-eski bir şiir benimkisi, masal değil
belki de bir masaldır, şiir hiç değil! ...-
bir tuğba masalı
yaz günlerinde başlamış
doğru çarkların
yanlış dönüşüne başkaldırış
inadımın yeşerttiği aşkım
öylesine süt beyazı
avcılar sahili şahidim
kenetlenmiş vücutlar da
örtüşmedi dudaklar
dudakların ki doyamadığım
öylesine şeker pembesi
haziran uğurum
ben onu öpmeme rağmen
öpmemişti beni, kuruçeşme de
kuruçeşme öptü sonra sen
öylesine kelepçe metali
bir tuğba masalı
dudaklarının esiri
dudaklarından solurdum
kenetlenmedikçe hayat yok
doğduğumda acısından ağlamıştım
öylesine oksijen sevinci
amacı amaçsızlık kalabalık
başağrısı mı bu
yoksa dudaklarımdan mı vurdu
gördüler bir kerecik öpüşmemizi yanakların
öylesine utanç mavisi
maviyi seversin
ayrılığa alışır gibi
duvarları maviye boyadım
haramiler yardım etti
öylesine amatör özeni
bir tuğba masalı
kavgalar kavgalar
uzadıkça yanlış yargılar
kıskançlık devrinde
döndüm çamaşır makinesinde
öylesine reklam lekesi
komadayım yok yanımda
ta uzaklarda dudakları hayaliyle
bitkisel hayat günleri
yanımda diye şiirler mırıltılarımsa
öylesine hasret ötesi
ki sormayın kavuşmamızı
anlatmamızı birbirimize
birbirimizde eksik kalan romanlarımızı
tamamlayınca soluklanmamı alev alev
öylesine vuslat ateşi
bir tuğba masalı
çatırdıyor bastığım beton
ağırlaşmam korkutuyor beni
tutmazsa ellerimden düşeceğim
yalancı uzanan eller ürkmeme sebep
öylesine ayrılık teri
haliç sırdaşımız
galata köprüsünün arası açık
seslerimizi kimse duyamaz
hatalı yapılıyor işlevleri organların
öylesine 53 sahnesi
gözlerimde alev alev
büyüyor uzaktaki bedenin
kış geldiğinden mi
ve üşüdüğümden mi
öylesine fotoğraf hilesi
bir tuğba masalı
fotoğrafta yanımda değilsin aslında
aşkımız yedi ay beş günlük
istanbul’da günlerden
yanılmıyorsam perşembe
öylesine yağmur ertesi
yanmakta hala içim
erken doğum vakası acım
sensizliğin aynasında gözlerim
ve bir ay yağmamış yağmur
öylesine hatır işkencesi
avcılar sahili aranmakta
güneş hayıflı
küskünler bana
dalgaların tokatladığı dalgalar
öylesine dost serzenişi
bir tuğba masalı
kuruçeşme anar bizi
arar mütemadiyen
yalnız uğrarsam seni sorar
çoğul aşıklar da
öylesine asma kilidi
artık bir işe yaramaz
nazımdan ‘seviyorum seni’ mırıldanmak
türkü çığlığında ‘ah le yâr’ öksürüktür
dumanıyla boğuldum ayrılığın -ıslığım
öylesine itfaiye sireni
nefessiz kaldım sessiz ve mutluluksuz
aşksız da kalmak varmış
affet beni cihangir, avcılar, kuruçeşme, haliç
sen hariç taksim
öylesine gezi parkı
Kayıt Tarihi : 30.3.2005 03:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!