp ta kendisinin ve milletin zamanına,
    genelden herkese günde onlarca mesaj cekip o şahaserlerini o yıkama yağlama,
    sırf benlik kokan,
    milleti aptal yerine koyan,
    satırlarla ,
    saçmalıklarını millete dayatan,
    bir o kadar da measajlarıyla,
    millete gına getiren,
    kendisine şiirlerinin ( ! ) altında yangından mal kaçırırcasına koca bir Şair,
    sıfatı takan...
    Gülümserdim
    bu tür basit ve bir o kadar şiire ve şaire gölge düşüren kirli davranışları görünce şahsım adına,
    ama iitiraf etmeliyim ki,
    içime kabus çökerdi o an gerçek şiir ve şair ,
    edebiyat hesabına,
    Nice şair,
    ozan gördüm,
    bu sıfatları kendilerine en kralından takıp, takıştırıp,
    isimlerini ve ürünlerini,
    kendisinden başka bu sanat alanında kimsenin bilmediği,
    bu tür yerlerde onlarca kitabı,
    binlerce şiiri ( ! ) olan,
    Bir sanat bu kadar mı ayağa düşer,
    bir sanat bu kadar mı revac görür de bu sanatı icra eden sanatkarlar ( ! ) bu kadar mı fazla olur bir sanat dalında ?
    Sanatcı doğmuşuz doğuştan anlaşılan,
    yok başka bir ülkede bu kadar sanatcı.
    Acaba diyorum şiirin o duayenleri,
    edebiyat dünyasında yer alan eserlerinde şairi tanımlarken,
    Şair: 'Şiir yazan kişidir' demekle hata mı ettiler ya da biz mi şairi şiir yazan kişi olarak kabul edip de,
    şiir nedir bilmeden yazdığımız her satır yığınını şiir zannedip,
    şair ,
    ozan sıfatı verip kendi kendimize o kaf dağında yıkılmaz köşkler ve tahtlar inşa ettik kendi kendimize !
    600-700 YTL ye kitap bastırıp o adı sanı duyulmadık matbaaalarda,
    onları zoraki tüketmek için önümüze her gelene zoraki imzalayıp, arasıra zorda kalanlara 3-5 YTL' ye kakaladıklarımız o şiir dünyasının,
    kağıt yığınlarnı,
    yayınlamakla kendimizi şair mi zannettik ?
    Enteresan
    bir sanat alanı içerisindeyiz,
    ki,
    bu tür sitelerde bildik ünlü şair ve onların şiirleri asla barınamamaktadır,
    nedeni ise çok basit
    zira kaf dağından lütfedip aramızda bulunarak bizlere onur bahşeden o kadar çok şairimiz var ki,
    Gerçek şairler,
    ki,
    onlar hataen burlarda ara sıra yer alsalar dahi,
    (haklı olarak asla bu tür yerlerde daimi olarak yer almaz,
    buraya kadar düşmezler)
    hatırlarım bu tür yerlerde bulunmadan kaynaklanan,
    yıllardan gelen tecrübe ile bir kaçı hataen düştü şiir yayınladı da,
    düştükleri halleri,
    o uğradıkları hakaretleri,
    Oysa bunlar
    bu ülkede yüzlerce şarkıya,
    söz yazarlığı yapmış,
    Türkiyenin bu dalda en büyük ödüllerini almış,
    milyonlarca insanın dilinde, aklında olan satırlara imza atmış,
    milyonların tandığı kişiler idi onlar,
    Ne yazık ki
    milyonlara kendilerini kabul ettiren gerçek şairler bu tür yerlerde kendilerini kabul ettiremiyor.
    İstatistikler
    asla yalan söylemez,
    şiirler altında yer alan o tanıdık,
    dost ahbap,
    vıcık cıck yağ kokan satırlardan farklı olarak,
    bu bölümü için geçen bir ayı inceleyin,
    rakamlara ve isimlere bir bakın ne dediğim çok kolay anlaşılır ve rakamları bir akıl terazisine vurun,
    yirmi in üye bu bölüme ne kadar katılıyor,
    toplam hangi puanı kaç kişi veriyor,
    ne kadar kişi gerçek manada şiiri yorumluyor
    ( şair adayı dışında : şair adayı ve yorumcular şiirden daha çok ilgi çekiyor) .
    Dönün
    bir bakın bakalım kaç şairimiz,
    sitemizin A listesine girmiş,
    biz ne şairler yetiştirmişiz de haberimiz yokmuş meğer,
    Niye mi yazdım bunca satırı,
    bir çok kişiden farklı olarak çok daha önemli olan o zamanımı harcayarak,
    Şiir,
    kirleniyor,
    şair kirleniyor beyler,
    bu enflasyonist ortamda,
    bir pula satılır oldu şair ve şiir,
    oysa burası,
    Türkiyenin,
    en büyük şiir sitesi,
    burada şiir ihale usuluyle ihale edilip,
    üyeye sunuluyorsa,
    burada hizmet amacı ortadan kalkıyorsa,
    gerçek manada yetişmiş edebiyatcılar bu sayfada yer almıyorsa / alamıyorsa,
    bu sayfanın ihalesiz ihale kazananlarınca
    her gelen şair ve şiir diye lanse edilip,
    üyeye dayatılıyor
    hatta verdikleri puandan dolayı onlardan hesap soruluyor,
    ve onlara zoraki şakşaklatılıyorsa,
    varın siz berisini düşünün...

