lise ikinci sınıfta okuyordum
istanbul bahçelievler lisesinde
lise bölümü o yıl açılmıştı
ben de ısparta'dan gelmiştim
anadolu'nun utangançlığı vardı yüzümde
üstelik emanet bir evde kalıyordum
teyzemin evinde sıkılıyordum
annem ölmüştü
yarı felçli babamı bırakmıştım memlekette
yalnız değildi babam
iyi de bakılıyordu ama
yine de aklım hep takılı kalırdı ısparta'ya
o yıların istanbul'u da istanbuldu
hem de adam gibi istanbul'du istanbul
yetmişli yılların başında
ne ben ne istanbul
henüz bozulmamıştık daha
sonra hep beraber koyuverdik kopçaları
düzülemedik bir daha
neyse işte
aslında bu kadar uzun yazmanın alemi yok Nural
istanbul'u istanbul'a anlatsan istanbul ağlar
sen söyle diyeceğini
ne oldu yani
tamam peki başlıyorum kızma
bir kız tanıdım benim yaşlarımda
ben yazmadım kendisi kazıdı
adı yazılı gülhane'nin bir çınarında
kara gözlü biriydi
saçları uzunca
diğer taraflarını hatırlamıyorum
ama
annesinin okulda yersin diye yaptığı
kekleri bana verecek kadar da iyiydi
benim elime ise daha bir kız eli değmemişti
bu da işin garibiydi
neyse kısa keselim roman olmasın
birgün bana
iç özgürlüğümü kullanarak söylüyorum
seni seviyorum
seni öpebilir miyim dedi
afalladım nedense
aslında kızı tanıyordum
hatta görmüşlüğüm de oldu
çoğu erkekle öpüşüyürdu
neyse bekletmeyelim mileti
anlatayım son perdeyi
ben de iç özgürlüğümü kullandım
hayır
öpme dedim
bırak bu ayrıcalık benim olsun...
Kayıt Tarihi : 2.7.2006 20:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)