Birazdan kelimeler içimde ıslanacak

İlyas Kaplan
1264

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Birazdan kelimeler içimde ıslanacak

birazdan kelimeler içimde ıslanacak

siyah mürekkepten yağmur damlıyor
sokağa bakan odamda
yıllardır defterime ağrılı bir ömür düşüyor
kalpte titreyen hatıraların yüzü suyu hürmetine
her kalem tutulmasının
sırtıma yüklediği ağırlığı sırtlıyorum
her defasında
bana mahsus hadiselerle

bana tahsis edilmiş
her duygu derinliğinin
her izdüşümünde olduğu gibi
mum ve alev kıpırtılarıyla yükseliyorum göğe doğru
her bir sevdanın gerçek bir inişe dönüşmesi gibi
düşüyorum
mütemadiyen

şu sıralar iki kelimeyi çok seviyorum
biri hikaye
diğeri şiir
gece gündüz iki kırık uç bir araya geliyor
yani aynı noktaya
çok mesafe kat edilmiş olmasına rağmen
tüm noktalarda
hala aynı adam var

kanatlanmaya kalktıkça
düşüşümden şikayet etmeyeceğim artık
bir tek kelime istiyorum
öyle bir kelime ki
onunla …
bütün manaları konuşmak mümkün olsun
ya da tek bir cümle

*
gittikçe eriyen mumların tüm çabaları
boşa giden bir yazı serüvenine benziyor
kendi küllerinden
gözyaşlarından doğma ihtimalleri barındırıyor
oradan da yine umutsuzluğa intisap ediş
kelimelerin bir gölge olduğunun farkına varan her şair gibi
anlaşılamamakla kabullenemeyiş arasında
gidip geliyorum
nihayetinde
ne kadar kışkırtıcı şey varsa
bir yeni şiir heveskarlığı içselleştiriyor bende

çünkü hep kendisini anlatır tüm şairler
her ne kadar hep ötekini çağrıştırsa da
hangi sebebe bağlı kalınırsa kalınsın
dimdik ayakta
hep yeniden örülmeye hazır durur sözler
yılgınlığa düşse de
gece yarılarına
hatta sabahlara değin
şiirin peşine düşer şair

öyle olmak da zorunda belki
kendi var oluşunun sırrına varabilmek için
bu zorunluluktan geçmek mecburiyetinde
sözün sınırları değişir
kalem feryat eder
ağlar siyah mürekkep
lafzınca her şeye rağmen
direnir şair
yazmakla yaşamak arasında

*
hikayeler…
duygu, duyuş ve iç çırpıntıları
yürek feryatlarını ele veren belgeler niteliğinde
hikayeler
bir solukluk gibi

her hikayesi aslında bir bilmece
hikayesinde iç dünyasının kapısını aralar
hem de kendi iç dünyasının derinlerine dalar
okuyanı da kendi iç alemine götürür
sorgulama yaptırır
bir mazinin hatırasını canlandırır
kırık bir masala dönüşür
bir masal gemisiyle akıp gider…

zaman koridorunda
heyecan, zevk, acı, ihanet
kısaca hissedilen her ne varsa
bir meşale gibi yanar
aydınlanır tüm karanlık dehlizler
tüm halet-i ruhiye ile
geçmişe duyulan her özlem
lale, gül, aşık, sevgili, aşk acısı…

*
düşmemek için sığınacağı tek kapı
kırkıncı kapı olsa da
otuz dokuzu kapalıysa da
anlatacağı bütün hikayeleri koysa da
başlangıç ve bitiş noktası arasına
rahlesine
kamış kalemle kağıttan başka umutlarını
uykusuzluğunu
mahın ışığını
güneşin sıcağını
soğuğun ayazını
koysa da

bir ışık denizinde ıslanır ayakları
labirentlerinde attığı her adımın
kanat simetrileri çoktan aşılmış
yıldızların ara çizgileriyle buluşmuş demek
mutlaka çıkıp gelecektir en güzel yarın
sırtında beyaz atlının
dönenceler arasına uzatıp ayaklarını beklemektir
şairin tek yapacağı şey
beklemektir…

hep bir noktadan yola çıkar
hep bir noktada biter
kendisinden başlayan her yolculuk
hep uzaklar giden birlerinin öyküsünü anlatır
iki vakit arasında
onun serüveni herkesin serüveni
veya hiç kimsenin
veya kıyısında köşesinde
yaşayan herkesin

*

yağmurların yağması
ya da yalancı dünyaların kurulmasıydı hayallerim
ömrüme bir armağan sandığım
belki bana bir yar sevgisi
bırakmış keyfinin gemlerini
içinde bir kahkaha yakmış
ve iki kişilik fotoğraflar için
baş köşede bambaşka yer açmış
üstünde dudak izleri
zamanının yeni adı
adı yazılı günlüğüme

sorma ne oldu diye
gece lambası vardiyası
kağıt-kalem önümde yazıyorum
yazarken yüreğimde ne renkler açtırıyor o yar
şimdi ilk aşk şiirimin satırbaşları
ona heceli her duygu
gözlerimin içinde

işte bu öyküler o zaman ulaşır dalgalardan bulutlara
gündüzü hiç görmeyen bir şairin sayfasından
o sesler martı kanatlarından
şafağın adı güverte telaşıdır
saçlardan bir tel bile karışıyorsa sakallara
onu taşıyan sevdanın rüzgarıdır
varsın her sözcük başka kalemle yazılsın
gökyüzü ile denizin rengi hep aynıdır
yaşamın anlaşılamamış tarafıdır hep
yürekler arasında aşk

*

bu gece
yakamozları göremedim
bu yüzden başka yıldızların yakamozlarını izledim
çünkü vehmettiğim dilber yoktu bu şehirde
yine de vehimdi işte
hep bir vebalden kurtuldu nefsim
günahlarımı hep başkaları işledi
hatalarımı hep başkaları yağmaladı
sadece ben seyrettim
sadece ben
en mahrem anlarını
en gizli yanlarını

sonra…
sonrasında bir karmaşa içinde buldum kendimi
bir iç hesaplaşma sanki
üzerime kara bulutlar çöktü
yağmur bıraksınlar diye bekledim
içimden akan nehirler çekildi
tüm esintiler durdu
bir sessizlik çöktü geceye

sonra…
başladı yağmur
birazdan kelimeler içimde ıslanacak
ve bitecek öyküler
ve bitecek tüm masallar
ve bitecekler…

redfer

İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 26.4.2024 16:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İlyas Kaplan