    Bu arada
    buraya kadar gelmişeken,
    aşağıda yayınlanan,
    istanbul destanı şiirini okuyun,
    boşa gelmiş olmamak için,
    en azından bu gün bir şiir okudum bir şair tanıdım dersiniz,
    Şiir adına kazançlı çıkarsınız...

    Cevap Yaz
  • Aysun Asar
    Aysun Asar 07.08.2007 - 12:26





    yeni sulanmış fesleğen
    desin ki gece
    oyuklar bırakır içinde
    küskü vurur daha derine
    her yerine
    kuş kafesinde öylece
    desin ki sözcükler
    güze bakan oda
    masa anılar
    toparlanmadı öylece bırakıldı
    birdenbire pencere dışında
    desin ki yangınlar
    sessizce

    dediğim gibi kesinlilkle şiire ve şairine sözüm yok,vasat bir şiir ama bu dizelelerle nasıl müthiş keyiflenir bazı okurlar anlamış değilim:)
    bu kadar kolay mı keyiflenmek!
    hadi bakalım iyi müthiş keyifler:)

    Cevap Yaz
  • Hilal Tanır
    Hilal Tanır 07.08.2007 - 11:52

    Şiir çok güzel...başarılarınızın devamını diliyorum..tebrikler..!

    Cevap Yaz
  • Feride Özmat
    Feride Özmat 07.08.2007 - 11:45

    Halim Şafak, 29 Eylül 1962 yılında Milas'ta doğdu. Veteriner Sağlık Teknisyenleri Lisesi ve Veteriner Önlisans Programını bitirdi. 1980 yılından bu yana Kayseri'de bir kamu kuruluşunda teknisyen olarak çalışıyor.

    Yazıt, Eşik ve KavramKarmaşa oluşumu içinde yer almış olan Şafak, şimdilerde Bireylikler'i çıkarıyor. Şiir ve yazıları KavramKarmaşa, İmlasız, Varlık, Yasakmeyve, Yomsanat, Yarabandı Yaratım gibi dergilerde yayımlandı.

    Şimdiye kadar; Kendini Kanatan Düşler (şiir,1992), Yolculuk Şiire (eleştiri,1995), Baştan Sona Susmak (şiir, 1996), Bireylikler (şiir,1997), Saptamalar Vurgular (eleştiri,1999), Kayıplar Kitabı (şiir,2000) adlı kitapları yayımlandı. Bunların dışında; 'Hayat ve Ölüm: 30. yılında şiiri ve yazısıyla Ahmet Erhan' eleştiri kitabı ve 'Bağırıp Çıkacağım Bu Hayatın İçinden' şiir kitabı yeni olarak Kül yayıncılıktan çıktı.

    Naime Hanım'ın da söylediği gibi, yazın dünyasından ünlü bir şair/yazarı bu köşede okumak müthiş keyifli...

