dolaşıp durdu yalnızlığım yine
bilmediğim bu şehrin sokaklarında
yaşanmışlıklar akıp giderken
güz yağmurlarıyla
koşuyor saatler sanki sonsuza.
dokunuyor dinlediğim bütün şarkılar
Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Devamını Oku
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
bırakıyorum
bir kuru gül dalına
ellerimden aşkı...
Sen bırakmasanda,bırakmak istemesende,gün geliyor kendiliğinden gidiyor aşk...
Acaba aşk dediğimiz sadece şiirlerde yaşanan duygumudur?...
Ki o kadar yazılmasında rağmen hala tanımlanamamış bir duygu değil midir?...
Bazen bir nefes bile yetiyor herşeyi anlatmaya...
Bazen herşey anlamsızlaşıyor...
Yürekten kutluyorum değerli ablam...
Saygı ve selamlarımla...
Bu şiirinizi daha önce niye okumadım diye kendime sitem ettim.Çok hoş duygularla kelimeleri buluşturmanızın sonucuna bir alkış yakışır.
bırakıyorum
bir kuru gül dalına
ellerimden aşkı...
ah! ...sevgili
sen anlamasan da
günbatımları halâ ağlamaklı
bazen kayıp gider ellerimizden bazen tam bulduğumuzu sandığımız anda aslında kaybetmişizdir..aşk içinde saklı her şeyiyle..
yeniden tebrik ediyorum değerli ablam bu kadar güzel bir şiire imza attığın için...
Özlem dolu,hasret dolu duyguların dantel dantel işlendiği mısralardan oluşan bu güzel şiir için dost kalemi kutluyorum..Antç+on puan..
Dostca kalın..
Sayın Metin Yaltı'nın; sayfamı ziyaretine,şiirin yorumuna ayırdığı zamana ve değerli düşüncelerini uzun uzun anlatarak harcadığı emeğe,sizlerin huzurunda çok çok teşekkür ediyorum.
Şunu söylemek isterim ki; yapmış olduğu yorum...şiiri yazdığım zamandaki duygularımın bir aynaya yansıması gibi.
Gerek yalnızlık gerekse aşk konusunda...değerlendirmelerini çok başarılı buldum :)
Dost kalem ve değerli şair,sayın Metin Yaltı'ya saygı ve sevgiler.
ŞİİR OKU/YORUM
Sevgili Pınar Şen, Seher Ercan’ın bir şiirini yorumlamamı rica edince her zaman olduğu gibi gene hayır diyemedim. Bu her eve lazım kızımızda şeytan tüyü mü ne var bilemiyorum. Seç bir şiir gönder bakayım deyiverdim. O da bu güzel şiiri seçip göndermiş. Yalnızlığı yaşayan, okuruna da bu yaşantıyı sevdiren bir şiirle karşılaşınca Sevgili Ercan’ı okumamış olduğumu fark ettim. Oysa gurubumuzun en etkin üyelerinden biriydi. Burada üzüntümü belirtirken yazacaklarımın beni bağışlatacağını ummaktayım.
Bırakıyorum Ellerimden Aşkı...
Bir aşkı bırakmak olası mı? Biz mi bırakırız yoksa aşk mı bizi bırakır? Alın size sevgili Pınar’ın soran, sorgulayan bir birey olarak bizi hep düşünmeye zorlayan o güzel anlamlı gece sorularından biri daha...
Aşkı bırakmak olası mı? Değil elbette... O bir nesne değil ki ya aldığın yere koyasın yâda bir öfke anında fırlatıp bir köşeye atabilesin. Öyle bile olsa gerçekte o duyguyu yoğun yaşadığınızda aşk en aziz varlık olarak algılanır ki o zamanda koyacak yer bulamaz insan. Ona hiçbir yeri yakıştıramaz. Korumak ister, her şeyden esirger... O muhteşem duygunun korunacağı saklanacağı bir tek yer vardır. Ve hep orada saklanır. Herkeslerden kıskanılır. Yürektir onun yeri... Hep gönlün zulasında en derinliklerinde saklanır. Bir çelişkidir bu aslında. Paylaşıldıkça çoğalan tek kavram olan sevgiye karşı böylesine bencil davranmayı anlayamamışımdır ben hiçbir zaman. Sahi neden aşklarımıza karşı bencilizdir?
