loş havada solunan sidik
kurumuş kan kokuları içinde
acıdan gevilmiş bir dilin tadı
karanlık dehlizler
tekinsiz sessizlikte uzayan dehşet çığlıkları
vahşet
dar karanlık hücreler
ve hep onları bekleyen zaman
eli coplu gölgeler
üçer beşer yedişer
üşüşürler
işkenceler
sancılar içinde...
utancı-onuru-insanlığı
asarlar askılara
sürünürüm
tazyikli su
elektirik
bir yer var üşümek hissedilmez
acı duyulmaz bir yer
orada büyür insan
tarihin ve zamanın üzerinde
orada küçülür
ellerimde kelepçe
vampirler-yarasalar
taammüden suçlar
bilmediğim yasalar
seviyorum seni
dayayıp yüreği kedere
ey içimin yıkılmayan kalesi
bu sevgiyi bırakmam kimselere
hep akşamın yoluna serilen bulutlarla geldin
darmadağın oldu tutsaklık
denklerinde yalım
çıkının ateş
çığlığında yangın
yüreğin güneş
allı telli turna geldin
yeşil başlı ördek geldin
baharın dallarda açtığı imge
gül dalında sevda geldin
yasak kitaplar gibi
gizlice iletilmiş selamlar gibi
sırı dökük aynalarda
ham traş başımda çoğalan aklar
isyanın dallandığı acı yüzümden
kırlaşmış sakallarıma akan
damla damla hüzün geldin
aykırı bir ceylan geldin
yaralanmış bir ömrün yakılmış dağlarına
ormanlarca esen
yellerin hışırtısı
sen kapı aralığından sızan ışık huzmesi
uzak hücredeki türkünün ayışığı
duvarlara hapsedilmez
kelepçeyle zaptedilmez düşlere
el ele yürüdük seninle
bakışının gergefinde dokuduğun şarkıyla
yaramı sardın benim
ölümün kıyısında diş sıkıp direndim de
gözlerini şarap diye damıttım yüreğimde
ve sana sarılmak
bir olmak senle
yaşamak senden
kavuşmak sana
başlamak sende
bu gülüş
bu öpüş
bu düş benim
yüreğimi çiğnerler
bırakmam kimselere
Mart 2002
adnan durmaz,bilirsin aşk da serseri,art yay,ank,2003
Kayıt Tarihi : 30.6.2004 02:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!