    Sevgi ve selamlarımla...

    Cevap Yaz
  • Aysun Asar
    Aysun Asar 07.08.2007 - 11:24

    bir şiiirsever olarak daha fazla susamayacağım,
    Günün Şiiri'nde amaç ne Allahaşkına!
    Günün şiiri örnek olmalı,
    çoluk,çocuk okuduğunda okuduklarına değmeli,onlara ders vermeli...
    Günün şiiri okunduğunda öyle bir haz vermeli ki insana değerlerimizi,sevgiyi,milli duyguları yaşatmalı,
    gezdirmeli ruhu diyardan diyara...
    sürüklemeli,
    alıp götürmeli,
    örneğin Bedri Rahmi EYÜBOĞLU'nun İSTANBUL DESTANI gibi...
    kesinlikle Günün Şairi ve Şiiri'ne değil protestom,
    fena şiir sayılmaz ama saydığım özelliklleri,güzellikleri ,hazzı vermiyor bana son günlerde yayınlanan Günün Şiirleri...
    günlerdir susuyorum,tepki gösterdiğimiz anda nedense bazı kişiler sanki haksızmışız gibi bir anda kaprislere girip ,muhalefet olduğumuzu
    düşünüp yargısız infazla amacımızı anlamamazlıktan gelerek karşıt yorumlar yazıp Günün Şiiri'ni beğenmeyenleri susturma gayreti içine giriyorlar...oysaki bizler bugüne dek Günün Şiiri'nde kaliteyi gördüğümüz an daima alkış tuttuk....
    gerçek bir şiirsever olduğuma inanıyorum ve herşeye rağmen şiir adına, kalite adına artık daha fazla susamadım,bunaldım sanki uyku halinde sayıklarken yazılmış gibi şiiirleri peşpeşe Günün Şiiri'nde okuyunca ve Günün Şiiri köşesinde görmek istediğim türden bir şiiri naklettim...
    çünkü gerçek şiiri,şiirde kaliteyi özledim...

    naçizane fikrimdi,yazılan hiçbir şiire ve şaire sürçülisan etmek istemem ama gerektiğinde susulmamalı,şiir adına konuşulmalı diye düşünüyorum...
    maksadımızın anlaşılması temennisiyle...

    İSTANBUL DESTANI

    İstanbul deyince aklıma martı gelir
    Yarısı gümüş, yarısı köpük
    Yarısı balık yarısı kuş
    İstanbul deyince aklıma bir masal gelir
    Bir varmış, bir yokmuş

    İstanbul deyince aklıma Gülcemal gelir
    Anadolu'da toprak damlı bir evde
    Gülcemal üstüne türküler söylenir
    Süt akar cümle musluklarından
    Direklerinde güller tomurcuklanır
    Anadolu'da toprak damlı bir evde çocukluğum
    Gülcemalle gider İstanbul'a
    Gülcemalle gelir

    İstanbul deyince aklıma
    Bir sepet kınalı yapıncak gelir
    Şehzadebaşı'nda akşam üstü
    Sepetin üstünde üç tane mum
    Bir kız yanaşır insafsızca dişi
    Boyuna posuna kurban olduğum
    Kalın dudaklarında yapıncağın balı
    Tepeden tırnağa arzu dolu
    Sam yeli söğüt dalı harmandalı
    Bir şarap mahzeninde doğmuş olmalı
    Şehzadebaşı'nda akşam üstü
    Yine zevrak-i derunum
    Kırılıp kenara düştü
    İstanbul deyince aklıma Kapalıçarşı gelir
    Dokuzuncu Senfoniyle kolkola
    Cezayir marşı gelir
    Dört başı mamur bir gelin odası
    Haraç mezat satılmakta
    Bir gelinle güvey eksik yatakta
    Köşede sedef kakmalı tombul bir ut
    Tamburi Cemil Bey çalıyor eski plakta
    Sonra ellerinde şamdanlar nargileler
    Paslı Acem kılıçları
    Amerikan kovboyları
    Eller yukarı

