Çok geç öğrendim.
Sonbaharda yağan yağmurda ıslanmanın keyfini.
Sararıp dökülenin yapraklar değil umutlar olduğunu.
Akıp giden her anın umudumuzu da sürükleyip götürdüğünü,
Çok geç öğrendim.
Sevenin sevilmesi gerektiğini,
Bir sevdayı paylaşmanın doyumsuz güzelliğini,
Yaşama el atıp gönlümce,
Doyasıya,
Tıka basa gönül kumbaramı doldurabileceğimi.
Özlemenin,hasret çekmenin bile özlenebileceğini,
Çok geç öğrendim.
Çok geç öğrendim
Sevdalarında,
Erken gelen yaz güneşine,teslim olan çimenler gibi,
Avuçlarının içinden kayıp gidebileceğini,
Sevdayı,
Tüm engellere,
Tüm kurallara inat.
Tüm mührü yırtılmış dillere,
Ve sırrı çözülmüş gözlere inat.
Haykıra haykıra açgözlülükle yaşamak gerektiğini.
Maalesef sevgilim her şey için çok geç,
Bu zaman dilimi,
Tükenmiş,yitip gitmiş aşkların limanıdır artık.
Ve yüreğimde bu limanın en kıdemli kaptanı.
Artık hazan rüzgarları ektiğim çorak tarlamda,
Mevsimsiz şiirler var.
Şimdi aşk şarkılarımın harman olup savrulduğu bu yerlerde sensizim,
Ve sessizim.
Kulaklarımdaki tek ses,
Ayrılık ezgisini en güçlü nağmeleriyle mırıldanan
Şen rüzgarın sesi.
Bir “ne bu şimdi! ” sözüydü,
Bu çağlayanı başlatan.
İliklerimden damlarken aşkların en yücesi,
Öğrenmeye kapalı ben
Yığıyordum tüm servetimi önüme.
Geleceğim,geçmişim,hayallerim ve umutlarım,
Yamalı bir bohçadan saçılıvermişti önüne.
Çok geç öğrendim ama öğrendim.
Sevmek diye bir şey varmış…
Sevmek diye bir şey yokmuş…
Yani her şey aslında,
Bir varmış...
Bir yokmuş...
Kayıt Tarihi : 22.1.2006 23:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!