Şiirin güzelliği adından başlamakta... Daha adının duyurduklarını bu kadar uzatırsam bu şiir bitmeyecek anlaşılan. Öyleyse burada bırakıp şiirini anlatmak istediğini bende duyurduklarını okurla paylaşmayı deneyelim bakalım. Kaçınız bana katılacaksınız, kaçınız “sen şiirden anlamıyorsun” diyeceksiniz.
Dolaşıp durdu yalnızlığım yine
bilmediğim bu şehrin sokaklarında
yaşanmışlıklar akıp giderken
güz yağmurlarıyla
koşuyor saatler sanki sonsuza.
Şairin dediği gibi “Yalnızlık Paylaşılmaz”. İnsanın kendi iç dünyasının sonsuzluklarında yaşanan bir yaşam biçimidir yalnızlık. Yalnızlık sevgisizliktir aslında. Kaybedilen bir sevginin aranılmasıdır. Bu arayışında bazen yaşayana yaratıcılık katar, bazen de öfkesine yenik düşürüp yaşayanı olumsuzluklara sürükler. Kötü olanda bu yönüdür. Her yalnızın usu bu duyguyu yaşar. Usunu duygularının önüne çıkaranlar yalnızlığın yaratıcılığını kullanmayı başarırlarsa da kolay değildir bu.
Yalnızlığın insanda duyurduklarında sevginin şiddeti önemlidir. Sevgi ne kadar güçlüyse yalnızlığın etkisi de o denli yaratıcı yada yıpratıcı olur.
Dokunuyor, dinlediğim bütün şarkılar
özlem doluyor, yorgun yüreğime
alıp başımı gitmek geliyor içimden
rüzgârın kanatlarında... Uzaklara.
Ertelenmiş mutluluklara
hayaller kuruyorum.
Bu yıpratıcılık çok kötü sonuçlar doğurabildiği gibi şiddetine bağlı olarak çoğunlukla acı, hüzün ve elem duyurmakla kalır. Bu duyulan elem acı ve hüznün etkisi de sevginin şiddetiyle doğru orantılıdır. Bunu derken şiirin anlattığı sevginin azlığı gibi bir sav ileri sürdüğüm sanılmasın. Çünkü insani olan bu duygular kişiden kişiye farklılık arz eden duygulardır. Sübjektiflerdir. Bu duyumlar kişin ağrı eşiğinin düşük yâda yüksek olup olmamasına, kişinin üyesi olduğu sosyal ortamına, çevresine, yaşadığı doğaya bağlı olarak farklılıklarda gösterirler. Bu değerlendirmeyi göz önünde tuttuğumuzda şiirin anlattığı yalnızlık daha anlaşılır olacaktır. Şair yaşadığı bir başınalığı özlem olarak dinlediği ezgilerin gönlünde yarattığı burukluk olarak algıladığını anlatırken üyesi olduğu her şeyden kaçmayı uzaklaşmayı seçiyor. İçinde bulunduğu takatsiz, güçsüz haline destek olarak da rüzgârdan yardım almayı öngörüyor. O kadar güç durumdadır ki düşlediği mutluluğu tek başına kurabilmesinin olanaksızlığı açıkça bellidir. Uzaklarda yeni bir yaşam kurma aradığı mutu oralarda bulma ümidini bile ancak hayal edebiliyor.
Kaybolan yıllarım
ıslanırken gözlerimde
dökülen anılarım
takılıp kalıyor, kirpiklerimde.
Şiir anlatılmak istenen yalnızlığın bir yaşanmışlıktan sonra ortaya çıkan pişmanlık sonucu olduğunu anlatıyor bu bölümde... Yalnızlık için yukarıda gerekçe gösterdiğim sevgi yoksunluğu kavramıyla çelişkili gözükse de aynı şey anlatılmaktadır aslında. O pişmanlığın nedeni de sevgisizliktir. Yitirilmiş sevgidir. Kişinin bunu yaşanmışlık anında fark edememesi, bu azalışı, tükenişi önleyememesidir. Acı veren de budur. Sevgilinin gitmesi ayrılması gibi gözükse de asıl neden var olduğu sanılan o sevginin ya olmayışı yada bir şekilde tüketilmesidir. Bu hüznün dışa vurumuysa gözyaşı olarak çıkıyor karşımıza...