    Ne kadar da beyaz elbiseleri
    Amerikan deniz erleri
    Kocaman bir papatyadan yolunmuşlar gibi
    Sütten duru buluttan beyaz
    Beyazın böylesine ölüm yakışır mı dersin
    Yakışmaz
    Ama harbederken onlara
    Bambaşka elbiseler giydirirler
    Kan rengi, barut rengi, duman rengi
    Kin tutar kir tutmaz

    İstanbul deyince aklıma
    Kocaman bir dalyan gelir
    Kimi paslı bir örümcek ağı gibi
    Gerinir Beykoz'da
    Kimi Fenerbahçe'de yan gelir
    Dalyanda kırk tane Orkinos
    Kırk değirmen taşı gibi dönmektedir
    Orkinos dediğin balıkların şahı, Orkinos mavzerle gözünden vurulur
    Denizin içinde ağaçlar devrilir
    Kan çanağına döner dalyanın yüzü
    Camgöbeği yeşili bulanır
    Bir çırpıda kırk Orkinos
    Reisin sevinçten dili dolanır
    Bir martı gelir konar direğe
    Atılan Kolyosu havada yutar
    Bir başkasını beklemez gider
    Balıkçı gülümser tatlı tatlı
    Adı Marikadır bu martının der
    Her zaman böyle gelir böyle gider

    İstanbul deyince aklıma Adalar gelir
    Dünyanın en kötü Fransızcası orda harcanır
    Çalımından geçilmez altmışlık madamların
    Ağzı dili olsa da tenhadaki çamların
    Görüp göreceği rahmeti anlatsa insanların

    İstanbul deyince aklıma kuleler gelir
    Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır
    Ama şu Kızkulesinin aklı olsa
    Galata kulesine varır
    Bir sürü çocukları olur

    İstanbul deyince aklıma
    Tophane'de küçücük bir sokak gelir
    Her Allahın günü kahvelerine
    Anadolu'dan bir sürü fakir fukara gelir
    Kimi dilenecek dilenmesine utanır
    Kiminin elinde bir süpürge peyda olur uzun
    Dudaklarında kirli paslı bir tebessüm
    Çöpçü olmuştur bugüne bugün
    Kiminin sırtında perişan bir küfe
    Kiminin sırtında nakışlı semer
    Şehrin cümbüşüne katılır gider
    Kalın yağlı bir kolana koşulur
    Piyano taşırlar omuz omuza
    Kendinden ağır yükün altında adamlar
    Balmumu gibi erir dururlar
    Sonra kanter içinde soluk alırlar
    Nazik eşya nazik hamallar ister neylersin
    Ama onlar kadar piyanoyu ciddiye alırlar mı dersin
    Nazdan nazik çiniden bilezik eller
    Derken
    Karşı radyoda gayetle mülayim bir ses
    Evlere şenlik Üstad Sinir Zulmettin
    Hacıyağına bulanmış sesiyle esner:
    Gamı sadiyi felek
    Böyle gelir böyle gider

    İstanbul deyince aklıma
    Stadyum gelir
    Güne güneşe karşı yirmibeşbin kişi
    Hepsinin dudağında İstiklal Marşı
    Bulutlar atılır top top pare pare
    Yirmibeşbin kişilik bir aydınlık içinde eririm
    Canım ağzıma gelir sevinçten hilafsız
    İsteseler bir gelincik gibi koparır veririm

    İstanbul deyince aklıma
    Stadyum gelir
    Kanımın karıştığını duyarım ılık ılık
    Memleketimin insanlarına
    Daha fazla sokulmak isterim yanlarına
    Ben de bağırırım birlikte
    Avazım çıktığı kadar
    Göğsümü gere gere
    Ver Lefter'e yaz deftere
    Stadyum gelir
    İstanbul deyince aklıma
    Binlerce insanın aynı anda
    Aynı şeyi duymasından doğan sevincin
    Heybetini düşünürüm
    Birbirine eklenir kafamda
    Binler yüzbinler milyonlar
    Sonra bir mısra havalanır ürkek
    Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar

    İstanbul deyince aklıma
    Yahya Kemal gelirdi bir eyyam
    Şimdi Orhan Veli gelir
    Demindenberi dilimin ucundasın Orhan Veli
    Demindenberi senin tadın senin tuzun
    Senin şiirin senin yüzün
    Yaralı bir güvercin misali
    Başımın üstünde dolanır durur
    Gelir sessizce konar bu şiirin bir yerine
    Neresine mi arayan bulur
    Erbabı bilir
    Deli eder insanı bu şehir deli
    Kadehlerin çınlasın Orhan Veli

    İstanbul deyince aklıma Sait Faik gelir
    Burgaz adasında kıyıda
    Mavi gözlü bir çocuk büyür döne döne
    Mavi gözlü bir ihtiyar balıkçı gencelir küçülür
    İkisi bir boya geldi mi Sait kesilirler
    Bütün İstanbul'u dolaşırlar elele başbaşa
    Ana avrat küfrederler uçan kuşa eşe dosta
    Sivriadada da martı yumurtası toplarlar çilli çilli
    Ziba mahallesinde gece yarısı
    Sabaha Galata'dan geçer yolları
    Maytaba alacakları tutar kahvede
    Zararsız bir deliyi
    Ula Hasan derler gazeteyi ters tutaysun
    Çaktırmadan gazetesini tutuştururlar fakirin
    Sonra oturup sessizce ağlarlar

    İstanbul deyince aklıma
    Sait Faik gelir
    Taşında toprağında suyunda
    Fakirin fukaranın yanıbaşında
    Bir kalem bir bilek bilendikçe bilenir
    Kıldan ince kılıçtan keskin
    Hep iyiden güzelden yana
    Hep kimsesizlerin

    İstanbul deyince aklıma
    Sait'in son yılları gelir
    Hey Allahım en güzel çağında Sait'e
    Dört beş yıl ömrün kaldı denir
    Sait Sait olur da nasıl dayanır
    Mavi gözlü çocuk boşverir ölüm haberine
    İhtiyar balıkçı pis pis düşünür
    Bir zehir yeşilidir açılır
    Bir yeşil ki ciğerine işler adamın
    Bir yeşil ki kasıp kavurur
    Küçük mavi çocuk
    İhtiyar balıkçı
    Ve dilimize bulaşan zehir yeşili
    İstanbul çalkalandıkça bu denizlerde dipdiri
    Dilimiz yaşadıkça yaşasın Sait'in şiiri

    İstanbul deyince aklıma
    Sabiyem gelir
    Sabiyem boynundan büyük bir demetle
    Sarıyer'den gelir Pendik'ten gelir
    Bahar nereden gelirse velhasıl
    Sabiyem oradan gelir
    Ne delidir ne divane
    Aslını ararsan çingenedir
    Tepeden tırnağa güneştir
    Topraktır
    Anadır
    Analar içinde bir tanedir
    Biri sırtında biri memesinde biri karnında
    Karnı her daim burnundadır
    Canını mendil gibi takar dişine
    Yürekten birşeyler katar işine
    Bir ucundan girer şehrin ötekinden çıkar
    Alçakgönüllüdür Sabiyem
    Hem masa satar, hem göbek atar
    Ver bir çeyrek güzelim der
    Neyse halin o çıksın falin
    Canı çıkar Sabiyemin falı çıkmaz
    Sonra anlatır dün gece başına gelenleri
    Görürüm üryamda bir sarı yılan
    Cenabet ugraşır durur benimlen
    Uyanır bakarım benim bebeler
    Yatağın ucuna kaymış
    Ayağımın parmaklarını emer