Gün
dönüyor yavaştan...
Kasımpatıların rengi vuruyor
uzak tepelerden güne...
Özdemir Asaf Yalnızın Durumları’nda bu duyguları bilgece verir. Şair aklını duygularının önüne geçiremediği bu süreçte yaşadığı yalnızlığını iç dünyasında hep büyütür. Bunu büyütmeyi ister. Bu büyütmesini çevresel faktörlerle besler... Günün batımı, çiçeğin doğası gereği geçirdiği başkalaşım gibi her olağan(rutin) olay bu beslenmeye gerekçe olur. Dış dünya ile ilgisini ekolojik çevreyle sınırlar. Toplumdan soyutlar kendini... Bir zaman gelir bu duygular amaçtan uzaklaşır. İç dünyasına gömülen yalnız yalnızlığının gerekçelerini de anımsamaz olur. Yeni yarattığı, oluşturduğu bu dünyada yalnızlığının amaç ve sonuçlarının bir anlamı kalmamıştır artık. Yokluğunu hissettiği sevgili yoktur. Onun duyurduğu aşk anlamsızlaşmıştır artık. Artık bu aşkı taşımanın bir anlamı yoktur. Bilinçaltı bu yükten kurtulmasını önerir yalnıza... O da bir içgüdüsellikle bunu yerine getirirken aşka saygılı davranmaya özenlidir. Aşkın gücü de burada gizlidir. Acı elem hüzün duyurduğu aşığın kendine yine de saygı duymasını sağlamasında yani... Saygısını, somutlaştırdığı bu kutsal duyguyu mutlu yaşanmışlıkları simgelediği gül dalına bırakarak gösterir.
Bırakıyorum
bir kuru gül dalına
ellerimden aşkı...
Bırakırken sanki yalnızlığının sebebini anımsamış gibi iç geçirmeler yaşar.
Ah! ...sevgili
sen anlamasan da
günbatımları hâlâ ağlamaklı.
Buna tanık olarak günbatımını gösterir. Bu imgelerlerle şiirselliği güçlendirir.
Bende duyurduklarını sizlerle paylaştığım sevgili Ercan’ın bu şiiri Serbest ölçülü, ses uyumu güzel kurulmuş, şiirin teknik özelliklerine uygun bir şiirdi. Serbest şiirin taşıyabileceği kadar uyaklı olmasına da özen gösterilmiş. Rast gele duyulan duyguların dizelere dökülmesinden çok bilinçli bir anlatım için emek verilmiş bir yapıt olarak algıladım. Umarım şairde bu duygularını okuruna vermek için kaleme almıştır bu güzel şiiri...
Algılayabildiklerimi anlatabildiysem kendimi mutlu sayacağım. Bu güzel şiirden sonra da şairin sıkı bir takipçisi olacağım. Umarım şiirin okuruna katkım olmuştur. Her ne kadar sürç-i lisan ettim ise affola...
Metin YALTI
05/01/2009 Gayrettepe
ertelenmiş mutluluklara
hayaller kuruyorum.
ve
bırakıyorum
bir kuru gül dalına
ellerimden aşkı...
ertelenmiş zamanlara hayal kuranların kaderi olabilirmi bu....müziksizde dans edebilenler misali...harikasın seher hanımcım sevgilerimle
özlemler hüzünsel bir şeklide yansımış dizelere...tadında bir şiir okudum..
edebiyatın tadıda özlem ve hüzünlerimizde değil mi?...
yüreğinize ve emeğinize sağlık...kutlarım...ant+10
Şiir serbest dalda yazılmış , imgelemelerin yerinde kullanıldığı, ses uyumu ve duygu anlamında potansiyel bir klasik olabilecek mükemmellikte bir şiir...Şairin özlem ve isyan duygularının anlatıldığı güzel bir eser. daha güzellerine inşallah.
kaleminize ve o kalemi coşturan yüreğinize sağlık....
Bu şiir ile ilgili 25 tane yorum bulunmakta