    İstanbul deyince aklıma
    Bir basma fabrikası gelir
    Duvarları uzun masaları uzun sobaları uzun
    Dal gibi dalyan gibi kızlar çalışır bütün gün ayakta
    Kanter içinde mahzun
    Yüzleri uzun elleri uzun günleri uzun
    Fabrikada pencereler tavana yakın
    Al topuklu beyaz kızlar dalga geçmeyin
    Dışarda ağaçlar dizi dizi
    Duvarlar duvarlar uzun duvarlar
    Niçin ağaçlardan ayırdınız bizi
    Dışarda tarlalar turuncu asfalt mosmor
    Dışarda dışarda dışarda
    Mevsim gürül gürül akıp gidiyor
    Ondokuz yaşında Eyüplü Gülsüm
    Dalmış beyaz köpüklü akışına ipeklilerin
    Kötü kötü düşünüyor
    İpeğin akışına doyum olmaz
    Ama gel gör ki ipekli emprimeden oğlana don olmaz
    Bir top Amerikan bezi sakız gibi beyaz
    Bir top Amerikandan neler çıkmaz
    Perdeler yatak çarşafları çoluğa çocuğa çamaşır
    Sakız gibi ağarmış bir top Amerikan bezi
    Gülsüm'ün gözleri kamaşır
    Üçüncü oğlanı doğururken Gülsüm
    Bir top Amerikana hasret sizlere ömür
    Gülsüm'lerin sürüsüne bereket
    Yerine bir Gülsüm'cük bulunur elbet
    Gider Gülsüm gelir Gülsüm
    Azrail ettiğin bulsun

    İstanbul deyince aklıma
    Ağzına kadar soğan yüklü bir taka gelir
    Sülyen kırmızısı üstüne zehir gibi yeşil
    Samsun'dan Sürmene'den Sinop'tan
    Yaz demez kış demez mutlaka gelir
    Kirli yelkeninde yeni bir yama
    Demirinin pası gelir dilime
    Nabzımda duyarım motorunun hızını
    Canımın içine sokasım gelir
    İri kalçaları pullu denizkızını

    İstanbul deyince aklıma
    Takalar gelir
    Alçakgönüllü kalender
    Ya Peleng-i Deryadır adları ya Şimşir-i Zafer
    İstanbul deyince aklıma
    Koca Sinan gelir
    On parmağı on ulu çınar gibi
    Her yandan yükselir
    Sonra gecekondular gelir ardısıra
    İsli paslı yetim
    Eyy benim dev memesinde cüceler emziren acayip memleketim...

    Bedri Rahmi EYÜBOĞLU

    şiirler yaşadıkça yaşa büyük üstat!
    ruhun şad olsun!
    saygılarımla...













    Cevap Yaz
  • Süleyman Zafer Mutlu
    Süleyman Zafer Mutlu 07.08.2007 - 11:06

    okunur......saygılar

    Cevap Yaz
  • Ulvi Ziya
    Ulvi Ziya 07.08.2007 - 10:42

    Aşağıdaki satırlar, günün şiiri için değil;genel bir değerlendirmedir...Seçilen için değil,seçenler içindir...

    Bunlar,sanki, engerek ;
    Şeytandan rûh emerek,
    Ettiğini ediyor...
    Şeytan,azapta gerek...

    Seçtiğiniz,değersiz...
    Yaşayın,varolun siz...
    Bu geri zekâ ile ;
    Anca,yol gidersiniz...
    Şi'ri mürt edersiniz...

    Belki asıl amaç bu...
    Kârlı yol,iblis yolu...
    Şiir miir vâsıta ;
    Cepler, dövizle dolu... ?(!)

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 07.08.2007 - 10:36

    dokundum reyhana;yayıldı koku!
    kokudan mürekkep,sanki her doku!
    özünde güzelin;ifşadır hakkı!
    bazen hal ile;bazende kalle!

    malları olanlar,arar pazarı!
    gayedir celbetmek;müştak enzarı!
    erbabı fark eder;şair, yazarı!
    takdirler arzolur;sayısız dille!

    böyle çok edebi(!) yazılmış muhteşem (!)şiirleri görünce,şairliğim depreşiyor.kendimi tutamayıp,sarılıyorum kaleme(!)
    şair arkadaş gücenmesin.bu nazire yazmak merakı bütün şairlerde az çok vardır.duygulara her zaman frenlenemiyor.
    kolay gelsin,hayırlı çalışmalar!

    Cevap Yaz
  • İlhami Bulut
    İlhami Bulut 07.08.2007 - 10:06

    küskü vurur daha derine
    her yerine '
    Güzel bir şiir mi evet, günün şiiri mi evet, ne yapıyoruz okuyuruz, şairede teşekkür ediyoruz

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 25 tane yorum bulunmakta